Sevgili kızım,
Bir erkeğe kendini beğendirmek, sevdirmek için olduğundan farklı davranma. Senin olmayan kelimeleri kullanma, sana ait olmayan bir konuşma tarzını benimsemeye çalışma. İçinde tuhaf hissettiğin giysiler giyme. İnanmadığın, benimsemediğin fikirleri savunma. Senin için sorun olan durumları, aslında hiç de mesele etmezmişsin gibi bir tavır takınma.
Eğer olmadığın kişiyi oynarsan, seni sevip beğensin istediğin erkek, olduğun kişiyi değil, oynadığın kişiyi sever. Sen de sevilmeye, beğenilmeye devam etmek için oynamaya devam edersin. Ne var ki, her oyunun bir süresi vardır. Tiyatro salonunu düşün, perde açıldığı gibi kapanır. Sinema salonunu düşün, ışıklar tekrar yanmak üzere söner. Oyuncu sahneye çıkar ve sahneden iner. Oyuncu oyununu oynar ve bitirir. Hiçbir oyun yoktur ki sonsuza dek sürsün. Hiçbir oyuncu yoktur ki sonsuza dek oynasın. Senin oynadığın oyun da bir gün biter.
Başkasını oynamak, kendini gizlemektir. Kendini gizlemek, kendini inkâr etmektir. İnsan inkâr ettiği bir şeyin varlığını, hiç kimseye kabul ettiremez. Oyun oynamaya sebep zaten budur.
Oynamak, bir tür makyajdır. En ufak dikkatsiz bir hareketle silinir, zamanla uçup gider, tazelemek gerekir. Ama sürekli tazelendiğinde de ruhu tahriş eder.
Kendini inkâr etme kızım. Hayattaki varlığını “sevilmeye, beğenilmeye değmez” görme. Sen olduğun kişiyi sevmezsen, beğenmezsen, onu kimse beğenmez, sevmez. Sen olduğun kişiyi onaylamazsan, kimse onu onaylamaz. Sen olduğun kişiyi eleştirir, düzeltilecek bir hata olarak görürsen, herkes onu bir yanlış olarak görür.
Kızım beğenilmek, sevilmek için bir başkasını oynamak asla kullanacağın bir yöntem olmasın. Kendin ol, kimsen o ol, nasılsan öyle ol. Biri seni sevecekse, olduğun kişiyi sevsin, oynadığın kişiyi değil. Unutma, herkes aslına rücu eder.
Kızıma mektuplar yazı dizisi, bir süre aradan sonra hthayat.haberturk.com’da devam edecek.
Önceki mektuplar:
YORUMLAR