Sevgili kızım,


Kimseyi mutlu etmeye çalışma. En sevdiklerini bile. Fiziksel yardım edebiliyorsan et ama onları memnun kılmak, yüzlerini güldürmek, hayatlarını kolaylaştırıp güzelleştirmek için sakın kendini paralama. İşe yaramaz.


Bir insan sürdüğü hayattan memnun değilse, onu ancak kendi değiştirebilir. Eğer değiştirmiyorsa, içinde bulunduğu mutsuzluktan bir kazancı vardır. Bu kazanç maddi veya manevi olabilir. Ona öyle bir tutunmuştur ki, kendine başka seçenek sunmuyordur. Onun kendine sunmadığı seçenekleri, sen ona sunamazsın.


“Meselâ” mı diyorsun?


Meselâ, bir kadın evliliğinden mutsuzdur. Boşanmak istiyordur. Ancak yeni bir hayat kurarken karşılaşacağı zorluklar gözünü korkutuyordur. Yeni bir ev tutmak, yeni eşyalar edinmek, varsa çocuğunun ihtiyaçlarını tek başına üstlenmek, neticede çalışmak ya da çalışıyorsa daha iyi kazanmak zorunda kalacaktır. Üstelik boşanmış bir kadın olarak gözler üzerinde olacaktır. O kadın, bütün bu zorlukları yaşamak istemediği için boşanmaz. Kazancı, fakirleşmemektir. Yeni bir ev kurmak zorunda kalmamak, boşanmış kadın olarak dikkatleri üzerine çekmemektir. O kadın boşanmaz ve mutsuz olmaya, mutsuz olduğunu söylemeye, mutsuz olduğunu söyleyip onu sevenleri üzmeye devam eder. Bak, burada bir kazancı daha vardır. İlgi, dikkat ve şefkat çekmek. Duygusal açıdan bakarsan, hiç de küçümsenecek kazançlar değiller.


Şimdi düşün. Bu kadın senin ailenden, akrabalarından ya da çok yakın arkadaşlarından biri, diyelim. Onun için ne yapabilirsin? Para verebilirsin. Yeni evine yerleşmesine yardım edebilirsin. Bu süreçte yaşadığı zorlukları atlatacağını söyleyerek onu yüreklendirebilirsin. Peki, boşanma kararı alamadığı evliliğinde onu mutlu kılmak için elinden ne gelir? Kararlarını aldıktan sonra desteğe hazır olduğunu söyleyebilirsin ama onun hayatıyla ilgili bir kararı sen alabilir misin?


Ya da her gün işyerinden, şefinden, birlikte çalıştığı kişilerden şikâyet eden ama bir türlü o işten ayrılmayan birini getir gözünün önüne. Maaşından, belki daha küçük şeylerden, meselâ yediği öğle yemeğinden vazgeçemeyen, bu yüzden yeni iş aramayan ve sürekli sızlanan birinin hayatını sen nasıl kolaylaştırabilirsin?


Mutlu etmeye çalıştığın kişilere bak. Hayatlarında hep aynı sorunlar tekrar eder. Çünkü o sorunun getirdiği kazançlardan vazgeçmek istemezler. Sen biraz mutlu olsunlar diye önce bir şey yaparsın, sonra bir şey daha yaparsın ve bir daha bu bir şey yapmaların önünü alamazsın. Yaparsın, yine de mutlu olmaz. Yaparsın, o yine mutlu olmaz. Ve sen kendini paraladığınla kalırsın.


Kimsenin kimseyi mutlu etme görevi yoktur kızım. Herkes kendi mutluluğundan sorumludur. Herkes kendini memnun etmekten mesuldür. Herkes hayatındaki çöpü ayıklama kararını kendi alır. Herkes hesaplarından, kazançlarından kendi vazgeçer.


Kimsenin kimseyi mutlu etme görevi olmadığı gibi, kimsenin kimseyi mutsuz etme hakkı da yoktur. Mutsuzların mutsuzluklarıyla arana bir çizgi çiz. Yapabileceklerinin sınırlı olduğunu kabul et ve mutsuzluğundan bahsedene onun için yapabileceklerinin sınırlı olduğunu ifade etmekten çekinme. Bu, en sevdiğin kişi olsa bile.



11. mektup 11 Haziran 2019 Salı hthayat.haberturk.com’da...



Önceki mektuplar:


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.