Sevgili kızım,
İnsansız olmaz, ama kimseye de göbekten bağlanılmaz. Demek istediğim, başkalarıyla ilişkilerinde bir denge bul. Başkalarından kastım, arkadaşların. Aslında bir arkadaşın.
Arkadaşların olacak. Aralarından birini çok seveceksin. Diğerlerinden ayıracaksın. Çok ortak yönünüz olduğundan, yaralarınız benzeştiğinden. Belki sadece hayranlık duyduğundan, sahip olmak istediğin her ne varsa o zaten sahip olduğundan, senin yapamadıklarını yapmaya yetenekli olduğundan.
Çok iyi anlaşacaksın bu arkadaşınla. Birlikte, uzadıkça uzayan saatler geçireceksin. Her defasında yanından ayrılırken çok iyi hissedeceksin. “Keşke beraber yaşasak” diyeceksin veya “Altlı üstlü otursak” veya “Aynı semtte yaşasak ya”. Buluşmalarınız hiçbir zaman sana yetmeyecek, elindeki telefonla onunla sürekli temasta olacaksın.
Aynı değerleri paylaşan insanlar arasında derin fikir ayrılıkları olmaz. Siz de genellikle sohbetleriniz sırasında hemen her konuda hemfikir olacaksınız. Sen onu onaylayacaksın, o seni onaylayacak. İnsanlar onaylanmayı sever, kendilerini onaylayanların yanında durmak isterler.
Fakat gel zaman git zaman, tuhaf hissetmeye başlayacaksın. Bu arkadaşınla giderek az zaman geçirmek istemeye başladığını fark edeceksin. Ona karşı hislerinde değişiklikler baş gösterecek. Onu artık onaylamaktan ziyade eleştirme eğiliminde olduğunu, sana karşı yeterince duyarlı davranmadığını düşündüğünü ve ona duyduğun sevginin azaldığını göreceksin.
Her yükselişin bir alçalışı vardır kızım. Herhangi bir şeyin sürekli yükselmesi ya da yükseldiği yerde sabit kalması mümkün değildir. Şey kelimesini özellikle kullandım. Bu uçan balon gibi bir nesne de olabilir, insanın duyguları da.
Biri en yakın arkadaşın oldu ve sonra bir gün her şey tepetaklak oldu diye üzülmene, duyguların değişiyor diye kendini ayıplamana, kendine kızmana gerek yok. Aşırı sevmenin sonu nefret, aşırı yakınlaşmanın sonu uzaklaşmaktır. İnsan nede aşırıya kaçıyorsa, tersini de kaçınılmaz olarak tadar. Hayatın, henüz istatistiğe dönüştürülmemiş kurallarından biridir.
Sana bu yüzden en başta “insan ilişkilerinde bir denge bul” dedim. Çok kolay değildir, fakat mümkündür. Aşırılıktan kaçınman yeterlidir.
Kimseye çok yakından bakma kızım. Bilhassa çok sevdiklerine. Kimin yanına çok yaklaşırsan çok görürsün, net görürsün, bütün yanlışlarını, vicdana aykırılıklarını görürsün. Sevgin sönmekle kalmaz, nefret etmeye başlarsın.
Kimseye çok yakından bakmadığın gibi, kendine de çok yakından baktırma. Hiç kimsenin senin bütün hayallerini, planlarını, duygularını bilmesine, aklının bütün kıvrımlarına nüfuz etmesine gerek yok.
Arkadaşlık ilişkisi biraz sevgililik ilişkisine benzer kızım. İnsan arkadaşıyla da bir tür aşk yaşar. Şöyle der durur:
“Beni çok seviyor.”
“Onu çok seviyorum.”
“Onun yanında çok iyi hissediyorum.”
“Ona çok güveniyorum.”
“O beni asla yarı yolda bırakmaz.”
“O beni asla bırakmaz.”
“Benim diğer yarım gibi.”
En yakın arkadaş, biraz sevgiliye benzer. Teslim olursun ve teslim almak istersin. Onun olmak ve senin olmasını istersin. Onsuz eksik olduğuna, ancak onunla bir bütün olabildiğine inanırsın. Hep yanında dursun, hiç uzaklaşmasın istersin. “Çok ama çok” seversin ve verdiğin sevginin karşılığını yeterince alamadığını düşünüp nefret edersin.
İnsansız olma kızım, ama kendini de kimseye göbekten bağlama. Bu kimseye güvenmemen anlamına gelmez, kendine güvenmen anlamına gelir. Tam olmak için kimseye ihtiyacın yok, çünkü eksik değilsin. Teslim almana da olmana da gerek yok, ne sen esirsin ne o. Çok sevmeye de çok sevilmeye de ihtiyacın yok, samimiyetle sevgi duyman ve sevgi uyandıran biri olman yeter.
29. mektup, 6 Eylül 2019 Cuma hthayat.haberturk.com’da
Önceki mektuplar:
YORUMLAR