Bugün 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü... Peki, kız çocuklarımızın tecavüze uğradığı, vahşice katledildiği, bir zaman sonra unutulduğu ve hatta yenisi yaşanana kadar sessiz kalındığı topraklarda Dünya Kız Çocukları Günü kutlanır mı?
Bir kızım olmasaydı eğer bu denli içselleştirip böyle bir yazı yazma cesaretini kendimde bulamayabilirdim, bunu hak görmeyebilirdim ancak benim bir kızım var. Dahası kendimi bedenen büyütsem de içimde beslemeyi unutmadığım çocukluğum var. O yüzden bu gün vesilesiyle günlerdir sosyal medyada, yayın ve yayımlarda kadına şiddete, çocuk tecavüzlerine, canı olan her şeye ve herkese karşı sesini çıkaranlardan biri de ben olmak istedim.
Bugünün Dünya Kız Çocukları Günü olması sebebiyle çok üzgünüm. "Dünya Kız Çocukları Günü"nün bünyemdeki karşılığının çocuk cinayeti, istismar, şiddet olması kalbimi acıtıyor. Üstelik bu acı kollektif bir acı. Birçok annenin bugün kalbi acıyor. Birçok annenin gözünde yaş, umutsuzluk, endişe; içinde huzursuzluk var. Ve bu huzursuzluğun tek bir günü yok.
Bu topraklarda çok acı şeyler yaşanıyor ve artık kalbi olan hiçbir insan bu acıları kaldıramıyor. Ne yapalım? Farkındalık oluşturmak adına unutmayalım, konuşalım; gerçek anlamda somut adımlar atılana kadar, yargısal düzenlemeler yapılana kadar, kökten çözümler üretilene kadar...
Böyle bir günü umutla, kız çocuğum olmasının verdiği heyecanla, mutlulukla kutlayamadığım için çok üzgünüm. Kızıma nasıl güçlü duracağını, ne zaman çığlık atması gerektiğini, kendini nasıl koruyacağını öğretmek zorunda olmamın verdiği mahçubiyet omuzlarımı düşürüyor. Üstelik onun içinde kelebekler uçuyor, gözleri parıl parıl bakıyor, hayata dair birçok heyecanı bünyesinde barındırıyor. İşte en çok da bu nedenle yazıyorum. Bu heyecanı sürdürebilmesi için yapılması gereken ne varsa yapmalıyım, biliyorum...
YORUMLAR