Sevgili kızım,
Çocukluğun “çok güzel”, “çok tatlı”, “çok sevimli” sözleri eşliğinde sevilerek geçecek. Ve sen bu şekilde sevilmeye alıştığın için, ilerleyen zaman içinde sevilmeye devam etmek için bunları olmaya çalışacaksın. Güzel, tatlı, sevimli, uslu... Daha ziyade senin yüz ifadenden, tavır ve davranışlarından ileri sarf edilen bu sözler, mimiklerini ve ses tonunu kullanma şeklini, konuşma biçimini belirleyecek. “Tatlı, küçük kız”ı oynamaya devam edeceksin.
Fakat ergenliğinden itibaren bu sıfatlara, giderek farklılaşan tonlarda seslendirilen yenileri eklenecek. “Hoş”, “çekici”, “alımlı” bunların sadece birkaçı olacak. Tıpkı “güzel” gibi, hepsi aslında “seksî” sözünü çağrıştıracak. Ve sen “tatlı, küçük kız” ruh halinden yavaş yavaş çıkıp, “seksi” rolünü benimsemeye başlayacaksın. İlkinden çıkamayıp aynı anda ikisi olmayı deneme ve bunun pek işe yaradığını görünce “tatlı, küçük, seksi” kız rolünde karar kılma ihtimalin de hiç az değil.
Her iki durumda da eğitimine devam ediyor ve meslek edinme, çalışma, hayatını kazanma planları yapıyor olacaksın. Eğitimini tamamlayıp iş aramaya koyulduğun zaman tam isimlendiremeyeceğin, hafif bir huzursuzluk hissedeceksin. Bu huzursuzluk, çalışmaya başladıktan sonra tam tersi bir hoşnutluk duygusuyla birleşerek seni teslim alacak.
Huzursuzluğun, bütün donanımına rağmen bedeninle, seksapelinle ilgilenilmesinden ileri gelecek. Ne var ki her şeye rağmen beğenilmek, göze görünmek, dikkat çekmek gururunu okşayacak ve bu seni hoşnut kılacak.
Erkek kurallarıyla yönetilen iş dünyasında kendine yer ararken, bulduğun yeri sağlamlaştırmaya çalışırken cinsiyetinin sana birtakım faydalar sunduğunu fark edeceksin. Önemli koltukları işgal eden erkeklerin önemli bir kısmı, etrafında “güzel” kadın görmekten hoşlanıyor ve bunu dillendirmekten çekinmiyor olacak. İltifatlar duyacaksın. Öznesi bedenin, fiziksel görüntün olan iltifatlar.
Bu noktadan itibaren nasıl bir tavır sergileyeceğine karar vermelisin. İltifatları kabul mu edeceksin, yoksa iltifatların sahiplerini nazikçe, ortaya koyduğun işleri görmeye mi davet edeceksin? Bir kısım erkek reddedildiğinde saldırganlaşıp çirkinleşir, hattâ çirkefleşir. Bu yüzden “nazikçe” diye vurgulama gereği duyuyorum.
Kadınların kariyer hedefleri ile güzel bulunma arzuları, erkeklerin kurallarının geçerli olduğu zeminde birleştiğinde, kendileri açısından çok tehlikeli sonuçlar doğurur. İltifatların kabulüyle başlayan süreç, bir dizi tacizle tavizi beraberinde getirir. Bu sürecin sonunda kadın, kendine saygısını kaybeder.
İş dünyasında iyi noktalara gelen kadınların, bu noktalara gelebilmek için türlü tavizler verdiklerini söylemiyorum. Aksine, bu kadınların çoğu bedenleriyle iş yapmayı reddedip, kafalarıyla çalıştıklarını kabul ettirmiş olanlardır. Söylediğim şu kızım: İş hayatının her seviyesinde bedenini kullanmak zorunda olduğuna inanan, hattâ bunu hoşlanarak yapan kadınlar vardır. Ancak bu, kadının kaderi değildir. Kadının yem değil de önce insan olmak istediğini fark eden, bunu kabul etmeye razı olan erkekler vardır ve sayıları artmaktadır.
Kızım, hayatını kazanmak için gereken donanımı sağla. Eğitimin, yeteneklerin çerçevesinde bir iş bul ve o işi çok iyi yap. Eğer işini çok iyi yaparsan, bedenini kullanarak iş görmek zorunda hissetmezsin.
Hayatını kazanmana yardım etsin diye edindiğin bilgi ve beceriyi çarçur etme. Kendini bedene, birkaç kilo ete indirgeme. Çünkü bunlardan fazlasısın.
20. mektup, 2 Ağustos 2019 Cuma hthayat.haberturk.com’da
Önceki mektuplar:
YORUMLAR