Hayatın koşturmacası içinde, hep bir yerlere yetişmeye, bir şeyleri başarmaya, birilerinin beklentisini karşılamaya çalışıyoruz. Yoruluyoruz… Ama farkında mıyız? Genellikle bedenimizin yorgunluğunu hissederiz, sırtımız ağrır, gözlerimiz kapanır, enerjimiz tükenir. Peki ya ruhumuz?


Çoğu zaman göz ardı ettiğimiz bir şey var: Ruhsal yorgunluk. Belki de bedenimiz dinlenmiş gibi görünse de, içimizde anlatamadığımız bir ağırlık taşırız. Sabahları yataktan kalkmak zor gelir, kalabalıklar içinde bile yalnız hissederiz. Hiçbir şeyin tam olarak “yetmediği” o hissi yaşarız.


Bu noktada durup kendimize sormalıyız: “Gerçekten nasılım? Ruhum iyi mi?”


Ruhun da, en az bedenin kadar şefkate, ilgiye ve dinlenmeye ihtiyacı var. Belki de yapman gereken tek şey, her şeyi bir kenara bırakıp biraz kendinle kalmak. Sessizlikte bir nefes almak. İçine dönmek. Meditasyon yapmak, doğada yürümek ya da sadece günbatımını izlemek… Ruhunun neye ihtiyacı olduğunu en iyi sen bilirsin.


Zihnini susturmayı öğren. Sürekli düşünceler arasında sıkışıp kalmak, ruhunun enerjisini emer. Sessizlikte güç vardır. Ve bazen en büyük şifa, hiçbir şey yapmadan sadece var olmakta gizlidir.


Unutma, her şey senin içinden başlar. İzin ver, ruhun dinlensin. Çünkü sen sadece bir beden değilsin; senin bir kalbin, bir ruhun, bir enerjin var. Onu sev, onu duy, ona iyi bak.


Ruhunun huzur bulduğu bir hafta olsun.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.