Sevgili kızım,
Kendine bak. Güzel, bakımlı görünmek, herkesi kendine baktırmak için değil. Aksın kaymasın, dengede kal, dengede dur diye kendine çok iyi bak. Bir insanın kendine saygı duyup duymadığını dışarıdaki haline değil, ev hallerine bakarak anlarsın, evde bir başına kaldığı zaman parçalarına. Evinde olduğun vakti rahat geçirmek hakkındır, fakat rahatlıkla kendini bırakmışlık arasında fark vardır.
Bir kadın, saçları nasıl hissediyorsa öyle hisseder, nasıl görünüyorsa öyle görünür. Git ayna karşısında aralarından geçip onlara en hoşuna giden şekli ver.
Evde pijamayla oturma, üzerine sevdiğin, temiz bir şeyler geçirmeyi alışkanlık edin. “Evin içinde giyilecek kıyafet” yoktur, bu kendi kıymetinin farkında olmayan ve değerini aşağı çekmeyi kendi kaderi kabul etmiş kadının icadıdır.
Yemeklerini mutfakta tezgâh başında atıştırarak, televizyon karşısında tepsi kucağında geçiştirme. İki lokma dahî yiyecek olsan, kendine sofra değilse de tabak donat. İnsanın kendini neyle beslediği kadar, nasıl beslediği de kendine verdiği değerin ölçüsüdür.
Hoş kokular yay kızım. Parfüm şart değil, “İşte bu benim” diyeceğin bir kokun olsun ve kendi kendine kanepede kitap okurken bile o kokuyu duy.
Evini temiz tut. Biri gelirse ayıp olur diye değil, sana ayıp olmasın diye. Çıplak ayak yere basabileceğin bir mekân yarat kendine. Dokunmaya çekindiğin değil, mutlulukla temas ettiğin bir yere çevir yuvanı. Yaşadığın yer nasılsa sen de öyle hissedersin.
Bedenini hak ettiği ilgiden mahrum bırakma. Saçlarını boyamayı tercih ettiysen gününü geçirme, gözüne fazla görünen tüylerinle vaktinde vedalaş, tırnak diplerine bakışlarını kaçırmadan bakabil.
Dışarıda hep başkalarını memnun etmeye alışmışsındır. Evde kendinle baş başa kaldığın zamanlarda biraz da kendini memnun et, hattâ şımart. Radyoda sana iyi gelen bir kanalı, sevdiğin bir müziği aç. En güzel bulduğun köşede bir fincan kahve iç. Eline çoktandır okumak istediğin bir kitabı al. Ya da hiçbir şey yapma, eğer öyle şımaracaksan.
Okulda, işte başkalarına gösterdiğin güler yüzü kendinden de esirgeme. Önünden geçtiğin aynadaki, açmak için koluna elini attığın penceredeki yansımana gülümse. Başkalarına gösterdiğin anlayışı kendine de göster. Kurabiye kırıntıları üzerine dağıldıysa ya da fincanın tabağını düşürüp kırdıysan “ziyanı yok” diyebil meselâ.
Kendine bak kızım, kendinle ilgilen, kendini sev, beğen, onayla, takdir et, her fırsatta kutla. Rahat ol ama kendini bırakma.
İnsan en çok, en rahat olduğu yerde kendini bırakır. En rahat olduğu yer evidir. Sana bütün bunları bu yüzden yazıyorum. Uzun tatiller ile iş arayışı, çocuk bakımı gibi evde geçirdiği dönemlerde insan kendini bırakır. Sonra birinin ona moral vermesini, giderek moral pompalamasını bekler. Toparlanması, dışarıya bağlı hale gelir.
Sen sen ol, kendini bırakma.
Sekizinci mektup 30 Mayıs 2019 Cuma hthayat.haberturk.com’da...
Önceki mektuplar:
YORUMLAR