Sevgili kızım,
Halinden biraz memnun ol. Değiştirmek istediğin bir şey varsa hayatında, değiştirmenin yollarını düşün, ara ve isteklerine ulaşmak için yardım istemekten, almaktan çekinme. Fakat istediğin değişiklik gerçekleşene kadar elindekiyle yetin, neyse, ne kadarsa razı gel. Ve aslında bundan öte bir seçeneğin olmadığını da fark et.
Sana “Mutluluk oyunu oyna, kendini kandır” demiyorum. Bazen çok mutsuz oluruz ve bizi çevreleyen koşulları değiştirmemiz, durumların içinden çıkmamız vakit alır. Söylediğim, bu vakit süresince mevcut imkânları küçümsememen, bu imkânları sana hizmet edecek biçimde kullanman.
Bu vakit geçene kadar... Bu söz sana ne anlatıyor kızım? İçinde bulunduğun durumdan mümkün olduğunca çabuk çıkmak için bir planın olmalı. Demeye çalıştığım bu. Yoksa zaman zaten geçer, gider. Önemli olan senin onu nasıl geçirdiğin. Planın yoksa, ulaşmak istediğin bir amacın, hedefin de yoktur. Amacın, hedefin yoksa ve durumundan memnun değilsen, sadece şikâyet edersin. Oysa ancak şikâyet etmezsen plan yapıp koşullarını değiştirebilirsin.
Şikâyet etmek, ayağına kendi ellerinle pranga takmaktır. Kardeşleri de suçlamak ve kendine acımaktır. Seni mutsuz eden kişileri suçlamayı ve kendine acımayı da hemen bırak. Yoksa kendi eksenin döner durur, bir adım ilerleyemezsin.
Kilolarından mı mutsuzsun? Ayna karşısında kendinden nefret etmek, senden zayıf kadınları kıskanmak yerine, rejime ve biraz hareket etmeye başla. İşinden mi memnun değilsin? Her gün sızlanarak işe gitmek, kendini bir top sinir ederek eve dönmek yerine yeni iş aramaya başla. Kocana artık katlanamıyor musun? Arkadaşına, kardeşine onun yıllardır yaptıklarını ve bir türlü yapmadıklarını anlatıp durarak hem kendini hem onları yiyip bitirme; uzun etmeden ayrıl ve yeni bir hayata başla.
Bir şeyleri değiştirmek için bir şeylere başla, gerisi gelir. Her zorluğun bir sonu, her darlığın sonunun genişlik olduğu doğrudur ama kendin için bir haritan, pusulan varsa. Hiçbir şey yapmayıp bekleyenler için zorluklar, darlıklar çok uzun sürebilir.
Önce halinden memnun ol, kızım. Pusulanda yön, haritanda yol ararken, hayatında bir dönemi her an biraz daha geride bıraktığını fark et. Ve içinden geçtiğin bu dönemi şikâyetlerle ağırlaştırmak yerine, o an sahip olduğun her şeye ama her şeye şükrederek hafifleştir.
Şükretmeye çoğu kişi ruhanî bir anlam yükler, onu küçümser. Halbuki içe doğan derin huzuru, ağırbaşlı neşeyi, sen istersen bunlara mutluluk de, daim kılmanın tek yolu şükretmektir.
Kızım, şükret. Sahip olduğun her şey için, sana basit, sıradan görünen şeyler için bile şükret. Elin, ayağın, gözlerin, teninin sakındığı iç organların veri koşul değildir. “Zaten var, cepte” gözüyle bakarsın onlara ama hep orada duracakları garanti değildir. Seni seven insanlar, ailen, arkadaşların, beraber yaşadığın diğer canlar veri koşul değildir, her aradığında yerlerinde bulacağının garantisi yoktur.
Sana eza veren bir hayat bile olsa değiştirmek istediğin, o eza veren hayatın içindeki imkânlara şükret, en başta seni oradan sıyırmana imkân verecek can sağlığın için. Canın sağsa zaten her şeyi yaparsın.
14. mektup 21 Haziran 2019 Cuma hthayat.haberturk.com’da...
Önceki mektuplar:
YORUMLAR