Biraz yalnız kalmak istiyordum. Akşam İzmir’e vardım. Takis’le buluşmamıza daha vardı. Alsancak’ta daha önce Rüzgâr’la kahve içtiğimiz bir kafeye oturdum. Defterimi çıkarıp son birkaç ayı, İstanbul’dan Ayvalık’a taşındığımdan beri olanları, Çetin’in bana düşündürdüklerini yazmaya başladım. O aklıma geldikçe daralıyordum. Bu belirsizliğin ne kadar süreceği belli değildi. Ne zaman boşanacaktık? Ne zaman kendimi Takis’in yanında tam anlamıyla rahat hissedecektim? Merak ediyordum. Çetin’le geçirdiğimiz onca yıl hiç yaşanmamış gibiydi. Öylesine çabuk unutmuştum ki onu, ben bile şaşkındım. Yirmilerim onunla geçmişti. Sevmiştik birbirimizi. Gerçekten sevmiş miydik? Yoksa sadece geçici bir aşk mıydı? Evlilik mi bizi bizden uzaklaştırmıştı? Bu soruları o kadar çok düşünmüştüm ki. Şimdi Takis’e hissettiğim neydi? Bir zamanlar Çetin’e hissettiğimle aynı mıydı? Aynı şeyleri yaşamaktan korktum bir an. Takis’le hikâyemizin de öyle bitmesinden… Sevgiyi yaşatmanın bir yolu olmalıydı. Yıllar boyunca diri tutmanın. Eskitmemenin. Takis’le hep şimdiki gibi kalmak istedim. Hep taze. Mümkün müydü bu? Zamana meydan okuyabilir miydik? Takis ile Çetin iki farklı insandı. Aslında ben galiba kendimden korkuyordum. Belki de bir ilişki yaşamak bana göre değildi. Evlilik de. Ben yalnız olmalıydım. Takis’le beraberken aynı zamanda yalnız kalabilir miydim? Bunun peşinde mi koşmalıydım? O da özgürlüğüne düşkündü. Aynı şeylerden korkuyor olabilirdi. Belki bir gün tüm bunları konuşuruz diye düşündüm. Peki, her şeyi zamana bırakmayı becerebilecek miydim?


Ne zamandır şamanlı rüyayı görmemiştim. Neden artık rüyama girmiyordu acaba? Bilinçdışımda neler oluyordu? Bunu bilmenin bir yolu yoktu. Tek yapabildiğim rüya defterime rüyalarımı yazmak ve sezgilerimle yorumlamaya çalışmaktı. Şamanların yaralı şifacılar olduğunu biliyordum. Sanatçıların bugünün şamanları olduğu söylenirdi. Peki, ben neden görüyordum bu rüyayı? Ne diyordu bu rüya bana? Bir daha aynı rüyayı görecek miydim? Ne zaman o şamanı rüyamda görsem kilometrelerce koşmuş gibi nefes nefese ama rahatlamış uyanıyordum. Tuhaf bir şekilde o şamanın rüyama girerek beni iyileştirdiğine inanıyordum. Rüyalar gerçekten iyileştirir miydi insanı?


Ben bunları düşünürken Takis aradı. İşi erken bitmişti, birazdan gelecekti. Geldi, bir meyhaneye gittik. Sadece birkaç meze söyledik. Birer duble de rakı içtik. Hafif bir yemekti. Bir süre sessizlik oldu. Dalmışım. Takis’i beni izlerken yakaladım.


“Neden bakıyorsun öyle?”

“Seni izlemeyi seviyorum.”

“Rakı çok iyi geldi.”

“İyi olman beni mutlu ediyor.”

“Ne kadar tatlısın.”

“Anlatsana biraz.”

“Ne anlatayım?”

“Neyi anlatmak sana iyi gelecekse onu anlat.”

“Bu hayatta ne yapacağını bilmeyen bir insanım.”

“Meraklanma. Simurg gibi küllerinden doğacaksın.”

“Nereden geldi şimdi aklına bu? Nasıl bu kadar net konuşabiliyorsun?”

“Sende bir ışık var. Yani, herkesten farklı bir ışık. Daha önce de söyledim sana.”

“Utandırıyorsun beni hep.”

“İstanbul’da neler yaptın, onu konuşmadık.”

“Dilan’ı ve Neşe’yi gördüm. Neşe’ye senden söz ettim.”

“Nasıl anlattın beni?”

“Yapma Takis. Bunu sana anlatamam, biliyorsun.”

“Tamam, tamam. Bu sende kalsın.”

“Faliro günlerini filan anlattım işte. Güzel şeyler söyledim, merak etme.”

“Anladım. Bunu duymak güzel.”

“Sen anlatsana.”

“Hayatıma girdin ve her şey güzelleşti, Ferzan. Kısaca böyle.”

“Ben de bunu duyduğuma sevindim işte.”



Derken Rüzgâr aradı. Yanımıza çağırdık ama bizi baş başa bırakmak istediğini söyledi, ısrar etmedim. İki kadeh daha içip otele gittik. Erkenden uyumuşuz. Ertesi gün Ayvalık’a dönecektim. Takis de bu hafta işlerini halletmek için Faliro’ya gidecekti. Birkaç hafta görüşemeyecektik.


Ayvalık’a vardığımda kapıyı anahtarla açmaya çalışırken biri kapıyı açtı. Karşımdaki Çetin’di. Mahkemeden sonra arkamdan Ayvalık’a gelmişti. Suratı asıktı.


“Ooo, hoş geldiniz Ferzan Hanım. Yüzünüzü gören cennetlik. Geldim, yoksunuz.”

“Çetin, kafa şişirmeye mi geldin?”

“Yok canım, olur mu hiç öyle şey?”

“O zaman normale dön. Bırak, bu tavırları artık. Komik oluyorsun.”

“Hadi bakalım.”

“İzninle soyunup dökünmek istiyorum.”

“Buyrun, buyrun. Ben engel olmayayım size.”

Oturma odasına geçip kapıyı kapattım. Bizimkiler salondaydı. Nereden çıkmıştı şimdi Çetin? Zamanlaması berbattı. Gelir gelmez konuşmasıyla germişti beni. Uzandım. Annem kapıyı çalıp odaya girdi.

“Ferzan? Niye kendini odaya kapattın kızım?”

“Anneciğim, yol yorgunluğu. Çetin ne zaman geldi?”

“Öğlen geldi. Seni sordu. İzmir’de olduğunu söyledik.”

“Rüya’yı görsün gitsin, içimi şişirdi iki dakikada. İstanbul’da da aynı şeyi yaptı. Bıktım artık.”

“Tamam Ferzancığım, gider. Sakin ol. Yemek yapıyorum bak, aç mısın?”

“Birazdan gelirim.”

Yarım saat sonra odadan çıktım. Rüya ve Çetin sohbet ediyordu. Rüya beni görünce boynuma atladı.

“Anne! Babam geldi, gördün mü?”

“Gördüm Rüyacığım. Konuştuk biz.”

“Öpsene babamı.”

“Dur kızım saçmalama şimdi. Yemek yiyeceğiz. Hadi, masaya.”


Rüya eliyle küs işareti yaptı bana ve dudaklarını büzdü. Ciddiye almadım. Hep beraber masaya oturduk. Çetin, Rüya ve ben aynı masaya oturmayalı aylar olmuştu. Çetin yanıma otururken sessizce kulağıma fısıldadı. Yemekten sonra konuşmak istiyordu. Kabul ettim.


Çetin’le benim gerginliğim Rüya’ya ve anneme de yansımıştı. Anneannem odasındaydı. Onu bile görmemiştim daha. Sadece çatal kaşık seslerinin duyulduğu, sessiz bir yemek yedik. Annem bizi havaya sokmak için birkaç soru sordu ama cevap alamayınca sustu. Yemekten sonra Çetin’le dışarı çıktık. Bir kafeye oturduk.


“Nedir derdin Çetin?”

“Sen anlatacaksın, ben değil.”

“Ne demek şimdi bu?”

“İzmir’de neredeydin sen?”

“Rüzgâr’ın yanında.”

“Yalan söyleme bana.”

“Sana yalan borcum mu var?”

“Bilmem artık. Yalan söylüyorsun Ferzan.”

“Saçmalıyorsun.”

“Sen ne yaptığını sanıyorsun? Bizim bir kızımız var.”

“Ne alakası var Çetin? Ne diyorsun, anlamıyorum.”

“Şu Yunan herifle aldatıyorsun beni değil mi?”

“Yok öyle bir şey.”

“Yalan söyleme bana! Rüya sizi öpüşürken görmüş.”

“Evet Takis’le birlikteyim. Ne olmuş?”

Çetin suratıma sert bir tokat attı. Elimi yanağıma götürüp öylece kaldım. Şok olmuştum.

“Bana vurdun. Bana vurdun sen.”



Çetin karşımda dişlerini sıkıyordu. Bir süre birbirimize baktık. Hıncını alamamış görünüyordu. Tam ben de karşılık verecektim ki, sandalyesini yere devirerek masadan kalktı.


“Bitti Ferzan.”


Kafeden çıktı. Diğer masalarda oturanların gözlerini üzerimde hissediyordum. Garson ben hiçbir şey söylemeden bir bardak suyu masaya koydu. Elim yanağımda suya bakıyordum. Canım acıyordu. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Suyu içtim. Çıkıp yürüdüm biraz. Çetin’in eve gitmediğini düşünüyordum. Annemi aradım. Eve gitmişti. Gelmeyeceğimi söyledim. İzmir’e gitmeye karar verdim. Gece yarısı şehre vardığımda Rüzgâr beni karşıladı. Çetin’in tokadının etkisi hâlâ üzerimdeydi. Olanları Rüzgâr’a anlattım. Biraz konuştuk. O yarın işe gidecekti. Yattı. Beni sabaha kadar uyku tutmadı. Çetin’e yalan söylemiştim. Yapacak bir şey yoktu. Üzerimde şaşırtıcı bir hafiflik vardı ama hem Çetin’in bana vurduğuna hem de Rüya’nın bizi öpüşürken gördüğüne inanamıyordum. Ne zaman görmüştü? Babasına nasıl bir duyguyla söylemişti bunu? Bir an hayatım gözlerimin önünden geçti. Şu son birkaç ay. Rüya’ya nasıl açıklayacaktım gördüğü şeyi? Ne diyecektim? Başımın üstünden kaynar sular döküldü sanki. Evliliğim, Çetin, Takis ama en çok Rüya… Ne diyecektim ona? Bu noktadan sonra bir şeyi saklamaya çalışmanın bir anlamı yoktu. Her şeyi açık açık söylemeliydim.


Sabah Takis’i aradım. İzmir’de olduğumu söyleyince şaşırdı. O Atina’ya gidene kadar üç gün daha yanında kaldım. Bir gün ofise gitti, diğer günler benimleydi. Sinemaya gittik. Kordon’da sahil boyunca uzun uzun yürüdük. Her zamanki gibi rakı içtik. Takis’e Çetin’le olanlardan bahsetmedim. Onu Atina’ya yolcu ettim. Annemi aradım. Rüya’yla konuşayım dedim ama benimle konuşmak istemiyordu. Çetin’in İstanbul’a döndüğünü öğrendim. Ben de Ayvalık’a gitmek üzere yola çıktım. Aklımda tek bir şey vardı. Rüya…


Son bölüm 18 Ocak Pazartesi


Önceki bölümler...






















Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.