Boşanma davası için dilekçemi verdim. Günler sonra yeniden İstanbul’da, evdeydim. Rüya’yla salondaydık. Ona artık babasıyla evli olmak istemediğimi anlatmaya çalıştım. Önce anlamadı.


“Yani artık babamı sevmiyor musun anne?”

“Seviyorum ama eşim olmasını istemiyorum canım. Anlatabildim mi? Artık onunla sadece arkadaş olmak istiyorum, eş değil.”

Önüne baktı. Anlamaya çalışıyordu. Ağlamaklı oldu.

“Ayrılacak mısınız?”

“Evet Rüyacığım. Artık ayrı evlerde yaşayacağız.”

Ağlamaya başladı. Bana sarıldı.

“Ayrılmayın, lütfen.”

“İstemediğini biliyorum ama böyle olması gerekiyor.”


Birkaç saat sohbet ettik. Çok zordu. Sonunda ona kiminle yaşamak istediğini sordum.


“Sen Ayvalık’a gideceksin. Anneannemin yanına. Ben burada babamla kalmak istiyorum. Okulumdan ayrılmak istemiyorum.”

“Öyle mi? Tamam, canım. Sen nasıl istersen. Eğer benim yanıma gelmek istersen, istediğin zaman gelebilirsin. Ya da şöyle yapalım. Okul tatil olunca yanıma gel, olur mu?”

“Babam da gelecek mi?”

“Hayır Rüyacığım, baba gelmeyecek. Bundan sonra ikimiz yaşayacağız. Tabii eğer benimle yaşamak istersen. Karar vermek için acele etme bence. Okulun kapanmasına daha iki ay var.”

“Tamam.”


Akşam Çetin eve geldi. Rüya’ya odasında kalması gerektiğini, babasıyla konuşacağımızı söyledim. Terasa çıktık.

“Anlat bakalım Ferzancığım. Nereden çıktı bu boşanma işi?”

“Anlatacak bir şey yok Çetin. Birkaç yıldır mutlu değildim ben. Bu evliliği daha fazla sürdüremeyeceğime karar verdim.”

“Seni gerçekten anlamıyorum Ferzan. Ortada adamakıllı hiçbir neden yokken nasıl böyle bir karar alabiliyorsun?”

“Bence neden var. Hem de çok. Sen niçin anlamak istemiyorsun?”

“Böyle kararlar iki kişi alınır.”

“Seni terk ediyorum Çetin. Şimdi oldu mu?”

“Bu kadar netsin yani?”

“Evet, netim.”

“Anlamıyorum, gerçekten anlamıyorum. Ayvalık’ta annenlerin yanında mı yaşayacaksın?”

“Evet. Ben boşanma dilekçesini verdim bu arada.”

“Ben boşanmak istemiyorum ve senin hâlâ depresyonda olduğunu düşünüyorum. Mahkeme bana bir şey sorarsa böyle söyleyeceğim, haberin olsun.”

“İşini zorlaştıracağım diyorsun yani?”

“Yanlış yoldasın diyorum.”

“Tamam Çetin. İstediğini yap. Ne kadar sürerse sürsün. Benim şahitlerim var. Dilan ve Neşe. Mutlu değilim.”

“Farkındayım ama bunun çözümü boşanmak mı ondan emin değilim Ferzan.”

“Ben uzun zamandır düşünüyorum Çetin. Bence öyle.”

“Sen kararını vermişsin. Dediğim gibi senin fikrin değişene kadar ben bu fikri onaylamayacağım.”

“Sen bilirsin. Mahkeme uzun sürer sadece. Ben bir hafta buradayım. Sonra Ayvalık’a dönüyorum. Rüya’yla da konuştum.”

“Bensiz mi konuştun Rüya’yla? Pes doğrusu!”

“Neden Ayvalık’a döneceğimi sordu. Ben de söyledim. Çocuğu oyalamaya gerek yok. Üçümüz konuşsaydık eminim kavga çıkardı. Sen istemediğine göre…”

“Bravo Ferzan. Vallahi Bravo. Sana neler olmuş böyle?”

“Kiminle yaşamak istediğini de sordum. Şu anda seninle kalmak istiyor. Okulu kapanınca bir daha konuşuruz. Okulundan ayrılmak istemiyor.”

“Anlıyorum. Bana gerek kalmamış zaten. Her şeyi halletmişsiniz. Ben burada terk edilen taraf oluyorum tabii.”

“Duygusallaşma lütfen. Rüya sordu. Konuşmaya başladık. Böyle oldu işte. Ben bir kahve yapacağım. İstiyor musun?”

“Olur. Hiç tadım yok ama içerim.”


Mutfağa gittim. Kahve makinesine kahve koydum. Pencerenin önündeki divana oturdum. Hem kahvenin süzülmesini beklerim hem de biraz nefes alırım diye düşündüm. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Aylardır aklımda olan şey gerçek oluyordu işte. Belli etmesem de korkuyordum. Çetin tahminimden daha sakindi ama anlaşmalı boşanamayacaktık. Rüya mutfağa geldi.


“Anne, ne konuşuyordunuz babamla?”

“Seninle konuştuğumuz şeyleri canım. Hepimiz için zor bir dönem bu. Güçlü bir çocuk olman gerekiyor. Gel bakayım yanıma.”

Sımsıkı sarıldım ona. Başını omzuma yasladı. Bir süre öyle kaldık.

“Anne, ben seninle yaşamak istiyorum ama babamla da yaşamak istiyorum.”

“Rüyacığım, konuştuk ya… Seçmek zorundasın ama biz hâlâ senin annenle babanız ve seni çok seviyoruz. Tamam mı, canım? Okulunu şimdilik bırakma bence. Bu seneyi bitir. Tatile girince kaydını Ayvalık’a alırız, olur mu?”

“Kaç ayım kaldı?”

“İki ayın var. Sakın üzülme. Ayvalık’ta da yeni arkadaşların olacak. Anneanne ile neneki var hem.”

“Ne zaman gidiyorsun?”

“Haftaya. Bir hafta beraberiz.”

“Yaşasın! Okulum bitince ben de geleceğim.”

“Aferin, benim akıllı kızım.”

“Kahve oldu. Hadi, sen şimdi odana git, ödevlerini yap. Ben babanın yanına gidiyorum, tamam mı, canım?”


Rüya odasına gitti. Duruma alışıyor gibiydi. Onun için çok zor olacaktı. Erken büyüyecekti. Bu belki de daha iyidir diye düşündüm. Dışarıda hayat bu kadar zorken güçlü bir karakter olması. İyi yanlarından bakmaya çalışıyordum. Çetin beni Rüya’dan daha çok zorluyordu. Kahveleri alıp terasa çıktım.


“Uzun sürdü.”

“Rüya’yla konuştuk. Kafası karışık tabii. Şimdi de senin yanına gelmek istiyorum deyip duruyor. Şu yaz tatili bir gelse de…”

“Hangi okulda okuyacak?

“Araştırdım biraz. İyi bir okul var. Sen de tamam dersen, oraya yazdırırız.”

“Tamam. Umarım Rüya için iyi olur.”

“Eğer isterse her okulda başarılı olur. Üzülme.”

“Sadece kendini düşünüyorsun, değil mi?”

“Bu senin fikrin.”

“Rüya’nın okul değiştirmesi filan çok da umurunda değil gibi.”

“Senin istediğin ne biliyor musun? Rüya için bu ayrılıktan vazgeçmeliyim. Ben kim oluyorum da tek başıma bir hayat kurmaya çalışıyorum. Kendimi kızım için feda etmeliyim, öyle değil mi?”

“Evet, bu ayrılık Rüya’yı çok etkileyecek.”

“Evli kalmaya devam edersek de sağlıklı bir annesi olmayacak. Hangisini tercih edelim?”

“Bu evlilikten ne istiyorsun anlamıyorum.”

“Başa dönüyoruz.”

“Ben hep oradayım zaten. Anlamıyorum.”

“Anlamaya çalışmıyorsun da ondan Çetin.”

“Seni tanıyamıyorum Ferzan.”

“Çünkü değiştim. Büyüdüm. Hayattan başka taleplerim var artık. Sana ters…”

“Evet, bana ters.”

“Neyse Çetin, benim başka söyleyecek bir şeyim yok.”

Rüya’nın odasına gittim. Yatağında uzanmış tavana bakıyordu. Şaşırdım. Gidip yanına uzandım.

“Ne yapıyorsun sen öyle, bakayım?

“Hiç.”

“Nasıl hiç? Yaramaz. Neler düşünüyorsun?”

“Yeni hayatımı.”

“Yerim ben senin yeni hayatını. Nasılmış bakalım yeni hayatın?”

“Ayvalık’ta. Senin yanında. Anne, hani, eskiden Ayvalık’ta dayım beni bisikletle gezdirirdi ya, yine yapar mıyız?”

“Elbette hayatım. Bu sefer sana bir bisiklet alırız hatta. Ben kendime bir tane aldım bile.”

“Ya bana da, bana da!”

“Tamam, söz. Okulun tatile girsin, sana da alacağım. Sonra beraber sokak sokak gezeriz.”

“Seni çok seviyorum anne.”

“Ben de seni canım. Hadi şimdi git babana da anlat bunları. Senin hayallerinden haberi yok henüz.”

“Ne diyeceğim?”

“Yeni hayatını anlat işte. Bana anlattığın gibi. Senin için üzülüyor çünkü.”


Rüya babasının yanına gitti. Ben onun yatağında uzanıyordum. Çetin’e kendimi nasıl anlatacaktım? Rüya’nın duruma hızlı alışması harika olmuştu. Ben daha büyük bir problemle karşılaşacağımı düşünürken her şey yolunda gidiyordu aslında. Acaba dilekçeme ne zaman yanıt verirlerdi?


Sabah Çetin kredi kartımı masanın üzerine bırakıp bir not yazmıştı:

Bu dönemde ihtiyacın olacak. Lütfen al. Banka hesabına da para yatırdım.


Böyle iyi kalpli bir adamı terk ettiğim için deli olmalıyım diye düşündüm. Evet, ortada bir delilik varsa o bana aitti. Kendime güldüm. Bir hafta boyunca evdeydim. Dilan neredeyse her akşam uğradı. Ben Ayvalık’a gidince yine Rüya’yla ilgileneceğini söyledi. Çok sevindim. Dilan, ben, Rüya bir daha konuştuk. Rüya’ya her şeyin güzel olacağını söyledik. Bir hafta geçti. Ertesi gün Ayvalık’a dönüyordum. Rüya ağlamadı, söylenmedi. İnanılmaz olgun davrandı. Beni gerçekten şaşırtıyordu bu çocuk.


“Biz Dilan Teyze’yle eğleniyoruz anne, merak etme bizi.”


Hayatı oyun olarak algılıyordu sanki. Önce kendini bisikletli bir Ayvalık hayaline kaptırdı. Şimdi de Dilan’la kalmaktan hoşlandığını söylüyordu. Ben de gönül rahatlığıyla otobüse bindim ama Dilan’ın son söyledikleri aklımdan çıkmıyordu.


“Ben sana Rüya’nın durumunu bildiririm. Ona göre atlar gelirsin.”


İki ay uzun bir süreydi. Rüya bensiz yapabilecek miydi? Otobüs kalkmak üzereydi. Bir an yapamayacağımı anladım. Apar topar indim. Bavulumu alıp eve döndüm. Rüya beni görünce boynuma sarıldı. Çetin’le zaten aylarca aynı evde, ayrı gibi yaşamıştık. Yine yapabilirdik. Annemi aradım. Okul tatil olunca Rüya’yla geleceğimi söyledim. Çok sevindi.


Akşam Çetin eve döndüğünde beni görünce bambaşka hayallere kapıldı.


“Boşanmaktan vaz mı geçtin?”

“Saçmalama Çetin. Yapma ama böyle. Sadece Rüya için kaldım. Okulu tatil olana kadar buradayım. Sonra beraber Ayvalık’a döneceğiz.”


Çetin akşamları eve geldiğinde yemek yediğini söylüyordu ama git gide zayıflıyordu. Fark etmiştim. İştahı azalmıştı. Bir aydır İstanbul’daydım. Kısa sürede kilo vermişti. Metabolizması zayıf düştü ve hastalandı. Rapor aldı. Yataktan çıkamıyordu. Odaya çorba götürdüm.


“Sensiz ne yapacağım ben Ferzan?”

“Söyleme böyle lütfen. Güçlü olmalısın.”

“Değilim ama.”


Koşarak küçük odaya gittim. Kapıyı kapattım, ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu. Kendi kendime söyleniyordum.


“Duygu sömürüsü yapıyor ya. Off Çetin, off! Biraz daha güçlü olabilseydin keşke.”


On beş dakika filan uzandım. Düşündüm. Çetin hem ruhsal hem de fiziksel olarak dağılmıştı. İyi ki Ayvalık’a gitmemişim diye düşündüm. Desteğe ihtiyacı olacaktı. Odaya Çetin’in yanına döndüm.


“Çetin, inan hayatın yoluna girecek. Biz Rüya için bir aile olmaya devam edeceğiz. Kopmayacağız. Biliyorsun.”

“Kopmayacağız, değil mi?”

“Çetin, benim ayrı bir hayatım olacak. Senin de. Hayatına bir süre sonra yeni birisi girer, bak görürsün. Lütfen kendini bırakma.”

“Ben biraz uyuyayım Ferzan. Çok yorgun hissediyorum.”


Yıllardır gece geç saatlere kadar çalışıyordu. Ayrılık meselesi patlama noktası olmuştu. İçimden tekrarlıyordum.

“İyi ki gitmemişim Ayvalık’a. Bensiz ne yapardı? İyi ki gitmemişim.”

Sonra kendime geldim.

“Bir sürü arkadaşı var, taksi var, hastane var. Mutlaka bir yolunu bulurdu. Alt tarafı bir grip.”

İçimde bir aydınlık, bir de karanlık taraf vardı. Dengeyi bir türlü bulamıyordum. Terasa çıktım. Derin bir nefes aldım.

“Sakin ol, Ferzan. Sakin, sakin, sakin.”


Çetin üç gün evde yattı. Dördüncü gün işe giderken daha iyiydi. Yemek yapıyor, Rüya’nın eve gelmesini bekliyordum. Eski günlerdeki gibi. Tek fark vardı, çok daha huzurluydum. Bunun geçici bir süreç olduğunu bilmek bana iyi geliyordu.


İlk duruşmanın günü geldi. Rüya okuldaydı. Adliyeye gittim. Çetin gelmedi. Sinirden küplere bindim. Akşam eve geldiğinde karşısına dikildim.


“Çetin, sen ne yaptığını sanıyorsun?”

“Biliyorum. İşten çıkamadım Ferzan. Gerçi gelseydim de olumsuz cevap verecektim, biliyorsun.”

“Bana sadece eziyet ettiğini farkında mısın?”

“Belki aklın başına gelir.”

“Korkunçsun Çetin.”


Çarptım kapıyı, çıktım. Dilan’a gittim. Pizza söyledik. Yanında alkol aldık. Önce ona evde neler olduğunu anlatmadım. O bir şeyler olduğunu fark etti.


“Sen iyi misin, Ferzancığım? Bir şey var sanki.”

“Aman canım ya. Boş ver. Çetin işte. Boşanmak istemiyor. Bugün duruşmaya gelmedi.”

“Bırak gelmesin. Sadece mahkemeniz uzuyacak. Umursama bence.”

“Öyle yapmaya çalışıyorum, Dilan. Az kaldı valla. Yakında Rüya’yla gidiyoruz.”

“Biz de Selim’le ilk fırsatta gelmek istiyoruz. Bizim okul da kapanıyor ya.”

“Harika olur canım. Bekliyoruz.”

“Bu gece bende kalsana.”


O gece ve İstanbul’da kaldığım süre boyunca sık sık Dilan’da kaldım. İki ay geçmişti. Rüya’nın okulu tatile girdi. Otobüs biletlerini aldım. Son gece Çetin’le evdeydik.


“Rüya’yı da alıp gitmene inanamıyorum hâlâ.”

“Çetin, biz yokken duruma alışırsın. Üzgünüm. Ziyarete gelebilirsin.”

“Tatile bir çıkabilsem gelirim tabii. Rüya’ya iyi bak.”


Evde üçümüz akşam yemeği yedik. Rüya çok heyecanlıydı. Bavullarını bir gün önce hazırlamıştı. Küçük şeyleri de kontrol edip sırt çantasını toparladı. Erkenden uyudu. Çetin’in morali kötüydü. Terastaydım. Yanıma geldi.


“Ayrılamayacağımızı sen de göreceksin.”


Hiçbir şey söylemedim. Gerçekten inanmıyordu bana veya kendini böyle avutuyordu. Aslında ne kadar ciddi olduğumu içten içe o da biliyordu. İyi geceler deyip yattım. Bu, ikinci duruşmaya kadar son görüşmemiz olacaktı.


Bir sonraki bölüm 17 Aralık Perşembe...


Önceki bölümler...
















Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.