İnsanoğlunun sesi yankılanmaya başladığından beri insan sesi kadar taşıdığı duyguyu saf, derin ve doğrudan aktaran hiçbir enstrüman olmadı. 16. yüzyıl sonlarında Rönesans’ın kalbi olan İtalya’nın Floransa’sında Antik Yunan tragedyalarının yeniden yorumlanmasıyla doğan opera hem kalpleri hem de beyinleri fethetmeye devam ederken müzikal tiyatronun en etkileyici dili kabul edildi. İnsan psişesinin en karmaşık hislerini görsel ve işitsel bir sanat formuna dönüştüren bu ifade biçimi, sadece bir sahne gösterisi değil; bir varoluş hali, bir arayış ve kimi zaman da bir direniştir. Bana kalırsa "sanatın duygu laboratuvarı" operadır; asırlardır bilinçaltının karanlık derinliklerinde filizlenen ham duyguları keşfeder, gizlenen duygusal tortuları gün yüzüne çıkarır ve içsel kaosun parçalarına harmonik bir ses vererek onları sanatsal bir psişik bütünlüğe dönüştürür. Bu dönüşüm, izleyici için terapötik bir ayna gibi yansır; kişi dinlediği şarkıyla birlikte kendi içindeki saklı fısıltıyı duyar - bir nevi hatıralar, ihtimaller ve gölgelerle yüzleşmenin estetik katarsis seansıdır.


Operanın nesiller boyunca incelikle işlenen kristal mirasını bugün sahnede başarıyla temsil eden sanatçılardan biri de Türk tenor Murat Karahan’dır. Ve o, şu sıralar operanın anavatanı İtalya'da çok özel bir göreve hazırlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti Roma Büyükelçiliği’nin 11 Haziran'da yaptığı resmi paylaşımda, "Dünyaca ünlü tenorumuz Murat Karahan, 1 Ağustos’ta Garda Festivali’nde efsane İtalyan tenor Pavarotti’nin 90. yaşı anısına düzenlenecek programda sahne alacak" ifadelerine yer verildi. Bu duyurunun ardından Türkiye'nin İtalya Büyükelçisi Elif Çomoğlu Ülgen, "Gurur duyuyoruz Murat Karahan!" mesajını paylaştı.


"Yüksek Do’ların Kralı" olarak anılan Luciano Pavarotti, operayı elit kesim sanatı olmaktan çıkarıp milyonlara ulaştırmayı başaran efsanevi bir isimdi. Nitekim Bosna'ya yardım konserleri kapsamında BBC Music Magazine'nin 1998 Nisan sayısına verdiği bir röportajda şöyle demişti: "Ben bir politikacı değilim, ben bir müzisyenim. Ben, insanlara hoşnutluk hissettirecek ve yaşamaya yeniden başlayacakları bir yer vermeye çalışıyorum. İnsana ruh vermelisiniz, ona ruh verdiğinizde, her şeyi başarmışsınızdır."


Gelmiş geçmiş en büyük opera tenorlarından biri sayılan Pavarotti, insan sesinin erişebileceği en görkemli zirveyi taçlandırıyordu. Bilhassa "Nessun Dorma" performansıyla hafızalara kazınan opera devi, Villafranca di Verona’da 90. doğum yıl dönümü onuruna gerçekleştirilecek anma töreninde saygıyla anılacak; unutulmaz sanatçının ölümsüz mirasına bir vefa sunulacaktır.


Eğer yolunuz İtalya'ya düşerse imkanlarınız dahilinde böyle nadide bir ana tanıklık etme şansınızı değerlendirmenizi tavsiye ediyorum. Fiziken orada olamayanlara ise sosyal medya ve dijital yayınlar sayesinde bu eşsiz anlara ortak olmalarını öneriyorum.


Düşsel opera evreninde buluşmak umuduyla...




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.