Ben artık sadece oturamıyor değilim, beş aylık hamileyim yani öyle gibiyim. Kocaman bir göbeğim var ve yarın doğuma girecekmişim gibi yürüyorum. Neden bilmiyorum ama doktoru aramıyorum, korkuyorum, gerek duymuyorum, cahilim, cesaretsizim, ne yaptığımın bilincinde değilim, ya da hepsi birden. Böyle yaşayıp gidiyorum işte, gün sayıyorum. 12 gün tüp bebek merkezine gidip kan vereceğim. Hamile olup olmadığımı öğreneceğim. Tüp bebek merkeziyle tek ilişkim bu olabilir, kanda gebelik testi yaptırmak. Ve buna 5 gün var!


Saçlarımı kestirmek için gittiğim berber koltuğunda otururken bacaklarımın arasında tayin edemediğim bir noktadan ara ara bıçaklanıyormuşum gibi bir his yaşayınca –bakınız hala doktora gitmiyorum- oturmamaya karar veriyorum. Evde yatar pozisyonda takılıyorum. Biraz dolanırsam çok ağrım oluyor, o zaman neden dolanayım?


İçimde bir ses, bana sürekli kötü şeyler fısıldıyor. Bu bebek tutmadı, bu yola bir daha gireceksin, hep böyle canın yanacak, yeniden yeniden aynı yollara düşeceksin diyor. Daha kötü şeyler de söylüyor, duymamaya çalışıyorum. Ama duyuyorum. Söylediği her şeyi duyuyorum ve söylediği her şeyden çok korkuyorum. Dış sesimse bir acayip, çok rahatmış, umurunda değilmiş gibi bir tavır takınıyor. Sorana “hayırlısı, olursa olur olmazsa kısmet” diyiveriyor. Ben ikisine de inanıyorum. Öyle bir aradayım, hangi duygum daha samimi, gerçekten ne hissediyorum çözemiyorum.


Üzerimde müthiş bir öfke var. Herkese, her şeye kızgın gibiyim. Çok basit şeyleri kafama takıp kendime dert ediniyorum. Sanki her dakika daha huysuz birine dönüşüyorum. Derken, Serhat’ım salona girip, hadi gidip sana bikini alalım İstanbul’dayken diyor, dönüşte Kabatepe’ye gider ıslatırmışız bikinimi.


Ağlamaya başlıyorum. Bağıra böğüre ağlıyorum. Ağzımdan dökülen şeylere ben bile inanmıyorum. Kocamı suçluyorum. Beni anlamamakla, tatil düşünmekle, hamile olduğuma inanmamakla, beni sevmemekle, beni umursamamakla. Daha neler neler... Titreye titreye ağlıyorum ve artık karnımın ağrısından duramadığımı, dayanamdığımı da itiraf ediyorum.


Bikini almaya değil, tüp bebek merkezine gidiyoruz çünkü Serhat bana hiçbir şey sormadan bana minik bir çanta yapıp, doktorumuzu arayıp yolda olduğumuzu söylüyor. Bana sorsa ben gitmeyeceğim ama halimden de anlaşılacağı üzere, ağrı aklımı almış, beni hafif delimsirek yapmış bile.


Yol boyu ağlıyorum, çünkü az sonra bebeğin tutmadığını, vücuduma bi’ şeyler olduğunu, acayip acayip acayip tedavilere ihtiyacım olduğunu öğreneceğime eminim.


Önceki yazılar





















Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.