Çevrimiçi rezervasyon hizmeti sunan OpenTable şirketinin 2024 anketi, yalnız başına vakit geçirmekle ilgili yeni veriler ortaya koydu. Katılımcıların %52’si 2025’te yalnız başlarına yemek yemeyi planladıklarını söyledi ve tek kişilik rezervasyonlar %29’a yükseldi. Bu rakam, önceki yıllara kıyasla artış anlamına geliyor.
Uçuş rezervasyon platformu SkyScanner tarafından yapılan başka bir ankete göre, Amerikalıların %62’si yeni yılda en az iki solo gezi planladıklarını belirtti. Bu artış, insanların giderek daha hızlı hale gelen bir dünyada kendilerini önceliklendirme tercihlerinin yansıması olarak yorumlanıyor.
Biz sadece dış aktivitelerimizde değil, aynı zamanda ilişkilerde de “ben”i “biz”e tercih etmeye başladığımızı görüyoruz. Araştırmalar, özellikle Z kuşağının buluşma uygulaması indirme hızının 2020'deki global zirveden sonra her yıl düzenli olarak düşüşünü gösteren rakamlar bunu doğruluyor. Yakın zamanda yapılan bir ankette, neredeyse 6.000 kişi incelendiğinde, tek başına olan kadınların yalnız olmaktan büyük ölçüde memnun oldukları ve ortalama olarak ilişkili olanlara kıyasla daha yüksek genel tatmin, mutluluk ve refah seviyelerine sahip oldukları bulunmuş.
Yalnızlık neden güzeldir?
Elbette, hepimizin bireysel olarak yalnızlığa yönelmemizin belirli bir nedeni yok. Ancak şu anda toplumda yaşayan bir birey olarak, bu durumun nedenlerine dair bazı tahminlerde bulunmak zor değil:
Aşırı uyarılmış ve aşırı yorgunuz. Şu anki iş gücü, “Büyük Tükenmişlik” sendromunun pençesinde ve Amerikalı çalışanların 3 ila 5’inin tükenmişlik yaşadığı bir dönemden geçiyoruz. Aynı zamanda, günde yaklaşık yedi saatimizi ekranlara bakarak ve durmaksızın fikirlerle, seslerle, yüzlerle etkileşimde bulunarak geçiriyoruz.
Bununla birlikte, dolu dolu yaşamayı arzularken, bu hayali gerçekleştirecek zamana sahip olamıyoruz. Solitude Lab adlı araştırma laboratuvarına göre, bu çekişmeli duruma “zaman yoksunluğu” deniyor. Laboratuvar sonuçlarını yorumlayan Thuy-vy Nguyen’e göre, dolu dolu bir takvimi sevseniz bile, sosyal takviminiz sizi aşırı uyarılmış, tükenmiş ve zaman eksikliği hissine sürükleyebilir. Nguyen "Ne kadar ‘zaman yoksunu’ hissedersek, o kadar çok yalnız zaman ararız,” diyor.
Bu anlarda, yalnız kalma seçimi hem özgürleştirici hem de canlandırıcı hissettirebilir. Bu yalnızlık, egzotik bir noktaya uçmak ya da evde bir başına olmak şeklinde olabilir. Psikolog Scott Lyons “Yalnız zaman geçirdiğinizde, düşüncelerimizi, hislerimizi ve o an ne istediğimizi değerlendirme ve kabul etme fırsatı sunarız,” diyor. Psikolog Julia Corcoran ise “bilinçli olarak yalnız kalmak, önemli bir otonomi hissi verir” diyor ve şöyle devam ediyor: “FOMO, yani kaçırma korkusu gibi olumsuz ve stresli hisseden bir durumdan ziyade, birçok insan JOMO, yani kaçırma mutluluğunu, anların tadını çıkararak kutlamaya başladı.”
Tükenmiş ve yorgun olduğumuzda, tolerans penceremiz daralır, bu da bizi yetersiz bir akşam yemeği randevusuna ya da sadece “biraz” sevdiğimiz arkadaş grubu ile bir hafta sonu tatiline razı olmak istemediğimiz anlamına gelir. “Zaten yorgun veya aşırı uyarılmış olduğumuzda, enerjimizi ve başa çıkma yeteneklerimizi geri kazanmamız gerekir” diyor Dr. Corcoran. Ve birçok insan için bu enerjiyi geri kazanmanın en iyi yolu yalnız olmaktır. “Otonominizi artırmak size bazı olumlu duygular geri verebilir ve sizi zorlu bir durumla başa çıkmanız için gereken enerjiyi bulmanızda yardımcı olabilir” diyor.
Dünya çapında yalnız seyahat etmek ya da sadece mahalledeki kahve dükkanınıza gitmek gibi, yalnız zaman geçirme kararınız ne olursa olsun, bu yıl yalnız olmadığınızı bilin. Tekil deneyimler popülerlik kazandıkça, yalnızlık artık sadece içe dönükler ve yalnız başına takılanlar için değil, kendi küçük alanını yaratmak isteyen herkes için bir seçenek haline gelecek.
YORUMLAR