Bağırsak sağlığının ruh sağlığı üzerindeki önemine dikkat çeken bazı çalışmalar, konunun genel sağlığımız için önemini de vurguluyor.
Bağırsaklarımızla beynimizi birbirine bağlayan etkileşimin temelinde, bağırsaklarımızda yaşayan trilyonlarca mikroorganizma, yani mikrobiyom yer alır. Mikrobiyom, vücudumuzun sindirim sürecinde olduğu kadar, hormon üretimi ve beyin işlevleri gibi pek çok alanda da rol oynuyor, bu yanıyla da sistemimizdeki, dolayısıyla sağlığımızdaki en önemli faktörlerden biri. Bağırsak beyin ilişkisi, ruh sağlığımız da dahil olmak üzere genel sağlığımızdaki birçok faktör üzerinde etkili.
Antibiyotikler bağırsakları nasıl etkiler?
Son yıllarda antibiyotik kullanımının bağırsak mikrobiyomu üzerindeki etkileri yoğun bir şekilde araştırıldı ve birçok önemli sonuç elde edildi.
2018 yılında "Nature" dergisinde yayımlanan bir araştırmaya göre, antibiyotiklerin kullanımı, bağırsak mikrobiyomunun bileşimini önemli ölçüde etkiliyor.
Ciprofloksasin adlı antibiyotik ile yapılan bu çalışmada, üç sağlıklı bireyin dışkı örneklerinde yaklaşık üçte bir oranında bakteri türlerinde değişiklik olduğu tespit edildi. Bu değişiklikler, mikrobiyomun taksonomik zenginliğini, çeşitliliğini ve eşitliğini azalttı. Çoğu bakteri grubu tedavi sonrası toparlansa da, bazı türler altı ay sonra bile tamamen iyileşmedi.
Antibiyotik kullanımının, bağırsak mikrobiyomunun dengesini bozarak konakçının metabolizmasını ve bağışıklık sistemini etkileyebileceği belirtiliyor.
Antibiyotik kullanımı bağırsaklara zarar verir mi?
Antibiyotikler, vücuttaki hem zararlı hem de yararlı mikroorganizmaları hedef alır. Bu geniş kapsamlı etki, mikrobiyomumuzun doğal dengesini bozabilir. Antibiyotik kullanımı, hem zararlı bakterileri ortadan kaldırırken hem de bağırsaklarımızda yaşayan yararlı mikroorganizmaları azaltabilir, bu da bağırsak florasının dengesinin bozulmasına yol açar.
Kopenhag Üniversitesi ve Steno Diyabet Merkezi liderliğindeki uluslararası bir ekibin yürüttüğü araştırmada, sağlıklı genç erkeklere 4 gün boyunca 3 adet antibiyotik verildi. Bunun sonucunda bağırsak bakterilerinin neredeyse tamamen ortadan kaldırıldığı ve ardından çoğu bakteri türünün altı aylık bir sürede kademeli olarak iyileşmeye başlayabildiği görüldü.
Nature Microbiology'de yayınlanan araştırmanın sonuçlarına göre, çalışmaya katılan denek erkekler altı aydan sonra hala ortak yararlı bakterilerden dokuzunu yenileyememişti ve potansiyel olarak istenmeyen birkaç yeni bağırsak bakterisi kolonize etmişti.
Çalışmanın lideri Profesör Oluf Pedersen: "Çalışmada sağlıklı yetişkinlerin bağırsak bakteri topluluğunun dirençli olduğunu ve aynı anda üç farklı antibiyotiğe kısa süreli maruz kaldıktan sonra iyileşebildiğini görmüş olduk” diye açıklıyor: “Ancak bulgularımız, geniş spektrumlu antibiyotiklere maruz kalmanın bağırsak bakteri ekosisteminin çeşitliliğini azaltabileceğini de gösteriyor. Antibiyotikler insan sağlığını korumak için bir nimet olabilir, ancak yalnızca bakteriyel bir enfeksiyon nedeninin açık kanıtlarına dayanarak kullanılmalıdır."
Farklı araştırmalara göre, Afrika ve Amazonların belirli bölgelerinde yaşayan yerli insanlara kıyasla, Batılı insanların bağırsak mikrobiyotalarında önemli ölçüde daha az çeşitlilik söz konusu. Profesör Oluf Pedersen, bu durumu da Batı’da bulaşıcı hastalıkların tedavisinde yaygın olarak antibiyotik kullanılıyor olmasına bağlıyor.
Bağırsak sağlığı ruh sağlığını etkiler mi?
Bağırsak florasının dengesininin bozulması, dolaylı yoldan ruh sağlığımızı da etkileyebilir. Depresyon ve anksiyete gibi ruh sağlığı sorunları ile bağırsak mikrobiyomu arasındaki bağlantı, bilim dünyasında giderek daha fazla ilgi çekiyor. Bu bağlantıyı anlamak, antibiyotik kullanımının depresyon üzerindeki potansiyel etkilerini de açığa çıkarabilir.
Ruh sağlığımızın bağırsak sağlığımızla bu kadar yakından ilişkili olması, bilim dünyasında "bağırsak-beyin ekseni" adı verilen çift yönlü bir iletişim ağının varlığına işaret ediyor. Bu ağ, bağırsaklarımızdaki mikropların beyin işlevlerimizi ve ruh halimizi etkileyebileceğini gösteriyor. Bağırsak-beyin ekseni, vagus siniri aracılığıyla, bağırsaklarımızdan beyne bilgi akışını sağlar. Bu sinir, bağırsaklarımızda hissettiğimiz duyguları beyne ileterek, ruh halimizi etkileyebilir. Örneğin, stresli durumlarda beyin-bağırsak arasındaki bu iletişim, fiziksel tepkilere yol açabilir.
Mikrobiyotanın etkileri ve ruh sağlığı
Bağırsak mikrobiyotamızın çeşitliliği ve bileşimi, ruh sağlığımız üzerinde büyük bir etkiye sahip olabilir. Bazı araştırmalar, anksiyete ve depresyon ile bağırsak mikrobiyomu arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Örneğin, Clinical Psychology Review dergisinde yayınlanan bir çalışmada, anksiyete ve depresyon yaşayan kişilerin bağırsaklarında iltihaplanmaya neden olan bakteri türlerinin daha yaygın olduğu bulundu. Ayrıca, The American Journal of Clinical Nutrition dergisinde yayımlanan bir başka çalışma, meyve, sebze, balık ve kepekli tahıllar bakımından zengin diyetlerin depresyon riskini azaltabileceğini gösteriyor.
Bu çalışmalar, bağırsak mikrobiyomunun ruh sağlığı üzerindeki etkilerini anlamamızda önemli bir yol gösterici olabilir. Sağlıklı ve dengeli bir diyet, bağırsak mikrobiyomumuzu olumlu yönde etkileyerek, ruh sağlığımızı da destekleyebilir.
YORUMLAR