Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) olan kadınların adet döngülerinin belirli dönemlerinde daha ağır duygu durum dalgalanmaları, odaklanma güçlüğü, öfke patlamaları ve yorgunluk yaşadığı uzun süredir klinik olarak gözlemleniyordu. Son yıllardaki araştırmalar, bu deneyimin tesadüf olmadığını ortaya koyuyor.
Özellikle adet öncesi dönemde görülen Premenstrüel Disforik Bozukluk (PMDD), hormonal döngüyle ilişkili ağır depresif duygulanım, anksiyete, gerginlik ve fiziksel belirtilerle seyreden bir durum. PMDD, PMS’nin çok daha ağır bir formu olarak kabul ediliyor ve yaşam kalitesini ciddi biçimde düşürebiliyor.
PMDD nedir, kimleri etkiliyor?
Premenstrüel disforik bozukluk (PMDD), adet başlamadan önceki haftada şiddetli duygu durum değişimleri, çökkünlük, tahammülsüzlük, yoğun kaygı, odaklanma güçlüğü, yorgunluk, uyku bozuklukları, iştah değişiklikleri ve fiziksel ağrılarla görülen bir sağlık durumu olarak tanımlanıyor. Belirtiler adet kanaması başladıktan sonra hızla azalıyor.
Premenstrüel sendrom (PMS), adet gören kişilerin yaklaşık yüzde 48’inde görülürken, PMDD yalnızca yüzde 3 ile 9 arasında görülen bir durum. PMDD’nin ağır seyri günlük işlevleri belirgin şekilde bozabiliyor ve bazı çalışmalarda intihar düşüncelerinin arttığı da bildiriliyor. Bu nedenle tanı ve tedavi büyük önem taşıyor.
PMDD, DEHB ve otizmle neden daha sık birlikte görülüyor?
Son yapılan araştırmalar, adet döngüsünde sürekli olarak aktif olan östrojen ve progesteron hormonlarında meydana gelen düzensizliklerle ortaya çıkan PMDD’nin otistik kadınlarda %92, DEHB’li kadınlarda ise %46 daha fazla görüldüğünü ortaya koydu.
PMDD’nin DEHB ve otizmle bu kadar yüksek oranda birlikte görülmesinin kesin nedeni bilinmese de araştırmalar birkaç olası mekanizmaya işaret ediyor. Bunlardan ilki genetik yatkınlık. PMDD’nin oldukça kalıtsal bir bozukluk olduğu uzun süredir biliniyor ve bu durum, ailelerde hem hormon duyarlılığına hem de duygu durum düzenlemesine ilişkin ortak biyolojik özelliklerin aktarılıyor olabileceğini düşündürüyor.
Bir diğer olası açıklama hormonal dalgalanmalara duyarlılık. DEHB’li kişilerde dopamin düzeyleri zaten daha düşük olabiliyor. Adet döngüsü boyunca östrojen ve progesteronun hızlı değişimi, bu dopamin seviyelerini daha da düşürerek yorgunluk, motivasyon kaybı, odaklanma güçlüğü ve duygusal dengesizlik gibi belirtileri şiddetlendirebiliyor. Bazı araştırmalar, özellikle östrojenin DEHB ile ilişkili sinirsel yollar üzerinde etkili olabileceğini ve hormon değişimlerinin DEHB semptomlarını belirgin biçimde dalgalandırdığını gösteriyor.
Üçüncü açıklama ise duyusal hassasiyet. Otistik bireyler genellikle ağrı, rahatsızlık ve bedensel değişimlere karşı daha yüksek duyarlılık gösteriyor. Bu durum, adet öncesi dönemde görülen şişkinlik, ağrı ve fiziksel gerilim gibi PMDD belirtilerinin daha yoğun ve daha zorlayıcı şekilde yaşanmasına neden olabiliyor.
PMDD’nin tedavisi kişiden kişiye değişiyor ancak uzmanlar genellikle üç temel yaklaşımı birlikte değerlendiriyor. SSRI grubu antidepresanlar, özellikle adet öncesi dönemde görülen ağır duygu durum belirtilerinde etkili kabul ediliyor. Hormon düzenleyici doğum kontrol yöntemleri, östrojen-progesteron dalgalanmalarını dengeleyerek hem duygusal hem fiziksel belirtileri hafifletebiliyor. Yaşam tarzında yapılan düzenlemeler, düzenli uyku, hafif egzersiz, beslenme takibi ve stres yönetimi gibi önlemler bazı kişilerde destekleyici etki yaratıyor, ancak ağır PMDD vakalarında çoğunlukla tek başına yeterli olmuyor. Uzmanlar, DEHB’li ve otizmli kadınlarda hormon değişimlerinin semptomları daha hızlı ve daha keskin biçimde artırabildiğini hatırlatarak, tedavi planının bireysel ihtiyaçlar doğrultusunda hazırlanmasının önemini vurguluyor.
Kaynak: Tori Morales. "PMDD, Autism, and ADHD: The Hushed Comorbidity". Şuradan alındı: https://www.additudemag.com/pmdd-autism-adhd/. (09.02.2024).
YORUMLAR