Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Dijital Medya Stratejisti Dr. Ali Murat Kırık, telefonunuza uygulamaları kurarken verilen izinleri ve buna karşı yapılabileceklerinizi anlattı.
Teknolojinin hayatımızın merkezinde yer almasıyla birlikte işlerimizi kolaylaştıran birçok web sitesi ve birbirinden farklı uygulamaları kullanmaya başladık. Hız ve haz olgusu insanoğlunun en temel iki kavramı haline geldi. Ancak bu uygulamaları kullanırken düştüğümüz en büyük hatalardan bir tanesi de kişisel verilere erişim izni vermemiz oluyor. Günümüzde birçok uygulama ve sosyal paylaşım ağı depolama alanı, kamera, konum, kişiler ve rehber dâhil olmak üzere belirli noktaları kullanmak için izin istiyor. Kullanıcıların onay vermesiyle birlikte kişisel verilere, bilgilere erişim sağlanmaktadır. İşte burası oldukça önem arz etmektedir.
Günümüzde big data (büyük veri) adını verdiğimiz bir olgu söz konusudur. Kısaca ifade etmek gerekirse bu kavram; “sosyal medyada gerçekleştirdiğimiz paylaşımları, sanal ya da fiziksel alanda sakladığımız fotoğraf arşivlerimiz, sürekli kayıt alınan 'log' dosyaları gibi birbirinden farklı kaynaklardan elde edilen tüm bu verilerin anlamlı ve işlenebilir hale dönüştürülmüş hali” şeklinde ifade edilebilmektedir. Büyük veri son derece endüstriyel boyuta ulaşmıştır. Reklam ve pazarlama faaliyetlerinde bildiği üzere odak noktası kullanıcılardır. Dolayısıyla kullanıcıların hayata bakış açıları, beklentileri, beğenileri, seçimleri, hobileri, duyguları veri madenciliği yapılarak işlenmekte ve fayda sağlayan bilgiler ayrıştırılmaktadır. Daha sonra bu veriler firmalar, şirketler, kurum ve kuruluşlar tarafından farklı amaçlar doğrultusunda kullanılmaktadır.
Özellikle Facebook’ta yer alan ve akıllı telefonlara yüklenen uygulamalar birçok noktaya erişim izni istemektedir. Erişim izinleri başlangıçta aynı uygulamayı ya da oyunu kullanan arkadaşların tespiti, uygulamayı kişiselleştirip ilgi çekici unsurları ön plana çıkarma, içerik paylaşımlarını kolaylaştırma ve kayıt sürecini hızlandırma gibi nedenlerden ötürü verilse de veri hırsızlığı, kişisel bilgilerin, e-posta adreslerinin, telefon numaralarının 3. şahıslara satılması kullanıcıları bekleyen büyük tehlikeler arasındadır. Telefon rehberine erişim ise gelecekte birçok sorunu beraberinde getirmektedir. Bilindiği üzere artık telefon rehberleri smart bir yapıya sahiptir. Yani birçok bilgi sanal kartvizite entegre bir şekilde çalışmaktadır. Dolayısıyla rehberlere erişim birçok kişisel bilgiye ulaşılmasına neden olmaktadır.
Sosyal ağlardaki hesapları kullanarak girilen quizler (Hangi ünlüye benziyorsun?, Ruh ikizin kim?, En iyi takipçin kim?, Önümüzdeki 2 ayda seni neler bekliyor?...vb.) uygulamalar ise en tehlikeli olanlardır. Bu tarz uygulamalara giriş yapıldıysa mutlak suretle ayarlardan kaldırılmalı ve hesabın şifresi değiştirilmelidir. Bununla birlikte iki faktörlü kimlik doğrulaması da güvenlik açısından oldukça önemlidir. Çünkü bu tarz veriler üzerinden bahis, kumar ya da cinsel içerikli sitelere kayıtlar gerçekleştirilebilmekte; istenmeyen mesajlar, sanal dolandırıcılık ve veri hırsızlığı gibi durumlarla karşı karşıya kalınabilmektedir.
Veri hırsızlığına karşı ne yapılmalı?
Çeşitli yazılımlar, çağrı ve telefon operatörlerinde çalışan aracılar, alışveriş merkezleri gibi merkezi noktalarda veri toplayan anket şirketleri bu verileri ilanlarla ücreti karşılığında üçüncü şahıslara satabilmektedir. Bilindiği üzere 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda verilerin üçüncü şahıslarla paylaşılmasının suç olduğu açık bir şekilde belirtilmektedir. Firmalar, şirketler tarafından istenmeyen mesajlar ya da içerikler geldiği takdirde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Ticari Elektronik İleti Şikayet Sistemi’ne e-devlet üzerinden giriş yapılarak içerik kanıtlarıyla birlikte gönderilmelidir. Bu sayede kontrol az da olsa sağlanacaktır.
Haber: Dilay Argün
YORUMLAR