Yaratıcılık sadece sanatçılıkla ilgili değildir
“Yaratıcılık” dendiğinde ilk olarak sanat akla gelse de aslında yaratıcılık günlük hayatta da iş hayatında da her zaman bulunur. Yaratıcılık, varolan ile yeni bir şey ortaya koymak; ayrıca ‘görme, algılama ve tepki verme yetilerinin işlenmesiyle geliştirilebilen karakter özelliği’ olarak da tanımlanır. Yaratıcılığı açığa çıkarmak ve bunun için sanatsal hobileri kullanmak, zihinde ve bedende biriken gerginliği atmak için çok uygundur. Hatta bunun için psikoterapide kullanılan ve uzun yıllardır uygulanan Sanat Terapisi yöntemi bulunur. Sanatsal bir işle uğraştığınızda, sizi strese sokan konuları bir süreliğine unutursunuz ve yaratıcılığınızı devreye almanız gerekir. Yaratıcılığınızın devreye girmesi ise karar verme ve harekete geçme becerinizi artırır. Böylece kendinizi gergin, sıkışmış hissetme durumundan bir süreliğine uzaklaşmış olursunuz. Bu durum ise beyninizin stres tepkilerini azaltır ve bedeninizde tıkanan enerjiyi harekete geçirir.
Sanat herkes içindir
Sanat, sadece özel yetenekleri olan kişilere ait olan bir uğraşı değildir. Sanatın rahatlatan ve zihni sağaltan bir etkisi vardır. Ev ve iş hayatı görevlerinden başınızı kaldıramıyorsanız, geri kalan zamanların bir kısmını yaratıcılığınızı serbest bırakmak için kullanmayı deneyebilirsiniz. Özellikle de çocuğunuz varsa, elinizdeki malzemelerle, örneğin renkli kalemlerle, kil, hamur veya yemek malzemeleriyle uğraşmak konusunda onu teşvik edebilir, siz de ona eşlik edebilirsiniz. Bugüne kadar sanatla hiç ilgilenmediyseniz gergin, stresli, öfkeli, kaygılı depresif veya üzgün hissediyorsanız sanata yönelmeniz için belki de en uygun zamandır.
Sanatsal hobiler duyguları yaşamak için alan açar
Sanat eseri üretirken yaratıcılık elbette ki devreye girer ancak yaratıcı ifade için duyguları yaşamaya izin vermek de ilk adımlardan biridir. Eğer kendinizi sıkışmış veya bunalmış hissediyor, gerginlikten ve öfkeden kurtulmak için yollar arıyorsanız sanatsal hobiler sizin için idealdir. Yaratıcı düşünme becerisini arttırmak içinse hepimizin bildiği resim, yazı, seramik, müzik-ritim gibi dallar günlük hayattaki yaratıcılığın açığa çıkması için bir nevi egzersiz olur. Bu dallar sanat psikoterapilerinde de görsel sanatlar, dans/hareket, müzik, drama olarak gündeme gelir. Ruh sağlığı çalışmalarında oyun/sanat psikoterapisinin, kaygı, travma, depresyon ve istismar gibi zorluklar yaşayan çocuklarda da etkili olduğu, psikologlar tarafından bildirilir.
Yaratıcılık ile üretkenliği bir tutmayın
Sanatı, içinizde biriken ve sizi strese sokan veya coşku ile dolduran yoğun duygular için kullanacağınızı göz önünde bulundurmanız uygun olur. Üretken ve sürekli meşgul olmak zorunda hissetmek yerine, kendinize ayıracağınız bir zaman dilimini zihninizi ve bedeninizi rahatlatmak için kullanmayı ön plana almanız kendinize özgür bir alan açar. Birçok şeyle meşgul olunan modern yaşamın içinde zihnimiz aşırı uyarana maruz kalır. Halbuki yeni bir işe başlamadan önce rahatlamak ve zihni boşaltmak için zamana ihtiyaç duyarız. Elimizdeki zamanı sanatsal işlere ayırmak, genel olarak stresli bir yaşamınız varsa harika bir fikirdir.
Sanat için yetenekli olmanız şart değildir
Elinize bir kâğıt, kalem alın ve karalamaya başlayın. Klavye kullanmak dışında yazı yazmaz hale gelmiş, kalem kullanmayı neredeyse unutmuş olabilirsiniz. Elinize bir kalem ile boş bir kâğıt alın ve el bileğinizi olabildiğince serbest bırakın. “Karakalem nasıl yapılır?” sorusunun cevabını aramadan sadece serbestçe karalama yapın. Eliniz kalem tutmaya, bileğiniz ise elinizin özgür hareketi için yardımcı olmaya başladıkça, yaptığınız karalamanın anlamlı bir şekle dönüşmesini gözlemlemeye başlayın. Belirli bir objeyi çizmek veya “resim yapmaya” çalışmadan önce, sadece serbest karalama yapın. Bunu, stresli zamanlarınızda da yapmayı deneyin.
Duyularınızı harekete geçiren basit malzemelerle başlayın
Görme, işitme, koklama, tat alma, dokunma… Temel duyularınıza hitap eden her şeyi kullanarak sanat dolu zamanlar geçirebilirsiniz. Yemek yapmanın bir sanat olduğu boşuna söylenmemiş. Duygularınızın yükselmeye başladığı fark ettiğinizde hemen kabuğunuza çekilmeyin ve sanata sarılın. Elinizdeki basit malzemelere ve bunları nasıl kullanabileceğinize bakın. Duyguları açığa çıkarmak için çocuklardan ilham alabilirsiniz. İsteklerini bekletemeyen, kolayca ağlayabilen, doyasıya kahkahalar atmaktan çekinmeyen çocuklar gibi siz de duygularınızı yaşamaya izin verin. Sanatsal etkinliğiniz için seçtiğiniz malzeme, sadece bir ifade aracı olsun. Hiçbir malzemeniz yoksa, bir deftere serbestçe yazı yazmaya başlayın ve akışa izin verin.
Mükemmel olmaya çalışmayın
Unutmayın ki birçok ünlü ressam veya müzisyen, doğuştan yetenekli olsalar bile ilgili oldukları sanat dalına yönelik uzun eğitimler alıyor ve binlerce saat boyunca çalışıyorlar. Sizin sanatla olan ilişkiniz yeni başladıysa, başarılı bir sonuç çıkarmak için uğraşmanıza gerçekten de gerek yoktur. Belirli bir hedefinizin olması, o sonuca varmak için kendi kendinizi baskı altına almanıza sebep olabilir. Bu ise yaratıcı ifadenin önündeki en büyük engellerden biridir. Ortaya koyacağınız şeyi başkalarının beğenmesi için değil, duygularınızı yaşamaya eşlik etmesi için elinize aldığınızı unutmayın. Bırakma ihtiyacı hissettiğinizi fark edin ve “Şimdilik bu kadar yeter” demekten çekinmeyin. Ancak kendinize “Emin misin?” diye sormayı da unutmayın. Bu, sanat terapisinde psikoterapistlerin sorduğu bir sorudur. Bu soru, daha derinlerde kalan duyguların ifadesi için size yeni bir kapı açabilir, deneyin. Akış dalgalı bir seyir izleyebilir, sizdeki etkisini gözlemleyin.
Bedeninizi kullanın!
“Beden perküsyonu” yöntemini duymuş muydunuz? Bedenin vurmalı çalgı olarak kullanıldığı bu uygulamada, ritmik ve bedensel hareketlerle ortaya çıkan ses ve davranışlar ortaya konuyor. Hem sanatsal hem de rahatlatıcı olan bu disiplini ilham alarak, bedeninizin iyi hissetme potansiyelini harekete geçirebilirsiniz. Vücudunuzun farklı yerlerine hafifçe vurarak yapacağınız beden perküsyonunun, duygusal acı çeken insanların dövünme hareketlerini akla getirdiğini söylemek yanlış olmaz. Peki bu ne işe yarar? Bedeni hissetmek, acıyla başa çıkmak ve zihni yaşanılan ‘an’a getirmek için iyi bir yöntemdir. Sevdiğiniz bir şarkıyı açın ve dizlerinize hafifçe vurarak tempoya eşlik edin. Ellerinizi, bedeninizin farklı kısımlarında dolaştırarak hafifçe ritim tutun. Özellikle göğüs kafesinin üst kısmına yani “bağra basmak” deyiminden hatırlayacağınız bölgede gezinmek, bağışıklık sistemini harekete geçiren timüs bezini uyarmak için de faydalıdır. Buranın titreşimini artırmak için ses çıkarmak da etkili bir yoldur. Bunun nasıl gerçekleştiğini daha iyi gözlemlemek için gözlerinizi kapatın ve bir şarkı söylemeye başlayın. Şarkı söylemek yerine “Aaa!” sesi de çıkarabilirsiniz. Şarkı söyleyin, çekinmeden ses çıkarın ve sesin bedeninizdeki etkisini, göğüs kafesindeki hafif titreşimleri hissetmeye çalışın. Bedeninizi hem kendi elleriniz hem de sesiniz aracılığıyla hissedin ve rahatlayın. Belki böylece kendi şarkınızı bile bestelemeye başlarsınız, neden olmasın?
Ağlamaktan ve duygulardan çekinmeyin
Yaratıcılık harekete geçtikçe duygular da serbest kalmaya başlar. Yaptığınız sanatsal çalışmaların yoğunluğunu arttırmak sinir sisteminizi yatıştırmaya yardımcı olurken, derinlerde kalan bazı duyguların açığa çıkmasına da sebep olabilir. Özellikle de yazıyorsanız, yazdıklarınızı sonradan okumak sizi şaşırtabilir ve hatta bazı şeyleri tetikleyebilir. Ortaya çıkardığınız eser, sizin iç dünyanızdan çıkar ve asıl çıkan şeyin ne olduğunu sonradan fark edebilirsiniz. İçinizden ağlamak gelirse, duygularınızı serbest bırakmaktan çekinmeyin. Örneğin öfke hissediyorsanız, evin içinde bir süreliğine yalnız kalmaya çalışın ve nefesinizi fark edin. Dikkatinizi nefes alış-verişinize getirerek bir süre gözlerinizi kapatın ve kendinizi gözlemleyin. Duyguları bastırmak yerine açığa çıkmalarına izin vermek, onları dönüştürmek ve iyileşmek için uygulanan bir yöntemdir, unutmayın.
Bakış açınızı gözden geçirin
“Yaratıcılık görmek ile başlar. Görme, güç isteyen bir işlevdir. Her insan kendini çevreleyen değerlere bakar fakat kaç kişi gerçek anlamı ile görebilir?” demiş ünlü ressam Henry Matisse. Sanatla uğraşmak, çocukluğunuza geri dönüp dünyayı algılama biçiminizi değiştirmeniz için de harika bir yoldur. Sanatla meşgul olduğunuz dakikalar boyunca duygularınızı ifade etmek size nasıl hissettirdi? Buna bir bakın. Sanatsal faaliyet veya hobi, sadece bunu keşfetmeniz için bile işe yaramış olabilir. Şimdi, hayatınıza bu deneyimi daha fazla dahil etmeyi gözden geçirin. Sanatsal işleri günlük hayata katmak, yaratıcı ifade için kendinize izin verme yoluna dönüşebilir. Her gün biraz deneyin ve farklı ifade şekillerinin tadını çıkarın.
Yazı: Senem Tahmaz
Referanslar: Leyla Ağuç “Sanat-Yaratıcılık Bağlamında İnsan ve Yaratma Güdüsü” (2015) Şuradan alındı: http://proje.akdeniz.edu.tr/mcri/mjh/3-1/MJH-1-Leyla_Agluc-Sanata_yaraticilik_baglaminda_insan_ve_yaratma_gudusu.pdf
Birgül Emiroğlu Bakay “Çocukluktan Yetişkinliğe Oyun ve Sanatın İyileştirme Gücü”. Şuradan alındı: https://www.sanatpsikoterapileridernegi.org/cocukyetiskinoyunvesanat.html
YORUMLAR