Son yıllardaki nüfus verileri dünyanın pek çok bölgesinde doğum oranlarının "nüfus yenilenme düzeyinin" altına düştüğünü gösteriyor. Gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ekonomilere kadar uzanan bu "bebek krizi", sağlık otoritelerini harekete geçirdi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), artan kısırlık vakalarına ve düşen doğurganlık oranlarına yanıt olarak kapsamlı bir rehber hazırladı.
Kısırlığı "üreme sisteminin bir hastalığı" olarak tanımlayan DSÖ, yayınladığı yeni kılavuzla hükümetlere ve sağlık sistemlerine, kısırlık tedavisinin lüks değil, temel bir sağlık hakkı olduğu mesajını verdi. Kılavuz, özellikle tedaviye erişimde yaşanan eşitsizlikleri gidermeyi ve standart bir bakım kalitesi oluşturmayı hedefliyor.
Rapor, kısırlıkla ilgili veri toplamanın önündeki en büyük engelin "tanım karmaşası" olduğunu vurguluyor. Çalışmaların çoğu farklı tanımlar kullandığı için verileri kıyaslamak zorlaşıyor. Kısırlık genellikle "12 ay veya daha uzun süre korunmasız cinsel ilişkiye rağmen gebelik elde edilememesi" olarak tanımlanıyor. Ancak bazı çalışmalarda bu süre 24 ay veya 5 yıl olarak alındığı için, istatistiklerde tutarsızlığa yol açıyor. DSÖ, bu raporla birlikte standart bir tanım ve veri toplama yöntemine duyulan ihtiyacın da altını çiziyor.
Doğurganlığı desteklemenin 8 doğal yolu
Her 6 kişiden 1'i doğurganlık sorunları yaşıyor
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, dünya genelindeki yetişkin nüfusun yaklaşık %17,5'i, yani kabaca her 6 kişiden 1'i, yaşamlarının bir noktasında kısırlık (infertilite) sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Belirli bir zaman diliminde kısırlık yaşayanların oranı ise %12,6 olarak tahmin ediliyor.
Raporda dikkat çekilen en önemli noktalardan biri, bu oranın yüksek gelirli ülkeler ile düşük ve orta gelirli ülkeler arasında büyük bir fark göstermemesi. Yüksek gelirli ülkelerde yaşam boyu yaygınlık %17,8 iken, düşük ve orta gelirli ülkelerde bu oran %16,5 olarak belirlendi.
"Bebek sahibi olmak aileyi iflasa sürüklememeli"
Kısırlık tedavisinin (tüp bebek, ilaç tedavileri vb.) maliyetli olması, milyonlarca çiftin ebeveyn olma hayalini engelliyor. DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus, raporla ilgili açıklamasında kısırlık tedavisinin çoğu ülkede cepten yapılan harcamalarla karşılandığını ve bunun aileleri yoksulluğa sürükleyebilecek "katastrofik tıbbi harcamalar" yarattığını belirtiyor:
“Milyonlarca insan bu yolculuğu yalnız başına yaşıyor; yüksek maliyetler nedeniyle tedaviye erişemiyor, daha ucuz ancak kanıtlanmamış tedavilere yönlendiriliyor veya çocuk sahibi olma umutları ile ekonomik güvenlikleri arasında seçim yapmak zorunda kalıyor. Daha fazla ülkenin bu kılavuzu benimsemesini ve daha fazla insanın uygun fiyatlı, saygılı ve bilimsel temelli bakıma erişme imkanı bulmasını teşvik ediyoruz.”
DSÖ’nün yayınladığı bu yeni yol haritası şu temel başlıklarla çözüm önerileri sunuyor:
Standartlaştırılmış tanı: Rapor, kısırlıkla mücadeledeki en büyük engellerden birinin "tanım karmaşası" olduğunu ortaya koyuyor. DSÖ’nün yeni kılavuzu, kısırlığın teşhisi için küresel çapta geçerli, tek ve standart bir prosedürün uygulanmasını şart koşuyor. Amaç, hastanın dünyanın neresinde olursa olsun aynı standartlarda teşhis alabilmesini sağlamak ve veri toplamadaki tutarsızlıkları gidermek.
Kanıta dayalı tedavi: Kısırlık tedavisi, çiftlerin en savunmasız olduğu ve suistimale en açık alanlardan biri. Kılavuz, etkililiği bilimsel olarak kanıtlanmamış, çiftlere sadece zaman ve para kaybettiren geleneksel veya ticari yöntemlerin terk edilmesini öneriyor. Bunun yerine, modern tıbbın sunduğu ve başarı oranı kanıtlanmış tedavilerin (IVF, ilaç tedavileri vb.) önceliklendirilmesi gerektiği vurgulanıyor. Raporun da işaret ettiği gibi, yüksek maliyetler nedeniyle insanların "cepten harcama" yaparak yoksulluğa sürüklenmemesi için, bu tedavilerin devlet güvencesi altına alınması öneriliyor.
Psikolojik destek: Kısırlık, sadece biyolojik bir sorun değil, aynı zamanda ciddi bir psikolojik yük. DSÖ, kısırlık sürecinin yarattığı stres, kaygı ve sosyal damgalanma ile başa çıkılabilmesi için psikososyal desteğin "lüks" değil, tedavinin ayrılmaz bir parçası haline getirilmesini istiyor. Yeni yaklaşım, hastayı sadece tıbbi bir vaka olarak değil, duygusal ihtiyaçları olan bir birey olarak ele almayı hedefliyor.
Kaynaklar: "WHO issues first global guideline on infertility". Şuradan alındı: https://www.who.int/news/item/28-11-2025-who-issues-first-global-guideline-on-infertility.
Jamila Taylor. "WHO Releases Infertility Guidelines As Global Fertility Rates Fall". Şuradan alındı: https://www.forbes.com/sites/jamilataylor/2025/12/12/who-releases-infertility-guidelines-as-global-fertility-rates-fall/. (12.12.2025).
"Guideline for the prevention, diagnosis and treatment of infertility". Şuradan alındı: https://iris.who.int/server/api/core/bitstreams/0b4b00be-9412-4d73-a3a9-1fb00874fdb6/content.
Doğurganlık farkındalığı yöntemi ile tanıştınız mı?
Doğurganlık testi yaptınız mı?