HTHAYAT
BİRKAÇ KELİME YAZARAK SİZE YARDIMCI OLABİLİRİZ
Çocukluğunu odasında geçiren Y kuşağı, 'salon çocuklarını' yetiştiriyor
Giriş: 15 Aralık 2025, Pazartesi 13:58
Güncelleme: 15 Aralık 2025, Pazartesi 13:58

“Milenyum çocukları” veya “Milenyaller” olarak da bilinen Y kuşağı için çocukluk ve gençlik demek, biraz da "özel alan" demekti. Okuldan gelindiğinde odanın kapısı kapanır, müzikçalar açılır, posterlerle kaplı duvarlar arasında saatler geçirilirdi. Aileyle iletişim çoğunlukla akşam yemekleri veya belirli televizyon saatleriyle sınırlıydı.

Ancak o "yatak odası çocukları" büyüyüp ebeveyn olduklarında, işlerin tersine döndüğünü fark etti. Sosyal medyada büyük yankı uyandıran yeni bir makale, bu keskin değişimi mercek altına aldı. Artık evlerde "Salon Çocukları" (Living Room Kids) dönemi yaşanıyor. Şimdiki çocuklar odalarına çekilmek yerine, ev ödevlerini mutfak masasında yapıyor, tabletlerini eline alıp salon koltuğunda oyun oynuyor veya video izliyor ve ebeveynleri ne yapıyorsa (yemek, temizlik, dinlenme), fiziksel olarak o alanda bulunmak istiyor.

Bu durum, mahremiyete ve yalnız kalmaya alışkın Y kuşağı ebeveynleri için hem duygusal bir tatmin hem de ciddi bir "aşırı uyarılma" kaynağına dönüşmüş durumda. Peki, sadece bir nesilde bu ev içi coğrafya neden ve nasıl bu kadar değişti?

Dr. Taren Coley, bu değişimin aslında olumlu bir yanı olduğuna dikkat çekiyor. Dr. Coley'e göre, tüm aile üyelerinin ortak alanlarda (salon, mutfak vb.) rahatça vakit geçirebilmesi, hane içindeki sosyal etkileşimi doğal olarak artırıyor: "Bu durum, duygusal güvenliğin geliştirilmesi için gerçekten önemli. Çocuklar bu sayede kendilerinin ailenin önemli bir parçası olduklarını her gün hatırlıyor.”

News Image
GÜNCEL

Yeni dünya, yeni jenerasyon: Beta nesli

News Image
ÇOCUKLU HAYAT

Z kuşağı ebeveynlerinin geride bıraktığı ebeveynlik trendi

Ebeveynlik tarzındaki köklü değişim: "Bağ odaklı" yaklaşım

Uzmanlara göre bu değişimin en büyük sebebi, ebeveynlik felsefesindeki kayma. Y kuşağı, kendi ebeveynlerine kıyasla çocuklarıyla daha yakın ve duygusal bağa dayalı bir ilişki kurmayı hedefliyor. Geçmişte "Odana git ve ne yaptığını düşün" bir ceza yöntemiyken, günümüzün "pozitif ebeveynlik" anlayışı, çocuğu uzaklaştırmak yerine duygularını o an, ebeveynin yanındayken konuşmayı öğütlüyor.

Bu durum çocukların ebeveynlerini "otorite figürü" olmaktan çok "oyun arkadaşı" veya "güvenli liman" olarak görmesini sağlıyor. Dolayısıyla çocuklar, kendilerini güvende hissettikleri ebeveynlerinin yanından ayrılmak istemiyor.

Klinik Psikolog Dr. Nechama Sorscher ise madalyonun diğer yüzüne dikkat çekiyor ve sosyal medyada "salon çocuğu" kavramı yüceltilse de, "yatak odası çocuğu" olmanın da yanlış bir tarafı olmadığını belirtiyor. Dr. Sorscher, "Bazı çocukların şarj olmak için odalarında sessizliğe ve yalnız kalmaya ihtiyaçları vardır. Özellikle kolayca aşırı uyarılabilen çocuklar için bu bir gerekliliktir," diyerek içedönük çocukların ihtiyaçlarının göz ardı edilmemesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca uzmanlar, çocuğun odasında vakit geçirmesinin "bağlantı kopukluğu" anlamına gelmediğini, aksine bunun özgüveni ve bağımsızlığı geliştirebileceğini ekliyor.

Y kuşağının "aşırı uyarılma" yorgunluğu

Makalede dikkat çekilen en önemli noktalardan biri, bu durumun ebeveynler üzerindeki psikolojik etkisi. Çocukluğunda yalnız kalarak “regüle” olmaya (içsel olarak dengelenmeye) alışmış bir nesil, şimdi evde kendine ait sessiz bir alan veya an bulmakta zorlanıyor. Sürekli konuşan, soru soran veya sadece fiziksel temas arayan "salon çocukları", ebeveynlerde "dokunsal tükenmişlik" (touched out) hissi yaratabiliyor.

Ebeveynler bir yandan çocuklarıyla kurdukları bu yakın bağdan memnuniyet duyarken, diğer yandan "Biraz olsun yalnız kalamayacak mıyım?" suçluluğuyla boğuşuyor.

İlginizi çekebilir: Çocukla iletişim kurmayı sağlayan öneriler...

Uzmanlar uyarıyor: Denge nasıl kurulmalı?

Bu yeni dinamik, sevgi dolu bir aile ortamı yaratsa da sınırların tamamen kalkması hem çocuk hem de ebeveyn için yorucu olabilir. Uzmanlar, "salon çocuğu" büyüten ebeveynlere şu önerilerde bulunuyor:

Sessiz zaman uygulayın: Çocuğunuz uyumasa bile, günün belli bir saatinde odasında veya belirlenen bir alanda "sessizce" vakit geçirmesi gerektiğini öğretin. Bu hem ona kendi kendine zaman geçirebilmeyi öğretir, hem de size nefes aldırır.

Sınır koymayı önceliklendirin: "Şu an biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var, kahvemi içip geleceğim" dediğinizde kötü bir ebeveyn olmazsınız. Bilakis, kendi ihtiyaçlarınızı dile getirdiğinizde çocuğunuza da sağlıklı sınırları öğretirsiniz.

Odayı cazip hale getirin: Çocuğun odasını sadece uyumak için değil, gün içinde vakit geçirebileceği güvenli ve eğlenceli bir alan olarak kurgulamasına yardımcı olun.

"Salon çocukları" olarak adlandırılan Alfa kuşağı, aslında ebeveynlerin çocuklarıyla kurmak istediği yakın ilişkinin bir meyvesi olarak yorumlanıyor. Ancak uzmanlar, bu yakınlığın ebeveynin ruh sağlığını tehdit edecek bir yapışıklığa dönüşmemesi için küçük molaların şart olduğu görüşünde.

Kaynak: Brittany Wong ."Millennials Who Grew Up As 'Bedroom Kids' Are Noticing They're Raising 'Living Room Kids'". Şuradan alındı: https://www.huffpost.com/entry/living-room-kids-millennials-and-boomers_l_6938892fe4b0642af12fd4f0. (12.12.2025).

News Image
ASTROLOJİ

Z ve Alpha kuşağı ile dünyamızın geleceği

Paylaş:
brush-black

Yorumlar