Hep mutsuz oldum onunla
Merhaba Yeşim Hanım. Ben yurt dışından size yazıyorum. 10 yaşındayken ailem Türkiye'yi terk etmek zorunda kaldı, 90'lı yıllarda. Kocamı ben seçtim fazla seçeneğim de yoktu zaten. Mecburiyeten evlendim ailem bana pek iyi davranmadı, hep fakirlik... İtalyan erkek arkadaşım oldu onunla birlikte oldum ancak o beni hiç sevmedi. Ben gençtim o biraz büyüktü benden bir de ailemden korkuyordu. Gizli görüşüyorduk bazen. Benim içimde çok derin bir yara bıraktı bu tek taraflı aşk. Neyse biliyorsunuz bizim geleneklerimizi... Ben de gidip ilticacı yeni biriyle tanışıp evlendim. Ailem kabul etti. Bilmiyorum o geceyi nasıl geçirdim. Allah'tan adetim vardı yine de ilişkiye girdim onunla. Yani kısacası onu hiç beğenmedim, sevmedim de zamanla bu duruma alışmaya başladım. O beni ilk yıllarda çok çok üzdü. Herkese göre iyi bir insan ama sevgisini asla göstermez. Hep ciddi, tedbirli bana karşı. Hiçbir zaman duygusal olarak ona yakın hissetmedim. Benim bakış acımı hiç beğenmiyor, elinden gelse bana nefes bile aldırmaz. Hep kontrol altına almak ister her şeyi. Şimdi 13 yılık evliyim ama hep mutsuz oldum onunla. Kafamız aynı değil. Yine de ona uymaya çalıştım. Hiç bakmıyor kendine. Aileme karşı kendinden asla taviz vermez. Hep ağır takılır. Ben ise hayat doluyum imkanım olsa Himalaya'ya giderim. Halimiz çok iyi ana ben onu sevmiyorum. Ne istiyorum tam olarak onu da bilmiyorum. Sadece boşa gitti, yaşayamadım gençliğimi ona çok çok üzülüyorum. Ben çok yoruldum evlilik oyunundan. Bir de 3 tane güzel, akıllı çocuklarım var. Çok kafam karışık onu görünce tahammül edemiyorum. Evde olursa zaten kafasını kaldırmaz, bir gün demez eline sağlık ya da ne güzel giyindin. Yani sıfır çaba benim için. Evliliğimiz için hep ben mücadele ettim. Ailesinden nefret ediyorum. Bizi mahvettiler, hep para istediler, verdik. Eşim beni çok çok üzdü hiç değer, kıymet, sevgi vermedi hep beni ezdi hala da eziyor çok özgüvenli bir kızdım şimdi sıfır özgüven, hep kaygılı.
Yeşim Tijen'in cevabı:
"Elimi uzatsam tutamasam. Olanca sevgimi yalnızlığımı. Düşünsem hayır düşünmesem. Senin hiç haberin olmasa. Senin hiç haberin olmaz ki. Başlar biter kendi kendine o türkü..."
Merhaba sevgili okurlar, birçok kadın ve erkek kendisiyle bağdaştıramadığı biriyle evli kalarak yaşamak isteyip yaşayamadığı duyguların dürtüsü içinde hayatına tahammül etmeye çalışır. Kendilerine bile söylemekten kaçındıkları mutsuzluklarını gözlerindeki, yüzlerindeki, sözlerindeki hüzünle ele verirler. Kişiler kendilerindeki değişim gelişim dolayısıyla oluşan farkındalıkları, sonunda bu mutsuzluklarını sorgulamaya başlarlar. Sonra da hayat tüm ağırlığıyla üstlerine gelmeye başlar. Onlar bu duygu düşüncelerinden kaçmak isteseler de kaçacak yer bulamazlar. Velhasıl tahammül etmekte zorlanırlar. İnsan böyle bakınca yazık diye düşünüyor. Yaşamak isteyip yaşanamayan duygulardan eksile eksile yaşlanmak... Hani denir ya gitmek mi kalmak mı zor diye bütün farkındalıklarınıza rağmen en zor olanı adım atamamak gibi gözüküyor ama atsan bir dert atmasan bir dert inanın. Şimdi suç kimin? Ona kendini bildiremeyen, hayatı öğretmeyen ailesinin mi? Anlamakta geç kaldığı için kendisinin mi? Ya da adı kötüye çıkmış kaderin mi suçudur? Bence hepsi.
İnsan isterse kaderini gerçekten değiştirebilir mi? Kader insana bu hakkı verir mi? Siz ille isterseniz bu hakkı elde edersiniz ama giden, daha iyi bir hayata, aşkla evliliğe kavuşabilir mi? Nadiren kavuşan olur yavrum ama üç çocuk annesi için bu çok zor bir durum. Kim bu sorumluluğa heves eder? Burası gerçekten büyük bir soru işareti. Evet, güzel duygular hissedersiniz güzel vakitler geçirirsiniz sonrası, sonrası günümüz insanlarına, kadın erkek ilişkilerine bakınca biraz müphem görünüyor. O yaşanan duygular balon gibi sönebiliyor genellikle. Umutlarınızı kırmak istemesem de bunlar hayatın gerçekleri. Şimdi siz güzel duygular yaşayamadım diye hayıflanıyorsunuz ya boşandıktan sonra kuracağınız ilişki veya ilişkiler sonrası da içinizde yine boşluk olarak kalacak. Evet güzel duygular yaşadım diyerek hayatınızı yalnız devam ettirmek zorunda kalabilir ya da biriyle sevgili olarak yaşayabilirsiniz. Üç çocuklu bir annenin boşanıp biriyle evlendikten sonra o hayalindeki dünyayı kurması mümkün değil. Üç çocuğunuzu ihmal ederseniz ki bu yüksek olasılık yazık edersiniz o çocuklara.
Bir diğer arzunuz Himalayalar'a gitmek. Sizin evinizde Himalayalar var yavrum, üç güzel çocuk. Onları bir yükseltin, dağ gibi yücelsin ruhları, kendilerine güvenlerini kazanmış ne istediklerini bilen çocuklar olsunlar; işte size Himalayalar. Daha gençsiniz Himalayalar'a da gidersiniz. Şu hep aklınızda olsun hayat bumerang gibidir gerçekten de yavrum. Bu boş bir söz değildir yaptığınız her şey size bir şekilde döner. Onun için sizi dürten düşüncelerinizi susturmalısınız. Hayatınızdaki gerçekleri görün. Eşiniz kötü biri değil belli ki sadece kendini içinde yaşayan bir adam. Bakımlı adam görmek istiyorsanız onun kıyafetlerini siz yıkıyor ütülüyorsunuz, istediğiniz gibi giydirin. Parfüm mü koksun istiyorsunuz, siz sıkın sonra da kocanızı koklayın. Ağır bir adam diyorsunuz burada bir değişiklik olmaz ataerkil bir ailenin yetiştirmiş olduğu bir erkekle evlisiniz. Ataerkil yetişen erkekler duygusal olarak gelişmezler, pek fazla duygularını göstermeyi bilmez güçsüzlük olarak görürler ama siz ona yanaşabilirsiniz. İltica etmek zorunda kalmış biri içinde kim bilir ne hüzünler yaşıyordur. Onu biraz anlamaya çalışın. Özgüveninizi kaybedeceğiniz bir evliliğiniz yok. Eşinizin ailesine yardımına gelirsek parayı kazanan eşiniz ailesine varsa parası yardım edecek tabi. Bundan doğal ne olabilir, var el titremez. Siz de titrememelisiniz. Eşinizin geliri iyi öyleyse rahatınızda yerinde biraz kocanızın başarılarını görün, takdir edin siz düşünmeyen bir kadın değilsiniz. Eşinizi evlendiğinizde kandırabilmişsiniz şimdi de aman ben heyecan yaşamadım, güzel söz duymadım diye düşünerek içinizi şişirmek yerine onu olduğu gibi kabullenerek sevmeyi deneyebilirisiniz. Nasıl duygu ve düşüncelerle bakarsanız öyle görürsünüz. Şunu da eklemem gerek eşler arasında güven yoksa bağ da olmaz. Güven bağı kurar. Siz davranışlarınızla, sözlerinizle, yapıp etmelerinizle eşinize bu güveni geçirememiş olmalısınız. Bu da eşinizin değil sizin hatanızdır ve yazdıklarınızdan da eşiniz size güvenmemekte haklı yavrum. Sizi kınadığımı düşünmeyin, gözlerinizi açın istiyorum. Dışarda macera yaşamak istemiyorsanız eşinize, yavrularınıza sarılın. Bilmem seyretmiş miydiniz Selvi Boylum Al Yazmalım filmini, sevgi emektir diyordu. Filmin sonunda Türkan Şoray aşkı değil sevgiyi seçiyordu. İnsanın hayatında kalacak olan gerçekten emektir ben eşinizde bu emeğin olduğunu gördüm keşke siz de görebilseniz evliliğinize, eşinize farklı bakar, saygı duyardınız. Hadi bakayım aklınızı başınıza toplayın hayat öyle dizilerde filmlerde olduğu gibi yaşanmaz. Hayatın gerçekleri çok farklı, bunu görün yavrum.
Sevgiler sevgili okurlarıma...
Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.
İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com
YORUMLAR