Evlenmek için evlenmeyeceğim!
Merhaba Yeşim hanım;
Tesadüf bir makalenizi okudum ve verdiğiniz öneriler gerçekten çok önemli.
Hayatım durma noktasında, hiçbir alanda ilerlemiyor. 35 yaşındayım, güzel bir kadın olduğum söylenir. Üniversite hayatım bazı nedenlerden dolayı yarım kaldı. Bekarım, kendime uygun biriyle henüz tanışamadım. Kendimi bildim bileli "evlenmek için evlenmeyeceğim" diyordum. Yalnız son zamanlarda mantık evliliği mi yapsam diye düşünmüyor değilim. Hayatım git gide anlamsız geliyor. Bu yaşımda ya evli ya da kariyer yapmam gerekirdi. Motivasyonum yok, ümitsizlik içindeyim. Sanırım depresyondayım, ailem beni desteklemiyor aksine şu anki durumumu sürekli yüzüme vuruyor. Tutunacak bir dalım yok ve son zamanlarda bir bebek arzusu sardı bilhassa Instagram'da gencecik kızları hamile, çocuklu görünce imreniyorum. Acaba benim ne zaman bir eşim ve çocuğum olacak diyorum. Kız kardeşim henüz 20 yaşında ve 3 senelik beraberliği var, seneye evlenmeyi düşünüyor. Sanırım benim gibi olmak istemiyor. Onun adına mutluyum ama bu bana daha büyük bir baskı oluyor. Çok uzun oldu üzgünüm cevap verirseniz sevinirim.
Yeşim Tijen'in cevabı:
Yaş otuz beş yolun yarısı denirdi ya, o eskidendi. Geçenlerde 77 yaşında bir tanıdığım yaşını soranlara 77 yaşında olduğunu artık 77 yaşın genç olduğunu söyledi. Şaşırmadım dersem yalan olur. Şaşırdım, o anda küçükken otuzlu yaşlardaki insanları çok yaşlı bulduğum günlere aklım gitti. Demek 77 yaşında bile insan genç hissedebiliyormuş diyerek ne yalan söyleyeyim yaşamdan yana daha bir ümitlendim. Sorun yaşlarda değildi insanın kendindeydi. Peki yaş 35 olunca hayat bitiyor mu? Hiç biter mi? Hayat yeni başlayacak sevgili okurum. Ben şimdi o yaşlara yolun başı diyorum çünkü akıllar ancak o zamanlarda başa geliyor. Hayatla, kendinizle ilgili sorgulamalarla başlıyorsunuz. Artık her şeyi bildiğinizi sanırken çalışmadığınız bir sınavdaymış gibi kendinize sorduğunuz sorularla afallıyorsunuz. Cevaplar arıyorsunuz, bazı cevaplar elinizde olmuyor. Birkaçını bilseniz de küçük bir çocuğun annesine sürekli sorular sorarak öğrenmeye çalıştığı şeyleri siz kendiniz için hayata ve kendinize sormaya başlıyorsunuz. Sorularla hayatınızda bir çıkış noktası arıyor, bir şeyleri yola koymaya başlıyorsunuz. Sorular olmasa insan cevapları bulamaz. İyi ki bu soruları sormaya irdelemeye başlamışsınız. Demek ki artık sizde sorun ettiklerinizi çözmek yoluna girmişsiniz. Bu güzel bir şey. Sorularınız ruhunuzu, hayatınızı daraltırken bir bakacaksınız bir dönemece gelmişsiniz. Ya o köşeyi dönme cesaretini göstereceksiniz ya da o köşede öylece durup başkalarının hayatını izlemeye devam edeceksiniz.
Herkes kendi hayatının mimarıdır. Bu mimariyi gerçekleştirmek için önce kendini aşmalıdır kendinizi aşamazsanız hiçbir yere varamazsınız. İnsanın hayatını ilerletecek olan kendisidir. Hayatınıza sizi ilerletmeyen sizi tıkayan düşünceleriniz nelerse o düşüncelerinizde biraz değişiklikler yaparak yol açabilirsiniz. Evlenmek ve çocuk sahibi olmak istiyorsanız katı kurallarınızdan uzaklaşacaksınız. Dört dörtlük insan var mı ki evlilik olsun? Evlenmek için evlenmeyeceğim demişsiniz ya yine evlenmek için evlenmeyin ama size talip olan insanlara şans vermelisiniz. Aşık olarak mı evlenmek istiyorsunuz? Aşk evlendikten sonra da oluşabilir. Bir beğeni, sevgiye dönüşeceğini hissettiğiniz o ufacık bir duygu, en önemlisi güven oluştuysa gerisini zaman ve evlendiğiniz kişi karakteriyle size yaşattıklarıyla aşkı da yaşayabilirsiniz diye düşünüyorum. Aşık olup evlenebilir sonra nefret edebilirsiniz. Çok iyi durumdayken evlendiğiniz birinin hayatı birden sıfıra inebilir. Evlenirken önemsemeniz gereken kişinin umut veren biri olmasıdır. Yazınızda çok açıklama yok, ben de bazı konuları farazi olarak açıklamak zorundayım. Hayatım durma noktasında demişsiniz. Bu neden böyledir? Düşüncelerinizle kendinizi baskı altına almışsınızdır, yolunuzu tıkamışsınızdır. Evdekilerin sizin bu durumunuza olumsuz etkilerini de eklersek hayatınız durur, çalışması için yaşamda varlık göstermelisiniz. Varlık gösterdikçe içinizde canlılık oluşacak kendinizi, dengenizi bulacaksınız. Bir arabanın çalışması için benzine, elektrikli aletlerin çalışması için elektriğe, çiçeğin açması için toprağa, suya, güneşe; her şey için bir enerjiye ihtiyaç varken sizin bu ruhsal durumunuzla enerjisiz olmanız kadar doğal bir durum olamaz. Enerji ümitlerini kaybetmemektedir. Hayatınıza ümidi katacak olansa sizsiniz. Bakın yazının başında size bir örnek verdim. O kişi neden kendini hala genç hissediyor? Hala kendinden yana umutları var da ondan. O zaman demek ki kendinize inanarak, hayattan ümit ederek yaşamınıza bakacaksınız. Şuradan başlayın derim, yarım kalmış olan eğitim hayatınıza devam edin. Sanırım girdiğiniz bölüme devam edebilmeniz için af gerekli, bu af çıkar-çıkmaz orası meçhul ama dışardan bir üniversite okuyup kendinizi bu konuda tamamlayabilirsiniz. Yarım kalmış her şeyle eksik hissedersiniz. İş hayatınız var mı bilmiyorum yoksa mutlaka bir işe girin. Bu sizin güçlenmeniz için, hayatınızda söz sahibi olarak açılımlar yapmanız için bir başka adım. İlgi alanlarınıza yönelik kurslara giderek kendinizi yenileyebilirsiniz. Kendinize eklediğiniz her şey sizi güçlendirecek. Kendinize hedefler koymalısınız. Amacı olmayan insanlar hayatın içinde kendilerini kaybederler, amaçlarsa insanı ateşler. Yurt içi, yurt dışı imkanlarınız dahilinde gezilere katılarak da hayatınıza yeni renkler katabilirsiniz diye düşünüyorum. Hayat sizin hayatınız sevgili okurum, o hayata katacağınız her yeni şeyle ruhunuz renklenir. Arkadaşlar, hobiler, spor, kitaplar okumak bunlarla kendinizi geliştirirsiniz. Kendinizden esirgediğiniz her şeyle sizde eksilirsiniz. Hiçbir şey için geç kalmış değilsiniz, karamsarlıktan bir an önce uzaklaşmalısınız. Kendinizi nasıl düşünürseniz öyle hissedersiniz. Bakın 77 yaşındaki insan nasıl umutlu, o zaman siz de derin bir nefes alarak aklınıza, ruhunuza güzel düşünceleri geçirin. Her şey değilse bile çok şey insanın kendi elinde, mücadelesinde, umutlarında, hayallerinde ve kendine olan inancındadır. Bir bahçe düşünün içinde rengarenk çiçekler açmış. Belli ki bakımlı. İster istemez gözlerinizi alamıyorsunuz. Yan evin bahçesi de üzerinde yabani otların bittiği bakımsız bir bahçe. Hangisi ruhunuza iyi gelir? Bu benzetmemi fiziken algılamayın, ruh olarak bahsediyorum. İnsanı güzelleştiren pozitif halleridir. Yani başkaları sizi güzel bulsa da sizi gerçekten güzel yapan ruhunuzdaki enerjidir sevgili okurum. O zaman demek ki artık bir çok şeyi değiştirme zamanı gelmiş. Ne bekliyorsunuz? 77 yaşındaki kişi kendinden umutluyken siz 35 yaşında biri olarak ne çok şeye kadirsiniz! Yeter ki umutlarınızı yitirmeyin, kendinize inanın, güvenin ve seyretmeyin, yaşayın...
Sevgiler sevgili okurlarıma...
YORUMLAR