Ben yine baştan söyleyeyim; bu hafta da işimiz kolay değil. Minik minik kestanelerle uğraşacağız ama lezzete de lezzet katacağız. Bizim eve senelerdir ekimde Kastamonu Cide’den koca bir çuval kestane geliyor. “Acaba bozulmadan bitirebilecek miyiz“ derken bir bakıyorum marketten yenilerini almaya başlamışız bile. İlginçtir; bu besleyici tohum, pek çoğumuz için bir sokak lezzeti ama aynı zamanda sofistike tatların da özel malzemesi. Benim için eşimle paylaştığım ilk yiyecek olduğu için ayrıca bir aşk tohumu.

Gülü seven dikenine katlanır ama kestane ayıklamak pek kolay bir iş değil. Dış kabuğu ayrı iş, zar gibi iç kabuğu ayrı. Ne şekilde kullanacaksanız kullanın önce üzerini çizmekte fayda var. Isı kabuğu çatlatınca bu çizik yardımıyla kestaneler daha kolay ayıklanıyor. Tatlılar için püresini yapacaksanız ezmek gerekiyor. Annemin ve anneannemin eski tarif defterlerine baktım da kestaneleri püre yapabilmek için tel süzgeçten geçiriyorlarmış o zamanlar. Annem “Ne çok uğraşırdım o zamanlar” dedi. Şimdi mutfak robotları her derde deva.

Eski tariflere bakarken Oya Teyzem’in Üsküdar Amerikan Lisesi’nde okurken edindiği kestane şekeri tarifi de geçti elime. Tam da aşure yaptığım bir gündü ve aşurenin içine evde yaptığım kestane şekerini ekleme fikri çok cazip geldi. Aman dikkat, kendisinin aşureden altta kalır tarafı yok; en az altı saat kaynaması gerekiyor. Üstelik içinde piştiği şerbet koyu kıvamlı bir kestane şurubuna dönüşüyor ve böyle bir şuruba sahip olmak sizi yeni tatlar keşfetmeye hazır bir helvacı başına çeviriyor. Kestane şekerli aşurenin durumunu merak edenlere; annemin 10 üzerinden 20 verdiğini de belirtmeliyim.

Kestaneli yenibaharlı pilav...

Kestane kebap tarifi...

Kestane şekeri tarifi...

Kestane topları tarifi...

Kestaneli dana rosto tarifi...

Kestaneli pasta tarifi...

Yazı: Selin Kutucular