Barış Muslu, Sağlığına Format At, Beynine Format At, Yıka Beynini ve son olarak da Neuro Aşk kitaplarının yazarı... Okullar, ülkeler, işler güçler derken bir zaman sonra kendini beynin işleyişini merak eder ve bunları araştırırken buluyor. Kendi söylediğine göre NLP, EFT (Duygusal Özgürlük Teknikleri), Psych-k (Psiko kinesiyoloji), Meta-Medicine, German New Medicine gibi teknikleri öğrendikten sonra kendince bir sentez yaparak ‘NeuroFormat’ ismini verdiği bir yöntem yaratıyor. Bu yöntem sayesinde travmalar, fobiler, takıntılar, bağımlılıkların vs. temizlenebildiğini ifade eden Muslu ile kadın erkek ilişkilerini, aşkın evrimsel gelişimini, aşkı bulmanın ve sürdürmenin yollarını konuştuk...






Neuro format, beyne format at bunlar gerçekten çok okundu çok konuşuldu. Neuro Aşk nedir?


Neuroaşk aslında daha güzel bir konu olsa da aşk bizim keyif almamız için yaratılmış bir şey değil. Aslında bizim türümüzün varlığı için aşırı gerekli bir duygu. O olmaz ise bizim türümüz hayatına devam edemiyor. Sadece seksten cinsellikten bahsetmiyorum.


Neyden bahsediyorsun?


Kara sevda benzeri bir duygudan, birisine kafayı takmaktan bahsediyorum.


Bu mu lazım türümüzün devamı için?


Çocuklarımız illallah büyümüyorlar. Yani bir inek doğuruyor, salıyorsun çayıra Mevla'm onu kayırıyor. Kediler kısa bir süre sonra kendilerine yetebilecek hale gelebiliyorlar. İnsan yavrusunun bir yere gelebilmesi için 8-10 sene gerekiyor.


Bununla takıntılı aşkın ne ilgisi var?


İnsanın böyle bir zamana ihtiyacı olmasından dolayı annenin çocuğa bakması yeterli değil. Birçok hayvanda babanın bir etkisi yokken bizde babanın kalıp anneye yardım etmesi gerekiyor. Babanın kalabilmesi için çocukların kendinden olduğuna emin olması gerekiyor ki çocuklara baksın. Yani kadının belli bir süre boyunca tek bir erkekle beraber olması gerekiyor. Dinden, ahlaktan bahsetmiyorum. 50 bin yıl önce doğada bir kadının duygu olarak bir erkeğe takması gerekiyor ki erkek onun yanında kalsın. Kadında aşk duygusu olmasaydı içgüdüsel olarak çok erkekle beraber olurdu.


Tarih öncesi bir zamandan bahsediyorsun değil mi?


Mağara zamanından bahsediyorum. Kadın gidip de çok adamla beraber olsaydı babalar çocuğun kimden olduğunu bilemeyecekti; bir aile olmayacaktı çocuklar da ortada kalıp öleceklerdi.


Mağara zamanında çekirdek aileden mi bahsediyorsun?


Tabii ki hepsi beraber mağarada çekirdek aile şeklinde yaşamıyorlar. Komün hayatlar var ama doğada çok ciddi bir erkekler arasında alfa erkeği olmak üzere savaşlar var. Ve çoğu zaman kimin çocuğu kimden biliniyor.


Günümüze gelelim...


Kadının ve erkeğin çocuğu beraber yapıp sonra 4,5,10 sene erkeğin babalık yapması için olması gereken bir duygu.


Bu da bir çeşit takıntı mı diyorsunuz?


Aşk bir obsesif kompulsif bozukluk.


Kalbin atıyor, terliyorsun, karnında kelebekler uçuşuyor gibi fiziksel etkileri olan bozukluk mu diyorsun aşk için?


İşimize yarayan, türümüzü devam ettiren ama çok mantıklı olmayan bir bağımlılık yaratan bir şey gibi. Aşk ile uyuşturucu bağımlılığının beyindeki fizyolojisi kimyası birebir aynı.


Aynı hormonları mı salgılatıyor?


Aynı hormonları, mekanizma yüzde yüz aynı. Bu yapay uyuşturucular aşk ile tetiklenen yeri tetikliyorlar. Ona bağımlı olmak, kafayı takmak, yükselmeler alçalmalar, bir hareketi ile dağılmalar, terk etmesiyle kendini köprüden atmalar.


Başka bir insanı hayatın merkezine koymak gibi mi?


Evet; çok mantıklı değil ama amaç kafayı tek birine tak ve belli bir süre onunla beraber ol ki çocuk ortada kalmasın.


Peki bu süre nedir?


4-5 sene diye geçiyor doğada. Ama aşkın 4-5 sene olduğu anlamına gelmez. Aşk ne zaman biter? Aşk elde edilip çözülünce bitiyor.


Yani bir nihayete kavuşunca ve hormonların salınımı azalmaya başlayıp yerini rutine bıraktığında mı?


Karşıdan yüzde yüz emin olup, onu artık kaybedemem, o artık cepte dediği anda bitiyor.


Sürekli bir kaç kovala oyunu mu oynayacağız?


Aşkı uzun süre devam eden çiftlerin yaptığı en önemli şey karizmayı çizdirmemek. İlişkin ne kadar güvende olursa olsun her zaman "Ben cepte değilim ve her zaman gizemli bilmediğin bir tarafım var" havası vermek gerekir. Evlilik belli bir süre sonra yani sevgiyi getirip aşk duygusunu azaltıyor. Bağlılık, bir çocuğa beraber bakma, sevgi ortamı oluyor.


Peki kadınlar ve erkekler bunu farklı mı yaşıyorlar?


Farklı yaşadıklarını söyleyemem ama kadınlar ve erkeklerin çok farklı insanlara aşık olduklarını söyleyebilirim.


Nasıl yani?


Kadın ve erkeğin beyninin iki amacı var. Birincisi vücudunu ayakta tutmaya ve hayatta bırakmaya çalışıyor. İkinci amacı da senin soyunun hayatta kalması. Kadınla erkeğin, ikisinin de beyninin amacı soyunun devam etmesi. Bir erkek soyunun devam etmesi için çok basit şekilde ne yapmalı? İlkel zamanları düşünün; Mümkün olduğu kadar tohumlarını saçmak.


Ya kadın?


Kadın çok çocuk yapma peşinde değil zaten sınırlı sayıda çocuk dünyaya getirebilecek. O yüzden çocuğu dünyaya getirebilmek için, en güçlü babayı arayacak. Sadece güç değil sağlık, zeka, statü, klan içerisindeki karizma, çalışkanlık, azim bunları arıyor. Yani o çocuğunun hayatta kalmasına yarayacak babayı arıyor.


Peki instagram çağındaki bizler, şimdi eşlerimizi nasıl seçiyoruz?


Hala aynı şey. Kadın bu hayatta hala içgüdüsel olarak güçlü erkeği arıyor. Bazen ünlü erkeği arıyor. Yakışıklı olmasına çok da gerek yok. Karizması olsun, tanınır olsun, azimli olsun, zeki olsun. Erkek de kadında doğurganlık arıyor. Görsel bakıyor kadınlara; simetriye bakıyor. Yani erkek doğurganlık ararken kadın çocuğunun hayatta kalmasına yarayacak kadar güçlü olan bir erkek arıyor. Yani kadın ve erkek hala günümüzün şartlarında bu içgüdülerle kime çekim duyacağına karar veriyor. Bu arada cinsel birliktelik de bağlılık mekanizmasını ateşliyor.


Oksitosin hormonundan mı bahsediyoruz?


Aynen öyle oksitosin bağlılığı sürdürüyor. Aşktaki olay biraz dopamin. Uyuşturucuların yükselttiği yada bağımlılıktan heyecanın yükselttiği bir şey.


Yani bu hormon beyine "Evet bu adam ya da bu kadın iyidir, senin yanındadır, güvenebilirsin" mesajı mı veriyor?


Evet aynen öyle. O yüzden cinsellik bizi bir arada tutuyor.


Bizi aşktan neler alıkoyuyor?


Şu anki ilişkiler geçmişte yaşadıklarıyla ilgili. Senin şuan ne kadar kendine güvenin olduğunu, ne kadar dışa dönük olduğun, utangaçlığın vs. ne kadar kapalı açık olduğun... NeuroFormat sistemi diyoruz ya; ilişkiler için de beyin formatı atmanın yolu var kitapta. Geçmişi temizledikten sonra yeni ilişkilere geçebiliyoruz. Yeni ilişkilere geçmek için ya da ilişkiyi hayatta tutmak için yapılabilecek beyin oyunları var. Bunları da kitabımın son bölümünde yazdım...


Röportaj: Damla Çeliktaban

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.