Günay’a girdiğim zaman karşılaştığım kalabalık, şaşırmaya alışık olmayan benim gibi bir bünyeyi bile şaşırttı. Tek bir boş sandalye bile yoktu. Üstelik Sibel Can henüz sahneye bile çıkmamış. Bir kez daha anladım ki yüreklerin en karanlık yerlerine bile ışık gönderebilen bir kadın Sibel. Bunca yıl, bu eksilmeyen sevgiyi taşıyabilmek her sanatçıya nasip olmaz.


Sibel son günlerde ne yapıyor ne ediyor öğreneyim diye kulise doğru ilerliyorum. Daha kulisin kapısını görmeden oradan gelen kahkahaları duyuyorum. Sibel’in misafirleri gelmiş benden önce. Emel Sayın, Muazzez Abacı, Bülent Ersoy hatta Müzeyyen Senar bile orada. Yani çok isterdim orada olmalarını ama olay başka... Sibel’in yakın dostları Cengiz Han ve Ömer’in hazırladığı muhteşem şovun bir parçası bu assolist benzerleri. Öyle eğleniyorlar ki aralarında... Sibel bir ara çakma Bülent Ersoy’a dönüp “Ayaklarınızı Elie Saab’la yıkıyormuşsunuz, bir de bunu deneseniz” diye kendi parfümünü çıkarıp ortalığı kahkahaya boğuyor. (Meraklısına; Sibel’in parfümü Robert Piguet’nin Visa’sı.)


‘Dua etmeden sahneye çıkmam’


Bir süre sonra Sibel’le yalnız kalıyoruz. Şahane enerjisiyle bana bir şeyler anlatırken, kameraların bu kıza haksızlık ettiğini düşünüyorum. Gördüğüm her fotoğrafından, her film karesinden daha güzel Sibel karşımda dururken. Fıstık gibi! Hep; “Gözleri çok güzel” derler ya. Aslında güzel olan bakışları. Nasıl bakışlar öyle, delip geçiyor... Ve sohbetimiz akıp gidiyor...

Kulisin hep böyle sakin mi?

Evet. Diğer assolistlerin kulislerindeki gibi kavgalar dövüşler yoktur benim kulisimde.


Geçen sefer kulise geldiğimde dua ederken görmüştüm seni. Hep dua eder misin sahneye çıkmadan önce?

Tabi. Önce mutlaka Ayet-el Kürsi okur, sonra bildiğim tüm duaları sıralarım. Dua etmeden sahneye adım atmam. Bir de mutlaka sağ ayağımla girerim sah ne ye; uğur getirir.


Çok zayıflamışsın. Meşhur Sibel Can diyeti işe yarıyor demek...

Sence kaç kiloyum?


60 varsındır...

Biraz daha fazlayım.


E söyle hadi ama, kaç kilosun?

Balık etli kadının kilosu sorulmaz İzzet...


‘Şu anda tam 67 kiloyum’

Az önce bana “Sence kaç kiloyum ben?’’ diyen sendin ama...

67 kiloyum. Bu kilo konusunu kapatalım!


Saç rengini de değiştirmişsin...

Aslında boya kutusunun üzerinde ‘soğuk sarı ’ yazıyor ama ben ‘soğuk nevale ’ diyorum. Bütün kadınlar kuaförlerine gidip “Soğuk nevale saçı isterim” diye tutturuyorlarmış.


Hep yüzün gülüyor. Acı-tatlı birçok şey yaşadın ama hâlâ dimdik ayaktasın. Hiç mi mutsuz olmazsın?

Mutsuz olmaz olur muyum? Mutsuzluklarımı da gülerek karşılarım ben. Hayata öyle bakıyorum ve bunun bana güzel dönüşleri olduğuna inanıyorum. Öyle de oluyor çok şükür. Acısız hayat, yaşanmamış hayattır. Sahneye çıktığım anda bütün acılarımı ve stresimi unutuyorum ben. Tek dayanağım bu zaten; sahneye çıkınca hayran bıraktırmak...


İnsanları kendine hayran ederek mi besleniyorsun yani?

Aynen öyle. Günün birinde doyduğumda, bırakacağım zaten


‘Muazzez Ersoy’un bulamadığı şarkılar benim albümümde!’

Sibel bugünlerde yeni albümünün heyecanını yaşıyor. Bütün şarkıları seçmiş. Aralık sonunda stüdyoya girip okumaya başlayacakmış. Çok ünlü eski şarkıları bir araya getiriyormuş. Kendisine “Muazzez Ersoy tüketmedi mi bütün eski şarkıları?” diye sorduğumda, “Onun bile bulamadığı şarkıları seçtim. Nasıl kaçırmış bunları hayret ettim” dedi bana.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.