Başpiskopos Makarios yazılarının birinde şöyle der: Cennetin kapıları dua eden herkese açıktır. Ama çoğumuz bu güçlü araca ya çok basit ya da tam tersine fazla karışık bulduğumuz için gereken önemi vermeyiz. Duanın gücünü anlatan bir örnek olarak İncil’den bir bölümü hatırlamakta yarar var.
İsaiah (İşaya) Peygamber, Kral Hezekiah’ya (Hezekiya) gitti ve şöyle dedi: “Evini düzenle çünkü öleceksin...” Hezekiah çaresizlik içinde yüzünü duvara döndü ve Tanrı’ya dua etti: “Ulu Tanrım, sana yalvarıyorum, senin huzurunda her zaman doğru yolda yürüdüğümü, kalbimin temiz olduğunu ve senin gözünde iyi olanı yaptığımı lütfen unutma.” Ve Hezekiah ağladı. Ve İsaiah, kralın kalesinden çıkarken Tanrı’nın sözleri ona geldi: “Geri dön ve Hezekiah’a şunu söyle kulum: Duanı duydum, gözyaşlarını gördüm. Gör ki seni iyileştireceğim... Sayılı günlerine 15 yıl ekleyeceğim.” İşte dua etmenin önemi üzerine birkaç hikâye daha...
Tanrı’ya nasıl yaklaşılır?
Bir adam El Hüseyin’e sordu: “Tanrı’ya yaklaşmak için ne yapmalıyım?”
“Ona bir sırrını anlat” dedi Hüseyin. “Ve hiç kimsenin ona ne anlattığını bilmesine izin verme; böylece yüce Tanrı’yla bir güven bağı kurarsın.” “Hepsi bu mu?” El Hüseyin cevap verdi: “Ruhsal yolculuğunun hemen başında sağlam bir ilişki kurmalısın. Bu yüzden dua et.” “Bunu herkes yapıyor” dedi adam. “Tanrı’yla iletişim kurmam için başka yol yok mu?” “Sana nasıl yapacağını çoktan söyledim” dedi El Hüseyin.
“Ama sen daha yürümeye başlamadan yolun sonuna varmak istiyorsun ve bu kesinlikle mümkün değil.”
Tanrı’ya nasıl hızmet edilir?
Rahip Chu Lai bir dere kenarında dinleniyordu ki genç bir adam yanına yaklaştı. “Tanrı’ya hizmet etmenin en iyi yolunu bilmek istiyorum” dedi. “Dua et” dedi rahip. “Peki en kötü yolu nedir?” “Karşındaki insana kusur etmek.”
“Ben Tanrı’ya karşı kusur etmek olacağını sanmıştım.” “Hayır pek sayılmaz” dedi Chu Lai. “Tanrı her yerdedir, bu yüzden yaptığından pişman olup tövbe etmek istediğinde onu her zaman bulabilirsin. Ama kusur ettiğin bir insan çok uzaklara gidebilir ve ondan af dileme şansın asla olmayabilir.”
Sürünün duası
Yahudi geleneğinde bir çoban hakkında anlatılan bir hikâye vardır: Çoban sürekli Tanrı’ya şöyle dua ediyordu: “Evrenin Tanrı’sı, eğer senin bir koyun sürün olsaydı sana olan aşkımla sürüne seve seve göz kulak olurdum.” Bir gün bir bilge oradan geçerken çobanın duasını duydu. Tanrı’ya karşı kusur işlediğini düşünerek çobanın yanına gitti ve ona bildiği duaları öğretti. Ama bilge oradan gider gitmez çoban öğrendiği tüm duaları unuttu, eski duasıyla gözetmek için Tanrı’dan bir koyun sürüsü istiyormuş gibi göründüğünü düşünüp kusur işlediğinden korktuğu için de dua etmekten tamamıyla vazgeçti. Aynı gece bilge adam bir rüya gördü: Bir melek gelip ona “Şimdi Tanrı’nın sürülerine kim göz kulak olacak?” diyor ve soruyordu: “O çoban kalbiyle dua ediyordu ama sen ona dudaklarıyla dua etmeyi öğrettin.” Ertesi gün bilge adam kırlara geri döndü ve çobandan kendisini affetmesini istedi; Sürülerin Duası’nı da kendi dualarının arasına ekledi.
Çeviren: Mine Akverdi Denktaş
YORUMLAR