Hobbit’in 75. yılını kutlamak üzere hazırlanan J.R.R. Tolkien’den Hobbit Resimleri’nde, Orta Dünya’ya dair eskiz, çizim ve haritalar ilk kez bir araya geliyor. İthaki Yayınları tarafından basılan bu ciltli ve kutulu kitap, piyasaya sınırlı sayıda ve numaralandırılmış olarak sunuluyor...


Yıl 1936... J.R.R. Tolkien, yayıncısına günün birinde fantastik edebiyatın en büyük eserlerinden sayılacak bir kitabın taslaklarını götürüyor. Ertesi yılın eylül ayında The Hobbit, bizzat Tolkien’in çizdiği 10 küsur illüstrasyon ve iki haritayla birlikte basılıyor.


Ama tabii hepsi bu değil, öncesi de var. J.R.R. Tolkien, Hobbit’i yayıncısı Allen & Unwin’e gönderdiğinde aslında 30 yılı aşkın bir süredir amatör olarak resimle uğraşıyordu. 1892’de doğan yazar, çocukken annesinden birkaç şey öğrendiyse bile resimsanatı konusunda aslında kendi kendini eğitmişti. Bildiği, yaşadığı yerleri çiziyordu daha çok, ama onları hayal gücünü katarak zenginleştiriyordu. Edebiyat eserlerinden ilham aldığı sürreel denebilecek, anlamlandırması zor çalışmaları da vardı. Mesela bir keresinda Romantik çağın büyük şairi Samuel Taylor Coleridge’ın Kubilay Han şiirindeki esrarlı saray Xanadu’yu çizmişti. Kuzey Avrupa mitolojisinden esinlenerek hazırladığı resim serileri de vardı. Ama tabii “ressam” Tolkien’in en büyük başarısı, sonradan Silmarillion adıyla anılacak kişisel mitoloji evrenini görselleştirmesiydi.


Noel baba’nın ağzından mektuplar yazan adam

1920’ler Tolkien için son derece önemli bir dönemdi. 1925’e kadar Leeds Üniversitesi’nde İngilizce öğretmenliği yaptı, 1925’teyse Oxford Üniversitesi İngilizce Bölümü’ne dil bilim profesörü olarak atandı. Bir yandan da çocuklara masal yazmak için yanıp tutuşuyordu. Eşi Edith’ten olan dört çocuğu uzun kış gecelerinde uydurduğu öykü ve masallar için ideal bir dinleyici kitlesi oluşturuyordu. Ayrıca adamımız sadece yazar ve ressam değil bir nevi oyuncuydu da... Niyesini sorarsanız onu da anlatayım...


Tolkien, her yılın aralık ayında çocuklarına Noel Baba’yla arkadaşlarının ağzından eğlenceli mektuplar kaleme alıyor, üzerlerine sahte Kuzey Kutbu pulları yapıştırıp onları özel bir şekilde damgalıyordu. Kuzey Kutbu’nda yaşanan aksilikleri ve maceraları anlattığı bu mektuplarda farklı el yazıları kullanması müthiş bir ayrıntıydı. 2000 yaşındaki Noel Baba’nın el yazısı titrek ve silikti mesela. Her zarfın içinden konuya uygun birer de resim çıkıyordu. İşin en güzel yanı, Tolkien bu mektupları macerasını anlattığı karaktere uygun bir ses tonu takınarak okuyordu.





İlk cümle okulda sınav kâğıdı okurken çıktı

Görece daha basit öykülerden oluşan ilk kitapları işte bu eğlenceli ve maceralı Noel masallarından doğdu. Lakin ağırbaşlı ve ciddi Silmarillion efsaneleri de aklını kurcalamaya devam ediyordu. Derken Tolkien 1930’larda -net tarihi bilmiyoruz- bu iki üslubu bir araya getirerek, yani hem çocuklara seslenerek hem de büyüklerin hoşuna gidebilecek ayrıntılar ekleyerek yepyeni birmacera kaleme aldı. Gene aralık ayı gelmişti ve birkaç hafta içinde oğlu Christopher’a yeni bir Noel mektubu gönderecekti. Tolkien bir an önce okuldan çıkıp evine dönmek istiyordu ama okuyup not vermesi gereken sınav kâğıtları vardı. Önündeki tomardan bir sayfa çekip arkasına sonradan unutmamak için aklına gelen cümleyi yazdı: “Topraktaki oyukta bir Hobbit yaşardı...” Hobbit romanının bugün çok ünlü olan ve 7’den 70e herkesin bildiği ilk cümlesiydi bu. Kitap birkaç yıl süren hummalı çalışmayla tamamlandı ve 1937’de yayınlanır yayınlanmaz olay oldu. Dünya Silmarillion efsanesiyle nihayet tanışmıştı.


Kuytuorman, Elf Kralı’nın Kapısı, Göl Kasabası ve Ön Kapı, Tolkien’in Hobbit’in taslaklarıyla birlikte yayıncıya teslim ettiği illüstrasyonlardı. Kendisi çizdiklerini yeterince beğenmiyordu ama yayıncısı onunla aynı fikirde değildi. Böylece Tolkien altı yeni illüstrasyon daha hazırladı. “Hepsi de bariz şekilde arızalı,” diye yazmıştı kendini eleştirmeden duramayanlardan olduğu için. Gene de çok kısa sürede Hobbit’e eşlik eden yüz küsur illüstrasyon ve harita hazırladı. Gerçi kitabı bu illüstrasyonlarla birlikte basmak için gereken para yayıncısında yoktu, bunu yapmak o dönemin koşullarına göre astronomik denecek kadar pahalıya patlayacaktı. Böylece bir orta yol arandı ve kitap ciltli olarak ama çizimlerin sadece 10 tanesi ve iki haritayla basıldı.


Geçen yıl yayımlanan ve şimdi nihayet bizde de İthaki Yayınları tarafından basılan kitaba gelince... İçinde Tolkien’in suluboya, karakalem ya da mürekkeple çizdiği olağanüstü güzellikteki diğer harita ve illüstrasyonlar yer alıyor. Çok büyük bir kısmı daha önce hiç yayınlanmamış bu 110 illüstrasyon, Oxford’daki ünlü Bodleian Kütüphanesi personeli tarafından gün ışığına çıkarılıp uzun yıllar süren titiz bir çalışmayla dijitalize edilmiş ve dünyanın önde gelen Tolkien uzmanlarından Wayne G. Hammond’la Christina Scull’ın yayına hazırladığı “J.R.R. Tolkien’den Hobbit Resimleri” adlı kitapta okurla buluşmuşlar. Kitap, Tolkien’in Hobbit’i nasıl yarattığına şahit olmak; Yüzüklerin Efendisi ve The Hobbit filmlerinin yönetmeni Peter Jackson’ın görsel açıdan ilhamını nereden aldığını görmek isteyenler için muhteşem bir kaynak.




Önce bir dil, sonra onu konuşacak karakterler yarattı

Tolkien, Silmarillion efsanesinin bir türlü önüne geçemediği bir yeni diller yaratma arzusundan doğduğunu söylemişti. İş, bir dil yaratmakla bitmiyordu tabii; yaratılan dili konuşacak insanlar da gerekiyordu. Bugüne kadar bilmediğimiz bir dille konuşan bu insanlar elbette bize benzemeyecek, alışkın olduğumuz mekânlarda yaşamayacaktı... Özetle bir dil yaratmak aslında bir evren yaratmayı göze almak anlamına geliyordu.


Tolkien’in bir tutkusu daha vardı: Öykü anlatmayı her şeyden çok seviyordu. Böylece Orta Dünya sakinlerinin başına gelenleri yazmayı kesintisiz bir şekilde sürdürdü. Ve hiç ara vermeden on yıllarca Beren ve Lúthien’in aşkını, Gondolin ve Nargothrond’daki Elf Krallıkları’nın düşüşünü, denizci Eärendil’i, Fëanor ve Silmaril adıyla bilinen kudretli mücevherleri ve Elf’ler, Hobbit’ler ve insanlarla ilgili daha başka pek çok şeyi anlattı.


Bunlar Tolkien’in hayatını adadığı büyük eseri oluşturuyordu ve 1973’teki ölümünde oğlu Christopher’a emanet edildiler. Christopher tüm malzemeyi derledi, topladı ve 1977’de Silmarillion’la başlayarak sırayla hepsini teker teker okurla buluşturdu.


Hobbit: ‘Kudretli ama çok da eğlenceli’

Hobbit ilk yayınlandığında, yazarın yakın arkadaşı C.S. Lewis olağanüstü övgüler içeren bir yazı kaleme almıştı. Lewis’e göre Hobbit daha önce hiç bir araya gelmemiş birçok iyi şeyin karışımı gibiydi: “Müthiş bir mizahın eşlik ettiği bir öykü, çocukların diliyle konuşabilen ama yetişkinlere de seslenen bir yazar, mitolojinin nefesiyle zenginleşen bilgelik ve şiir karışımı bir üslup.”


Daha sonraki yıllarda Tolkien’den etkilenerek ünlü Narnia Günlükleri’ni kaleme alan C.S. Lewis; Hobbit’in sadece Alice Harikalar Diyarında’yla karşılaştırılabilecek düzeyde bir yapıt olduğunu öne sürer. İkisi de her satırda koca koca felsefe kitaplarının içeriğine sahip “kudretli” ama aynı zamanda çok eğlenceli kitaplardır.


W.H. Auden ise eleştirisinde Hobbit’in olağanüstü bir başyapıt olduğunu yazar. Büyük şair kitaba öylesine hayran olmuştur ki yazarına bir mektup göndererek bir an önce onunla tanışmak istediğini söyler. Ve hayatlarının sonuna kadar yakın iki dost kalırlar.





Yazı: Gülenay Börekçi


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.