Yetişkinlik dönemine, herkes hayatının farklı zamanlarında girer. Alkol alabileceğimiz, araba kullanabileceğimiz ya da evlenebileceğimiz legal yaşla hiçbir ilgisi yoktur; yaptığımız işle ya da sürdüğümüz araba ile tanımlanmaz. Bir tür ruh halidir; dünyada işleyişin bir yoludur.
Küçük yaşlarda bile düzgün bir şekilde davranmış, okulu ciddiye almış ya da çevrenizdekilere saygı duymuş olabilirsiniz; ama tüm bunlar, kişiyi, tam bir yetişkin olarak tanımlamak için yeterli mi? Ne yazık ki hayır. Olgunluğun gerçek göstergesi, bireyin, kendi hayatının sorumluluğunu tamamıyla üzerine almasıdır.
Peki, bu sorumluluğu yüklenmeye karar verdiğinizde, hayatınızda neler değişir? Pek çok şey... Örneğin yüzleşmek durumunda kalacağınız bu 7 acı gerçek gibi:
1- Dünya sizin çevrenizde dönmüyor
Öyle olduğunu düşünmekten ne kadar hoşlansak da gerçek şu ki kolektif bilinçlerden oluşan devasa bir denizin içerisindeki minik balıklardan başka hiçbir şey değiliz. Peki bu durum nihayetinde kitleleri etkileyebilecek herhangi bir şey yaratacak güce sahip olmadığımız anlamına mı geliyor? Kesinlikle hayır. Ama artık dünyadan, gereksinimlerimizi karşılamasını bekleyemeyeceğimiz anlamına geliyor. Ebeveynlerin, öğretmenlerin ya da başkalarının, oturup bize her şeyin güzel olacağını hatırlattıkları günler çok geride kaldı. Bu gücü, kendi içimizde bulmalı ve tutkulu olduğumuz şeyi yaratmak için beklenenin tersini yapmalıyız.
2- Her şey verilen tepkilerde biter
Her an başımıza her şey gelebilir; ürkütücü, mücadele gerektiren ya da istenmeyen şeyler. Başımıza gelen ne olursa olsun, hayatımızı ne denli etkileyeceğini belirleyen, verdiğimiz tepkidir. Örneğin birisi tarafından hakarete uğramak kadar berbat bir şey yoktur – üzerimize alınmayı da seçebiliriz, umursamamayı da. İşte bu yüzden böyle şeyler, bazılarımızın bir kulağından girip diğerinden çıkarken, bazılarımız durumu içselleştirip davranışlarını değiştirme gerekliliği olarak görüyor.
3- Hepimiz meşhur olamayız
Şöhret, herkesin geleceğinin bir parçası değil. Başarılar elde etmeyi ve hatta tek gecede gelen şöhrete ulaşmayı denemekten vazgeçin demiyoruz; ama olgunlukla birlikte, umutlarımızı bu şöhret üzerinden şekillendirmek, yalnızca zahmete değmemekle kalmıyor, aynı zamanda da pek kıymetli görünmüyor.
4- Dikkatimizi oldukça fazla dağıtıyoruz
Hepimizin yapacak işleri var – yazmadığımız mailler, yapmadığımız konuşmalar, halletmediğimiz işler. Ama yine de ısrarla dikkatimizi dağıtmayı seçiyoruz. Gerek ne denli ‘meşgul’ olduğumuzu bahane ederek, gerekse televizyonun karşısına oturmayı tercih ederek; ancak hayatın sorumluluğunu üstlenmenin önemli bir kısmı, dikkatimizi dağıtmaya yönelik eğilimimizi kabullenmektir. Bunu ne kadar kabullenebilirsek, o kadar rahatsız bir hale gelir ve nihayetinde harekete geçmeye karar verir ve bunu neden daha önce yapmadığımızı merak ederiz.
5- Nefretçiler, nefret etmeye devam edecekler
Yolunuzdan çıkıp insanları memnun etmeye çalışan biri olsanız bile daima sizi desteklemeyen birileri olacak. Bu durumla hayatımızın tüm dönemlerinde karşılaşsak da genelde olgunluğa eriştiğimiz zaman bunun yalnızca yaygın değil aynı zamanda da kabul edilebilir olduğunu onaylarız. Sonuç olarak, kişiliğinizden ödün verdiğinizde de bazılarının nefretini kazanıyorsanız, benliğinize sadık kalıp nefret edilmek daha iyi.
6- Suçlamakla hiçbir yere varılamıyor
"O yaptı!” Yapılan yaramazlığın sonuçlarına katlanması gerektiğine inandıkları kişiyi, parmakları ile işaret eden birçok çocuğun ağzından çıkmış, meşhur bir söylem. Çocukluk yıllarında, zaman zaman işe yaramış olabilir; ama bilirsiniz hayatınızın sorumluluğunu üzerinize almak bu tür davranışlarla çok çelişkili. Belirli durumlarda kendimizi kurban gibi hissediyor olsak da kurban kartını kullanarak bir şeyleri halledebilmek nadirdir; genelde kaçınmaya çalıştığımız durumun ya da anlaşmazlığın uzamasına sebep olur.
7- Olmak istediğiniz yerde olmamanızın sebebi sizsiniz
Siz uyurken bile para kazandıran milyon dolarlık bir şirkete sahip olmak istiyorsanız öncelikle kurmanız ve çalışmanız gerekiyor! Gerçekte olmak istediğiniz kişi ile uyuşan kararlar vermenin doğru bir zamanı yok; hemen harekete geçin. Yalnızca yolunuza çıkacağı garanti olan korkularla, mücadelelerle ve duygularla baş edebilecek kadar dayanıklı olduğunuzdan emin olmanız gerekiyor. Ve unutmayın, işler ne kadar zorlaşırsa zorlaşsın, bunlar da geçecek.
YORUMLAR