Etrafımızdaki “sabah insanları”nın sayısının bir elin parmağını geçmeyeceğini kabulleneli çok oldu ama artık vardığımız boyut bambaşka. Yollarda birbirimizi yemekten işe gidemez olduk. Marketteki kasiyerle, minibüsteki dedeyle, hastane bahçesinde sizi ille de oturduğunuz taştan kaldırmaya inat eden görevliyle ne alıp veremediğimizi bile bilmeden birbirimizi yiyip duruyoruz. Otomobilinizle siz sakin sakin yolda seyrederken sırf yaptığınız hatayı yüzünüze vurmak için yüzlerce metre öteden gelip arabanızı durdurmaya çalışan, oysa giyimi kuşamıyla hiç de saldırgan olabileceği aklınıza gelmeyecek o beyefendi “Aç camı aç, aç dedim baaak” diye tehdit savurabiliyor. Belki de ilerleyen saatlerde katıldığı toplantının ortasında yaptığı bu kabadayılığa kendisi de inanamayacak. Kim bilir?


Sabah asabileri

Gergin dakikalardan sonra karşımıza çıkan ilk ‘dost insana’ daha “Nasılsın?” demeden, o sabahki kavgamızın ne kadar çekişmeli geçtiğini ve nasıl üste çıktığımızı anlatmaya koyuluyoruz. Sabah asabiliği özellikle de toplumumuzda almış başını gidiyor. Mesela Londra’da sabahın köründe karşılaştığınız ve endorfin seviyesiyle sizi hayrete düşüren o kişi çoktan sporunu yapmış, karnını doyurmuş, kahvesi elinde, kendine gelmiş, neredeyse önüne gelene günaydın öpücüğü verecek kadar da sakindir. Biz bu konuda sınıfta kaldık.


Peki sabahın köründe bitmek bilmeyen bu kavgaları en çok ne tetikliyor? Sabah gerginliğinin genetik olup olamayacağı tartışılırken elbette akla ilk olarak trafik geliyor. Malum dünyada en fazla trafik yoğunluğunun yaşandığı ülkeler arasındayız ve en çok trafikte birbirimize giriyoruz. Ancak sabah asabiyetini tetikleyen tek mesele trafik değil...


Kortizol: Vücudumuz en çok sabah saatlerinde kortizol salgılar. Kortizol seviyesinin fazla olması sokağa adım attığınız andan itibaren tehlike çanlarının çalması anlamına gelir. Zira bu hormon stresle yakından ilişkili.


Kan şekeri: 40’dan fazla ülkede anksiyete üzerine araştırmalar yürüten ‘National Institute of Anxiety and Stress’in kurucusu Deanne Repich’e göre tüm gece aç kalır, bir de atıştırmadan evden çıkarsak kan şekerimizin düşmesi kaçınılmazdır ki bu da sabah kavgalarını tetikleyen önemli unsurlardan. Açlık dışında önceki gece aşırı yemek yendiğinde özellikle de çok miktarda şeker, kafein, işlenmiş gıda ve alkol tüketildiğinde durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alıyor.


Alarm: Muhtemelen her gece olduğu gibi bu gece de uykunuzu alamadınız. Ya gece geç uyudunuz ya da uyudukça uyuyasınız geldi, uykuya doyamadınız ki bunun sinirini karşınıza çıkan ilk kurbandan çıkarma ihtimaliniz şüphesiz çok yüksek. Beden ve ruh sağlığı üzerine çalışmalar yürüten ABD’li Dr. Alice D. Domar’a göre, bir de alarmla yataktan fırladıysanız ve ayaklarınızın geri geri gittiği bir işiniz varsa vay halinize. Sabah mızmızlığı ve beraberinde kendinizi birileriyle kavga ederken bulmanız kaçınılmaz.


Uyku ataleti: California Üniversitesi’nden psikoloji profesörü Allison G. Harvey, uyku ataletinin yaklaşık 20 dakika sürdüğünü ama kişiye göre bu sürenin artabileceğini de söylüyor. Bu sebeple uyandıktan sonra bir süre kendimize gelemez, sersem hissederiz. Mantıklı kararlar alamayız. Kafamız karışık, bedenimizse yorgun hisseder. Bu süreçte her şeyi tersten anlarız.


Felaket senaryoları: İngiliz psikoterapist Hilda Burke’e göre beynimizde felaket senaryolarını en çok sabahın erken saatlerinde kuruyoruz. Üstelik güvenli hissettiğiniz alana yani evinize gitmenize 10 saatten fazla zaman olmasının da gerginliği üzerinizdedir.


Saracak insan arayışı: Dertler almış başını giderken tahammülümüz, bir tane daha sıkıntıyla boğuşacak sabrımız kalmadı. Sinirini çıkarmak istediğiniz özellikle de kötü giden ilişkileriniz ve tatminsizlikleriniz varsa kavgaya eğilimimiz artıyor. Saracak başka insan bulamadığımızda ya da birine karşı suçlu hissettiğimizde de hıncımızı kimden olacak? Sabah kurbanımızdan çıkarıveriyoruz. Dahası uzmanlar hayatı çok yoğun bir tempoda yaşayanların zevk veren ve kafa dağıtabileceği şeyler yapacak vakti olmadığından sabah gerginliğinin had safhaya çıktığını söylüyor.



Yumruktan önceki 10 saniye...

Bu güzel pazar sabahında asabiyetinizden kim nasibini aldı bilmiyorum ama en azından yarın sabah sinirinizi dindirebilecek ipuçlarına göz atın.


  • İyi uyuyun. Uykusunu alamayan kişi gün içinde daha çok depresif ve sinirli oluyor. Midenizin boşalması, gece rahat nefes almak ve kalp üstündeki basıncı azaltmak için akşam yemeğiyle uyku arasında en az 3 saat bırakın. Akıllı telefon ve kahve fincanınızla da vedalaşın. Uykuya dalamadığınızda yatakta dönmeyin. Zira yatakta saatlerce beklemek sabah yaşanacak huzursuzluğunuzu zirve yaptıracak.

  • Uyandığınızda hemen yatağınızı toplayın, perdelerinizi açın.

  • Hiçbir şey yapmıyorsanız da 15 dakikanızı esneme egzersizlerine ayırın ve nefes egzersizleri yapın. Rahatladığınızı hissederek evden çıktığınızda ters giden işler sebebiyle birileriyle tartışma ihtimaliniz düşecek.

  • Kahvaltı yapmadan evden çıkmayın. Mümkünse ayılmak için çayınızı, kahvenizi için ya da yolda içmek üzere termosla yanınıza alın.

  • Güne müzikle başlayın. İlla alarmınızla uyanmanız gerekiyorsa en sevdiğiniz müziği alarm sesiniz yapın. Alarmınızı uyanmanız gereken zamandan 15 dakika önceye kurun, kendinize kalkmak için vakit verin. Mutluluk üzerine araştırmalar yapan ABD’li uzman Gretchen Rubin, kendinize yarattığınız ekstra zamanların önemine vurgu yapıyor. Bu ekstra zamanlarda sizi mutlu edecek şeyler yapın. Zira her şeyi ucu ucuna yapmak sabah stresinizi artırıyor.

  • Sabah ucu ucuna yetiştirdiğiniz işlerin bir bölümünü gece uyumadan tamamlayın. En basiti ne giyineceğinize yatmadan karar verin. Araştırmalara göre yetişememe stresiyle evden fırladığınızda karşınıza çıkan insanlara gereksiz yere saldırma ihtimaliniz artıyor.

  • Sırf kendi arabanızı kullanmak uğruna saatlerinizi sıkışık bir trafikte heba etmeyin, sinirlerinizi yıpratmayın. Sabah kavgalarından en çok trafikte direksiyon başında olanlar mustarip.

  • Yumruk atmadan ya da kavgaya başlamadan önce 10’dan geriye sayın, derin bir nefes alın.

  • Çevrenizdekilere zarar vermeye devam ediyor, sinirinizi frenleyemiyorsanız kendinize de onlara da kıymayın bir uzmana danışın.

Haber: Sema Ereren


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.