Güneş ve Ay'dan sonra gökyüzünde görebildiğimiz en parlak üçüncü cisim olan Venüs, çıplak gözle görülebilen beş gezegenden de biri. Bu özelliğiyle, tarih öncesinden beri insanların dikkatini çekmeyi hep başardı denilebilir.


Ancak Venüs'ün keşfi, onun gökyüzündeki parlak bir nesne olduğunun farkına varılmasıyla değil, onun düzenli hareketlerinin anlaşılmasıyla oldu. Bu döngüler keşfedildikten sonra, Venüs’ün hareketlerinin doğa olaylarıyla ve bazı mitolojik hikayelerle de ilişkili olduğu anlatılmaya başlandı.


Venüs’ün mitleri, doğanın döngüleri

Bir günün, bir yıldan daha uzun sürdüğü ilginç bir yer Venüs. Güneş sisteminde Merkür’den sonra Güneş’e en yakın gezegen olan Venüs’ten sonra sırada, Dünya gelir. Gezegenimize bu kadar yakında konumlanmış olması, onun buradan görülebilen en parlak gök cisimlerinden biri olmasını sağlar.


Venüs’ün döngüleri, gezegenimizden görüldüğü şekilde dört ana evrede şöyle açıklanabilir:


1. Üst Kavuşum: Venüs, Güneş'in tamamen arkasında olduğunda ve bu nedenle gözle görülmez olduğunda bu noktadadır. Venüs'ün bu konumu, genellikle Venüs'ün Güneş etrafındaki yörüngesinin en dış noktasıdır.


2. İç Geçiş (Transit): Bu, Venüs'ün Güneş'in önünden geçtiği ve Dünya'dan bakıldığında Güneş diskine karşı küçük bir nokta olarak göründüğü nadir bir olaydır. Bu durum yalnızca Venüs'ün üst kavuşumda olduğunda meydana gelir ve bir sonraki iç geçişin oluşması genellikle yüz yıllar sürer. Venüs'ün son iki transiti 8 Haziran 2004 ve 5 - 6 Haziran 2012 tarihlerinde gerçekleşti. Bir sonraki Venüs transitleri 10 - 11 Aralık 2117 ve 8 Aralık 2125'te olacak.


3. Büyük Elonjasyon (Uzaklaşma): Bu, Venüs'ün Dünya'dan bakıldığında Güneş'e göre en geniş açıya ulaştığı noktadır. Bu zamanlarda, Venüs ya en parlak "akşam yıldızı" olarak batı ufkunda görülür ya da en parlak "sabah yıldızı" olarak doğu ufkunda görülür.


4. Alt Kavuşum: Venüs, Güneş ile Dünya arasında olduğunda ve bu nedenle genellikle gözle görülmez olduğunda bu noktadadır.


Bu döngüler boyunca, Venüs'ün evreleri tıpkı Ay'ın evreleri gibi, değişir. Yeni Venüs, yüzünün Dünya'dan bakıldığında tamamen karanlık olduğu zaman, genellikle alt kavuşumda olur. Tam Venüs ise yüzünün Dünya'dan bakıldığında tamamen aydınlık olduğu zaman, üst kavuşumda gerçekleşir. Venüs Dünya'dan daha içte bir yörüngede olduğu için, tam Venüs aslında Dünya'dan gözle görülemeyecek kadar uzaktadır. Bunun yerine, Venüs en parlak olduğunda, genellikle bir hilal şeklinde görülür.



Venüs akşam yıldızı mı, sabah yıldızı mı?

Venüs, gökyüzünde hem "Akşam Yıldızı", hem de "Sabah Yıldızı" olarak belirir. Bu iki terim, Venüs'ün Dünya etrafındaki yörüngesinin belirli noktalarında, Güneş'in batışı veya doğuşundan hemen sonra veya önce görünmesini ifade eder.


"Akşam Yıldızı" olarak Venüs: Venüs, Güneş'in batışından hemen sonra batı ufkunda göründüğünde "Akşam Yıldızı" olarak anılır. Bu, Venüs'ün Dünya etrafındaki yörüngesinde, Dünya ve Güneş arasında bir noktaya doğru hareket etmeye başladığı dönemlerde olur. Son birkaç yıldır, Mayıs - Haziran aylarında Venüs’ü batıda güneş battıktan hemen sonra görebilirsiniz.


"Sabah Yıldızı" olarak Venüs: Venüs, Güneş'in doğuşundan hemen önce doğu ufkunda göründüğünde "Sabah Yıldızı" olarak anılır. Bu, Venüs'ün Dünya etrafındaki yörüngesinde, Güneş'in diğer tarafına doğru hareket etmeye başladığı dönemlerde olur.


Venüs'ün bu döngüleri, Dünya'nın hangi bölgelerinde bulunduğunuza bağlı olarak değişmez. Bununla birlikte, Venüs'ün belirli bir zaman diliminde gökyüzünde ne zaman görüneceği yerel saat dilimine, yılın zamanına ve izleyicinin coğrafi enlemine bağlı olarak değişebilir.


Genel olarak, Venüs'ün "Akşam Yıldızı" veya "Sabah Yıldızı" olarak görünmesi yaklaşık birkaç ay sürer. Venüs'ün Dünya etrafındaki yörüngesi 225 Dünya günü sürdüğü için, bu döngüler her bir buçuk yılda bir tekrarlar. Venüs'ün "Akşam Yıldızı"ndan "Sabah Yıldızı"na geçişi veya tam tersi genellikle birkaç hafta sürer. Bu süre zarfında, Venüs genellikle gökyüzünde görünmez.


Venüs nasıl keşfedildi?

Venüs'ün astronomik gözlemlerinin ilk derlemesi, Kral Ammisaduqa'nın hükümdarlığı sırasında, MÖ 1600'lü yıllarda Babil'de yapılmıştı. Venüs'ün yükseliş zamanları ufukta güneşin doğuşundan veya sonraki ufuktaki ilk görünürlüğüne kadar olan süreler, ay takvimine göre kaydedilmişti. Bu gözlemler, meraklı Kral Ammisaduqa’nın hükümdarlığında, 21 yıl boyunca sürdürüldü ve "Anu ve Enlil Günlerinde" başlığı altında toplanan tabletlerde saklandı. Ayrıca Babil'de Venüs, kadınlık ve aşk tanrıçası İnanna’nın ismiyle de anılmıştır.


Antik Mısır'da da gökyüzünü izlemeyi seven tarih öncesi astronomlar, Venüs’ü iki ayrı gök cismi zannetmişlerdi ve yine “Sabah Yıldızı” ve “Akşam Yıldızı” olarak iki farklı yıldız olduğu sanılıyordu.


Bu düşünce, Doğu’nun bilgeliğinden beslenen Antik Yunan'a da aktarıldı. Ancak nihayet üçgenleriyle tanıdığımız Yunan matematikçi Pythagoras, sabah ve akşam yıldızlarının aslında ikisinin de Venüs olduğunu ilk kez fark eden kişi oldu.


Birçok bilim alanında gelişmiş Roma İmparatorluğu döneminde de Güneş sistemindeki gezegenler popülerdi ve onlara görünüşlerine ve özelliklerine göre isimler verilmişti. Venüs’ün parlak görünüşü nedeniyle ona, aşk ve güzellik tanrıçası Venüs’ün ismi verildi ve gezegenin Dünya’daki adı Venüs oldu.


Mesoamerika'daki Maya uygarlığı, Venüs'ün hareketlerini yakından takip eden mistik topluluklardan biriydi ve gezegenin hareketlerini dini ritüeller ve savaş zamanlamalarıyla ilişkilendirmişlerdi. Venüs'ün sabah yıldızı olarak göründüğü dönemlerde Mayalarda savaşların başlatılması yaygın bir uygulamaydı. Mayalar, Venüs'ün gökyüzünde belirli bir konumda görülmesinin, belirli olayların veya eylemlerin gerçekleşmesi için uygun bir zaman olduğuna inanıyorlardı.


Venüs’ün keşfi, Galileo’nun kaderi

İtalyan bilim insanı Galileo Galilei’nin “dünya dönüyor” dediği için cezalandırıldığını duymuşsunuzdur. Venüs'ün yıldız değil de bir gezegen olduğunu ilk fark eden kişi, onu teleskopla inceleyen ilk bilim insanı olan Galileo Galilei'dir.


1. yüzyılda yaşayan İtalyan astronom, Venüs'ün farklı evrelerden geçtiğini gözlemleyerek, bu gezegenin yörüngesinin Dünya'nın yörüngesinin içinde olduğunu anladı. Bu, o zamanlar egemen olan ve Dünya'nın evrenin merkezi olduğunu savunan görüşe meydan okuyan bir buluştu. Venüs'ün yörüngesinin, Dünya'nın yörüngesinin içinde olması, onun kendi etrafında döndüğünü ve Dünya'nın etrafında bir yörünge izlediğini gösteriyordu.


Venüs'ün bilimsel keşfi ve araştırması, Galileo'nun bu ilk gözlemleriyle başlamış oldu. Ancak gerçek bilimsel keşifler, 20. yüzyılın ortalarına kadar gerçekleşmedi. 1960'ların başında, Amerikan Uzay Dairesi NASA, Mariner programı kapsamında Venüs'e bir dizi uzay aracı gönderdi. Bu misyonlar, Venüs'ün yoğun ve sıcak atmosferi, yüzey özellikleri ve döngüler hakkında ilk detaylı bilgileri sağladı.


Galileo Galilei'nin Venüs'ü gözlemlemesi ve Venüs'ün fazlarını keşfetmesi, onun heliosentrik (Güneş merkezli) evren modeline olan inancını güçlendirmişti ve bu da onu “evrenin merkezinde Dünya vardır” diyen Katolik Kilisesi ile çatışma durumuna getirdi.


Galileo'nun Katolik Kilisesi ile olan çatışması, onun Kopernikçi heliosentrik modeli savunmasından kaynaklandı. Bu model, o dönemde kilisenin kabul ettiği geosentrik (Dünya merkezli) modelle çelişiyordu. Galileo'nun Venüs'ün fazlarına ilişkin gözlemleri, heliosentrik modeli destekleyen önemli bir kanıt sağladı, çünkü bu fazlar sadece Venüs'ün Güneş etrafında döndüğü bir modelle açıklanabiliyordu.


1633 yılında Galileo, Engizisyon tarafından dinsel bir soruşturmaya tabi tutuldu ve "büyük sapkınlık ve ciddi hata" suçlamalarıyla yargılandı. Bu suçlamalar, Galileo'nun heliosentrik modeli savunduğu ve öğrettiği için yapıldı. Galileo bunun sonucunda ev hapsine mahkum edildi ve hayatının geri kalanını Floransa'daki evinde geçirdi. Galileo’ya mahkemede “son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?” diye sorduklarında şu meşhur cevabı vermişti; “Eppur si muove.” Yani, Dünya yine de dönüyor.


Venüs’ün astrolojik anlamları

Elbette Venüs sadece Güneş sisteminin bir parçası olmasıyla değil, astrolojide de önemli yer tuttuğu için ilgimizi çeken bir gezegen. Venüs gezegeni bir kişinin doğum haritasındaki yerine göre, o kişinin değerlerini, zevklerini, sosyal ve romantik ilişkilerini, maddi durumunu ve estetik anlayışını belirler. Venüs’ün doğum haritasındaki yeri, kişinin doğduğu anda Venüs’ün Dünya’ya göre hangi konumda olduğu ve hangi burçta bulunduğu ile belirlenir.



Venüs, her 8 yılda bir Güneş ile aynı burçta birleşir, böylece kendi döngüsünü tamamlar. Yaklaşık olarak her iki yılda bir retro harekete geçen bu gezegen, 8 yıllık bir döngü içerisinde başladığı bir retro hareketi ile bir sonraki retro hareketi arasında tam bir döngü gerçekleştirir. Venüs'ün bu döngüsü gökyüzünde bir pentagram şeklini oluştururken gözlemlenebilir. Astroloji, Venüs'ün bu 8 yıllık döngüsünün etkisi altında, bizlerin de aşk ve sevgi konularında kendi hayat döngülerimizi tamamladığımızı öne sürer.


Venüs'ün bir kişinin doğum haritasında hangi burçta ve evde yer aldığı, o kişinin ilişkilerde neye değer verdiğini, hangi tür aktivitelerden zevk aldığını, ne tür bir romantik partneri çekici bulduğunu ve genel olarak hangi tür güzelliklere, zevklere ve değerlere sahip olduğunu belirler.


Venüs, ayrıca bir kişinin estetik beğenisini ve sanatsal yeteneklerini de temsil eder. Bu, sanata olan bir kişinin ilgisini, yaratıcı yeteneklerini ve estetik anlayışını belirler.


Para ve değerler de Venüs'ün astrolojideki rolüne dahildir. Venüs, bir kişinin parasal değerlerini, maddi güvencesini ve genel olarak neye değer verdiğini gösterir. Bu, bir kişinin neye yatırım yaptığını, hangi tür maddi güvencelere ihtiyaç duyduğunu ve hangi tür değerlere sahip olduğunu belirler. Son olarak, Venüs sosyal etkileşimleri ve flörtü temsil eder. Bu, bir kişinin sosyal becerilerini, flört etme tarzını ve genel olarak başkalarıyla nasıl etkileşim kurduğunu belirler.


Venüs hangi burçta neyi temsil eder?

Kişinin Venüs burcu, onun romantik ve sosyal ilişkilerini, estetik değerlerini ve güzelliği nasıl algıladığını etkiler. Ayrıca, hangi türde insanlara, durumlara ve çevrelere çekildiğimizi ve nasıl rahat ettiğimizi gösterir.


Venüs'ün burçlarda temsil ettiği özellikler şunlardır:


Koç: Enerjik ve cesur bir aşk stili. Bağımsızlık ve özgürlük isteyen, ancak bir ilişkide liderliği üstlenmeyi seven biri. Sanatta ve estetikte genellikle modern ve minimalist stilleri tercih ederler. İletişimde doğrudan ve dürüsttürler.


Boğa: Güçlü bir ihtiyaç duyduğu güzellik, uyum ve konfora dayalı bir aşk stili. Sadakat ve güvenilirlik buradaki anahtar kavramlardır. Kaliteli ve konforlu bir estetiği tercih ederler. İletişimde genellikle sabırlı ve kararlıdırlar.


İkizler: İletişim ve zekaya dayalı bir aşk stili. Çeşitlilik, merak ve öğrenme, ilişkilerde aradıkları özelliklerdir. Çok eşlilik de Venüs İkizler’in alanındadır. Sanatta ve estetikte farklı stillere açıktırlar. İletişimde esprili ve canlıdırlar.


Yengeç: Şefkatli ve koruyucu bir aşk stili. Ev ve aileye olan bağlılık önemlidir. İlişkilerinde duygusal güvenlik ararlar. Sanatta ve estetikte genellikle geleneksel ve nostaljik stilleri tercih ederler. İletişimde duygusal ve içten olurlar.


Aslan: Dramatik ve tutkulu bir aşk stili. Kendine güven ve cömertlik, ilişkilerinde önemli özelliklerdir. Sanatta ve estetikte gösterişli ve dramatik stilleri tercih ederler. İletişimde genellikle kendine güvenen ve etkileyici olurlar.


Başak: Hizmetkar ve destekleyici bir aşk stili. İlişkilerinde, özellikle detaylara ve pratikliğe büyük önem verirler. Sanatta ve estetikte detayları ve işçiliği ön planda tutarlar. İletişimde pratik ve analitiktirler.


Terazi: Dengeli ve adalet arayışında bir aşk stili. İlişkilerinde uyum ve eşitlik ararlar. Sanatta ve estetikte zarif ve uyumlu stilleri tercih ederler. İletişimde genellikle adil ve diplomatik olurlar.


Akrep: Tutkulu, derin ve yoğun bir aşk stili. Gizlilik, sadakat ve güçlü duygusal bağlar ilişkilerinde önemlidir. Sanatta ve estetikte gizemli ve karmaşık stilleri tercih ederler. İletişimde genellikle direkt ve yoğun olurlar.


Yay: Maceracı ve özgür bir aşk stili. Yeni deneyimlere açıklık ve entelektüel bağlar ilişkilerinde önemlidir. Sanatta ve estetikte genellikle etnik ve farklı kültürlere ait stilleri tercih ederler. İletişimde genellikle neşeli ve canlı olurlar.


Oğlak: Ciddi, sadık ve sorumlu bir aşk stili. Sanatta ve estetikte klasik ve sofistike stilleri tercih ederler. İletişimde genellikle ciddi ve pratik olurlar. İlişkilerinde güvenilirlik ve düzen ararlar.


Kova: Bağımsız ve özgün bir aşk stili. İlişkilerinde özgürlük ve entelektüel uyum ararlar. Sanatta ve estetikte modern ve avangart stilleri tercih ederler. İletişimde genellikle objektif ve yenilikçi olurlar.


Balık: Empatik ve fedakar bir aşk stili. İlişkilerinde ruhsal bağlantı ve anlayış ararlar. Sanatta ve estetikte romantik ve hayalci stilleri tercih ederler. İletişimde genellikle nazik ve duyarlı olurlar.





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.