Kronik stres, uzun çalışma saatleri ve yetersiz uyku - bu tablo artık birçoğumuz için gündelik bir gerçek haline geldi. Modern çalışma yaşamının sıradanlaştırdığı bu koşulların, zihinsel sağlığımız üzerindeki etkileri yıllardır tartışılıyor. Tartışmaya bilimsel bir dayanak, Koreli araştırmacılardan geldi. Mayıs 2025’te yayımlanan bir araştırma, haftada 52 saatten fazla çalışan sağlık emekçilerinin beyinlerinde anlamlı yapısal değişiklikler görüldüğünü ortaya koydu.


Araştırma, Güney Kore’de 110 sağlık çalışanı üzerinde yapıldı. Katılımcıların beyin MR görüntüleri incelendi ve haftalık çalışma süresiyle beyin bölgelerindeki hacim değişiklikleri karşılaştırıldı. Sonuçlar dikkat çekiciydi: Özellikle yürütücü işlevler, duygusal düzenleme ve bilişsel kontrolle ilişkili beyin bölgelerinde (örneğin orta frontal girus, superior temporal girus ve insula) hacim artışları gözlemlendi. Bilim insanlarına göre bu değişim, beynin yüksek stres altında "uyum sağlama" çabası olabilir. Ancak bu her zaman olumlu bir gelişme anlamına gelmiyor.


Uzun süreli stresin etkileri üzerine yapılan depresyon ve anksiyete araştırmaları da benzer yapısal değişikliklerle bağlantı kuruyor. Bu nedenle araştırmacılar, çalışma saatlerinin yalnızca fiziksel değil, nörolojik düzeyde de iz bıraktığını vurguluyor.



Fazla çalışanların beyin yapısı değişiyor

Güney Kore’de yapılan bu pilot araştırma, uzun süre çalışan bireylerin beyin yapılarında farklılıklar olup olmadığını anlamayı amaçladı. Çalışmaya 110 sağlık çalışanı katıldı; katılımcıların bir bölümü haftada 52 saatten az, bir bölümü ise 52 saatten fazla çalışıyordu. Araştırmacılar, tüm katılımcıların beyin MR'larını çekerek farklı bölgelerdeki gri madde hacimlerini inceledi. Bu sayede çalışma süresiyle beyin yapısı arasındaki ilişki analiz edildi.


Sonuçlara göre haftada 52 saatten fazla çalışan katılımcıların beyinlerinde belirli bölgelerde hacim artışları gözlemlendi. Bu fark özellikle şu bölgelerde belirgindi:

  • Orta frontal girus: Yürütücü işlevler (planlama, dikkat, karar verme) ile ilişkili.
  • Superior temporal girus: Dil, sosyal biliş ve duyusal işlemleme ile ilgili.
  • İnsular korteks (insula): Duygusal düzenleme, içsel beden algısı ve stres yanıtlarıyla bağlantılı.

Bu hacim artışları ilk bakışta olumlu bir değişim gibi görünebilir. Ancak araştırmacılar bu büyümenin, beynin uzun süreli stres ve yorgunluk gibi kronik zorlayıcı koşullara verdiği bir uyum tepkisi olabileceğini belirtiyor. Bu tür yapısal değişimlerin, öğrenmeye ya da gelişime değil; daha çok aşırı uyarılma, stres ve hatta tükenmişliğe karşı geliştirilen geçici bir savunma stratejisine işaret edebileceği düşünülüyor.


Özellikle depresyon, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu gibi durumları inceleyen önceki nörogörüntüleme çalışmalarında da benzer hacim artışlarına rastlanmıştı. Yani beyindeki bu yapısal değişikliklerin "fazla çalışmak zekayı artırır" şeklinde yorumlanması oldukça yanıltıcı olabilir. Araştırmanın yazarları da bu değişimlerin uzun vadede olumsuz sonuçlara, örneğin bilişsel gerilemeye ya da duygusal tükenmeye yol açabileceğini vurguluyor.


Kısacası, beynin bu bölgelerindeki değişim, organizmanın aşırı yük altındaki bir alarm sistemini andırıyor. Bu değişimin kalıcı mı geçici mi olduğu, sağlıklı bir uyum mu yoksa bir risk göstergesi mi sayılması gerektiği ise ileride yapılacak daha büyük ölçekli çalışmalarda netleşecek.


Çok fazla çalışmak zorunda olan emekçiler ne yapmalı?

Kronik olarak uzun saatler çalışmak, yalnızca yorgunluk ve tükenmişlik hissi yaratmakla kalmıyor; beynin yapısını da etkileyebiliyor. Ancak pek çok kişi için çalışma süresini azaltmak ya da iş yükünü hafifletmek gerçekçi bir seçenek değil. Bu durumda yapılabilecek şey, sistem değişene kadar bireysel dayanıklılığı korumaya çalışmak. Uzmanlara göre aşağıdaki stratejiler, aşırı çalışma temposunun etkilerini azaltmaya yardımcı olabilir:


1. Mola vermeyi alışkanlık haline getirin. 90 dakikada bir 10 - 15 dakikalık kısa molalar vermek, zihinsel toparlanma sağlar. Molalarda ekranlardan uzak durmak, gözleri ve beyni dinlendirmek için önemli.


2. Uyku düzenini bozmamaya çalışın. Uzun saatler çalışan bireylerin çoğu uyku süresinden feragat eder. Oysa uykusuzluk, hem zihinsel hem duygusal işlevleri olumsuz etkileyerek beyin üzerindeki yükü artırır. Düzenli bir uyku rutini oluşturmaya gayret edin.


3. Duygusal boşalım alanları yaratın. Fiziksel yorgunluk kadar, bastırılan duygular da zihinsel tükenmeye neden olur. Güvendiğiniz bir arkadaşla konuşmak, yazı yazmak ya da vakit bulabildiğiniz kadar da olsa sanatla uğraşmak gibi yollar, duygusal boşalmaya yardımcı olur ve beyin sağlığına iyi gelir.


4. Günlük ritüeller oluşturun. Günün sonunda işten zihinsel olarak çıkmak için kendinize küçük bir kapanış ritüeli belirleyin: Kısa bir yürüyüş, meditasyon, nefes egzersizi ya da telefonları kapatma rutini gibi.


5. Yalnızca çalışmakla tanımlı olmayan bir kimlik inşa edin. Aşırı çalışmanın en tehlikeli etkilerinden biri, kişinin kendini yalnızca "üreten biri" olarak görmeye başlamasıdır. Çalışmadığınızda da anlamlı olduğunuzu hatırlatacak hobiler, ilişkiler ve değer alanları geliştirmeye çalışın.


Sistemsel sorunların bireysel çözümlerle giderilmesi söz konusu değil, malum. Ancak kendini korumak da bir direnme biçimi. İşin doğası gereği uzun saatler çalışmak zorunda kalanlar için, bu farkındalık bile bazen zihinsel ve fiziksel sağlığı korumada etkili bir ilk adım olabilir.



Kaynak: "Overwork and changes in brain structure: a pilot study". Şuradan alındı: https://oem.bmj.com/content/82/3/105.




YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.