Seyahat etmek çoğu insan için kıymetlidir. Ancak okulsuz aileler, özellikle de okulsuz çocuklar için çok daha derin bir anlam taşır desem; haksızlık etmiş olmam umarım. Çünkü seyahat, onlar için öğrenmenin, gözlemlemenin ve keşfetmenin en etkili yollarından biridir. Belki de bu nedenle civardaki bir köye yaptığımız en küçük yolculuk bile bizim için çok kıymetlidir. Yanı başınızda her karışı merakla adımlayan bir çocuk olduğunda; sizi yola çıkmaya teşvik eden o keşif arzusu da perçinlenir.


Geçtiğimiz aylarda Konya’ya üç günlük bir seyahat gerçekleştirmiştik. Bu üç günlük seyahat esnasında ziyaret ettiğimiz yerlerden kısaca söz etmek istiyorum sizlere.





İlk gün; Mevlana Müzesi’ni ziyaret ettik. Ardından şehir merkezini gezdik. Uzun bir yürüyüşten sonra Neolotik Çağ, Eski Tunç, Orta Tunç, Demir, Klasik, Hellenistik, Roma ve Bizans çağlarına ait eserlerin sergilendiği Konya Arkeoloji Müzesi’ne uğradık. İlk günümüzü meşhur Alaaddin Tepesi’nde noktaladık.


İkinci gün rotamızın ilk durağı; Çatalhöyük’tü. Neolotik döneme ait en eski yerleşimlerden bir tanesi olan Çatalhöyük, 2012 yılında Unesco tarafından Dünya Kültür Miras listesine alınmış. İlk şehircilik örneklerinden biri kabul edilen bu yerleşim, sanatın ve inançların zenginliği, toplumsal eşitliğe dair yaşam biçimi, evlerin planlarının benzersizliği ile evrensel bir öneme sahip. Ve sanırım Konya seyahatimizde bizi en çok etkileyen yer burası oldu.


Çatalhöyük’ün ardından rotamız Konya Tropikal Kelebek Bahçesi oldu. Böcek Müzesi Bölümü, Kelebek Yaşam Döngüsü, Böcek Sineması, Kelebek Sınıflandırması, Kelebek Davranışı ve Böcek Köyü derken uzun uzun gezdik bahçeyi.





Sonrasında Konya’nın en özel yerleşimlerinden biri olan Sille’ye uğradık. Tarihi dokusunun bir miktar bozulduğunu söyleyebilirim. Burada yer alan tarihi kilise Aya Elenia’yı ve Zaman Müzesi’ni de ziyaret ettik. Böylece oldukça yorucu ama bir o kadar da dolu dolu geçen günümüzü tamamladık.


Son günümüzü ise Konya Bilim Merkezi’ne ayırdık. 11.00 civarında girdiğimiz Bilim Merkezi’nden, saat 17.30 sularında ayrıldık. Konya Bilim Merkezi kendi sitesinde de vurguladığı gibi; sessiz, cam vitrinlerin ardında duran ve dokunulması yasak objelerle dolu klasik müze anlayışının dışında bir deneyim sunuyor. Ziyaretçiler sergileri aktif bir şekilde gezebiliyor, dokunabiliyor ve birebir deneyimleyebiliyor. Bilim Merkezi’de sanırım Çatalhöyük ile birlikte, oğlumun ilgisini gün boyu canlı tutan yerlerden biri oldu.


Yıllar önce bir süre Konya’da yaşamıştım. O zamanlar kendi iç dünyamı keşfetmeye başladığım, fırtınalı ama dönüştürücü bir süreçti. Bu şehre alışmak benim için oldukça zordu. Ama bu seyahatimizde, şehir bana bambaşka bir yüzünü gösterdi.


Seyahat etmenin de bir tüketim nesnesine dönüştüğü bu çağda, umarım bu yazı gitmek ve görmek isteyenler için bir iz niteliği taşır.








YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.