Eğer etrafınızdaki insanlardan daha çok yazıya yönelmiş ve kendini bu şekilde ifade etmeyi seven bir insansanız, bu alışkanlığın ne kadar rahatlatıcı, netleştirici ve zenginleştirici olduğunu bilirsiniz. Hatta gün ortasında, hala ofisteyken kendinizi kaygılı hissedebilir ve eve gidip yazamaya devam etmek için sabırsızlanabilirsiniz. Fikirler sürekli olarak kafanızın içinde akıyor olabilir ve bunların hepsinin izini sürmek zor olabilir. Yazma eyleminin kendisinden zevk alıyor olabilirsiniz. Farkında olmadığınız şey ise, yazmanın pek çok medikal faydasının da bulunduğudur.
Yazmanın faydaları nelerdir?
Yeni Zelandalı araştırmacılar, yaşları 64 ile 97 arasında değişen sağlıklı yaşlılar arasında biyopsi ile ilgili bir çalışma yürüttü. Kontrol grubundan olgusal günlük aktiviteler veya bulundukları odanın durumu hakkında mümkün olduğunca çok yazması istenildi. Deney grubuna geçmişten gelen travmatik, tedirgin kişisel deneyimleri hakkında yazmaları için talimat verildi. Her iki grup da üst üste üç gün boyunca 20'şer dakika yazdı. Ardından, sırayla üzücü olayları hatırlayarak ortaya çıkan olumsuz duygulara izin vermek için, bilim adamları biyopsi yapmayı iki hafta geciktirdi. Sonrasında biyopsi gerçekleştirildi ve iyileşmeyi izlemek için denekler 21 gün boyunca izlenmeye devam edildi. Deney grubunun yüzde 76’sı tam 11 günde iyileşti. Kontrol grubundan aynı sürede iyileşenlerin sayısı ise sadece yüzde 42 oldu. Şekillenen sorular arasında en önemlisi, yansıtıcı yazmanın böyle kısa bir sürede nasıl bu kadar yardımcı olduğu idi.
Duygusal ifade yoluyla yazma stres düzeyini düşürüyor
Çalışmanın yazarlarından, Elizabeth Broadbent, derinden etkili ve üzücü bir olay hakkında yazmanın, deneysel katılımcılara duygularını daha mantıklı düşünmelerini sağladığını ve bunun da bahsi geçen olayları çevreleyen stresi azalttığını vurguluyor.
Tıbbi durumları ne olursa olsun, sağlık düzeylerinin iyileştiği görüldü
Yazmanın sağlığa dair faydaları bu araştırmayla sınırlı değil. Austin Teksas Üniversitesi'nde Psikoloji Profesörü Dr. James Pennebaker, yaklaşık 20 yıldır ifadesel yazarlığı çalışmalarının odak noktasında tutuyor. Dr. Pennebaker bu metodolojiyi halka sevdirmeye ve uygulama aşamasına getirmeye çalışan ilk isim oldu. Dr. Pennebaker ve ekibi, ifadesel yazının faydalarını sınırlandırmakta güçlük çekiyor.
Kendilerini yazarak ifade eden insanlar hastalıklarını daha az problem ediyor ve daha çabuk iyileşiyor
Artriti olan hastalar, HIV/AIDS, kanser, astım ve kistik fibrozdan muzdarip olanlar günün 15-20 dakikasını yazmaya ayırdıklarında büyük gelişmeler kaydediyor. Düşüncelerini daha iyi organize edebiliyor ve geçmişten daha kolay kurtuluyorlar.
Dr. Pennebaker’a bu yaklaşımın neden bu kadar iyi çalıştığı defalarca soruldu. Yaptığı bir röportajda, konuya dair “Duygusal ayaklanmalar hayatımızın her parçasına dokunur... Yazmak bize odaklanmak ve deneyimlerimizi düzenlememiz için yardımcı olur” dedi.
Bu bilgilerden bazıları gerçek olamayacak kadar iyi görünüyor olabilir. Kişisel derin duygu ve düşünceler hakkında yazmak gerçekten de vücudun hastalık ya da yetersizliğe verdiği tepkiyi değiştirebilir mi? Kulağa inanılmaz hatta biraz sihirli gelse de kanıtlar ortada ve bu zihinsel-duygusal terapi 1999 yılından bu yana insanların yaşamlarını iyileştiriyor.
Dr James Pennebaker’ın metodolojisine dayalı öneriler:
- Derin, kişisel ve kritik duygusal önem taşıyan bir şeyler yaz,
- 20 dakika boyunca hiç durmadan yaz,
- Bunu 5 gün boyunca aralıksız sürdür.
Yansıtıcı yazma gücü sayesinde, kendinizi daha az stresli hissedecek, geçmişinizle daha barışık olacak ve hatta fiziksel olarak çok daha güçlü hissedeceksiniz. Yazmak sadece keyifli bir aktivite değildir, refah düzeyinizi değiştirebilir!
YORUMLAR