Daha önce geçirilmiş rahatsızlığı olsun olmasın gebelik sonrası ortaya çıkan doğum sonrası depresyon, şiddeti farklı da olsa oldukça sık görülüyor. Bundan daha da sık görülen ve doğumdan sonraki ilk 1 ay içinde hızla ortaya çıkan denilen annelik hüznü (postpartum blues) veya lohusa sendromu ise sıklıkla lohusa depresyonu ile karıştırılabiliyor.
Annelik hüznü (lohusa sendromu) nedir?
Doğumdan sonra annenin kendini mutsuz, gergin, kaygılı hissetmesi, sık ağlama isteği, uykuya dalma güçlüğü ve iştah kaybı gibi belirtilerin eşlik ettiği duruma annelik hüznü veya lohusa sendromu deniliyor.
Genellikle doğum sonrasındaki ilk iki haftada yoğun yaşanır ve ilk bir ayda kendiliğinden sonlanır. Dolayısıyla herhangi bir profesyonel yardım gerektirmez. Bu süreyi aşan durumlar daha ciddi bir klinik tablo olan doğum sonrası depresyonun geliştiğini düşündürmelidir.
Lohusa depresyonu nedir?
Annelik hüznünün belirtileri
Annelik hüznünün belirtileri, halsizlik isteksizlik, keyifsizlik, duygusallık, kırılganlık, kolay ağlama, uykusuzluk gibi başlar. Önceleri bunu sadece kendisi hissederken etrafı sadece yorgun ve sessiz gibi algılar. Daha sonra giderek bu hissettiklerini eşi ve akrabaları ile paylaştığında tablo belirginleşmeye başlar.
Bu tablonun daha çabuk yakalanması ve takıp edilmesi için çeşitli tarama testleri de geliştirilmiştir. Bunlardan biride Edingburg doğum sonrası depresyon skalasıdır. Bu ölçek annenin ilk zamanlardaki belirtilerini gözler önüne serer.
Annelik hüznü zamanla geçer
Annelik hüznü, ilk haftadan itibaren başlar, ilk 1 ay içinde kendini gösterir. İyi takip ve destekle, sıklıkla bu semptomlar kaybolup gider. Ancak bir kısmında ise doğum sonrası depresyon, ya da doğum sonrası kaygı bozuklukları olarak devam edebilir.
İşte bu yüzden gebelik sonrası ilk ay annenin takibi çok önemlidir. Giderek sessizleşen, her fırsatta ağlamaya meyilli ve bebeğin bakımı konusunda kaygılı bir anne olduğu göze batmaya başladığında ya da yeni anne bunları ifade eder hale geldiğinde psikiyatri uzmanının görmesi gerekir.
Erken dönemde tespit edilen annelik hüznü, gerekli destekle (tıbbi kontrol, aile destegi) takip edilmeli. Daha önce geçirilen depresyon varsa da sık kontrollerle bu tablonun nasıl seyrettiğinin dikkatle izlenmesi, gerekirse erken uygulanacak tedavilerle gelişebilecek depresyonun kontrol altına alınması hedeflenmektedir.
Aşırı mükemmeliyetçi anneler risk altında
Doğum yapan kadınların yüzde 80’inde lohusa sendromu görüldüğünü belirten Prof. Dr. Dönmez, “Özellikle geçmişinde depresyon öyküsü olan, stresli yaşam olayları bulunan, aile ve sosyal desteği yetersiz olan, bebeğin sağlık durumunda bir sorun olan, “zor” bir bebeğe sahip olan annelerde annelik hüznü daha sık görülür. Ayrıca mükemmeliyetçi, kaygılı, kendini aşırı eleştiren, kendine güveni az olan kişilik yapısı da lohusa sendromu gelişimi açısından risk etkenidir” diye konuştu.
Sosyal destek çok önemli
Lohusa sendromunun atlatılmasında sosyal desteğin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Aslıhan Dönmez, “Bu destek hem psikolojik anlamda hem de bebeğe bakım anlamında verilmelidir. Annenin kendine de kısa da olsa vakitler ayırması için imkân yaratılabilir. Doğum sonrası depresyon durumunda şüphe ediliyorsa mutlaka vakit kaybetmeden bir psikiyatriste başvurulmalıdır” tavsiyesinde bulundu.
Missing converter: Doğum sonrası depresyonu mu yaşıyorsunuz? #haber#1030340#Test edin!#
YORUMLAR