Çocuklar bugünlerde ölümü, doğumu, doğacak kardeşi, kız ya da erkek olmayı, hastalanan büyükanneyi-dedeyi, dünü, bugünü, yarını, yani zamanı yani yaşamı anlamak, ama en çok da korkularını, kaygılarını yatıştırmak, her şeyin yolunda olduğuna kendilerini inandırmak istiyorlar. Çünkü büyüyorlar, hissediyorlar, her gün duyuyorlar, görüyorlar, biz gibi ve bizimle birlikte her duyguyu yaşıyorlar.


"Ölüm ne demek?" diyen bir çocuğa nasıl cevap verilir?

Bugünlerde çocuklar en çok ölüme dair sorular soruyorlar. Nasıl sormasınlar ki? Biz yetişkinler de anlatmak istiyoruz onlara tüm bildiklerimizi. Ama öyle çok şey var ki daha kendimize bile anlatamadığımız.


Okul öncesi dönemde çocuklarla ölüm hakkında nasıl konuşulur?

Ölüm belki de hakkında konuşulması en zor konulardan biridir. Ancak hayatın aynı zamanda kaçınılmaz bir parçası olması nedeniyle bizi onunla ilgili konuşmaya ve düşünmeye zorlar. Çocukların bir kısmı okul öncesi dönemde bu konu hakkında sorular sormaya başlarken bir kısmı ise hiç sormayıp konuşmayabilir, tıpkı biz yetişkinlerde de olduğu gibi. Çocuk bu konunun aile içerisinde konuşulup konuşulamayacağını bir şekilde sezer çünkü sizin yaklaşımınıza göre. Dolayısıyla öncelikle sizin bu konuda konuşmaya hazır hissetmeniz ve “bununla ilgili konuşmakta bir problem yok” mesajını vermeniz önemlidir. Bunu takiben de bir soru sorduklarında dikkat edeceğiniz en önemli detay “varsaymamak”, ne sorduğunu, neyi öğrenmeye çalıştığını ve bu konuda ne bildiğini iyi anlamak ve o sırada neyi soruyorsa ona yönelik az ve öz bilgiyi vermek olmalıdır. Böylece olası yanlış anlamaları, korku ve kaygıları da keşfetme fırsatınız olur.


Çocuklar biz farkında olduklarını düşünmediğimiz zamanlarda aslında yavaş yavaş ölümü tanımaya başlarlar. Okul öncesi dönemdeki bir çocuk en az bir kez sokakta ölmüş bir hayvan görmüş, televizyonda bir ölüm haberi duymuş, bir kitapta ölümden bahsedildiğini dinlemiş ya da oyunlarında ölümü canlandırmış olur. Dolayısıyla ölüm hakkında konuşmalarına fırsat vermek, aslında zihinde henüz sadece adı konmuş ama içi dolu olmayan dosyaya sayfalar eklemeyi sağlayacaktır. Böylece onlara ihtiyaç duydukları bilgiyi verebilir, onları krizlere hazırlayabilir ve üzgün olduklarında onlara daha kolay eşlik edebiliriz.


Ölüm hakkında konuşmakla ilgili anne-babaların başvurdukları iki tür uygun olmayan tutum vardır. Bunlardan biri kaçınmak diğeri ise yüzleştirmektir. Kaçınmak yüzünüzden, sesinizden, duruşunuzdan sizin için bu konunun üzüntü verici bir konu olduğunu hemen okuma üstün yeteneğine sahip ‘muhteşem gözlemcinin’ “eğer annem ve babam bununla ilgili konuşmuyorsa bu kötü bir şey olmalı, en iyisi ben de konuşmayayım’ ya da “ben bu konuda konuşmamalıyım çünkü bu konu anne ve babamı üzüyor” demesine ve etki olarak belki daha çok kaygılanmasına ve size nasıl hissettiklerini söyleyememesine neden olabilir. Unutulmamalıdır ki ‘bilinmeyenin korkusu’ çocuklar için her zaman gerçekle karşılaşmaktan daha zor başedilendir.


Bununla birlikte bir diğer uygun olmayan yaklaşım olan yüzleştirmek, çocukları anlamayacakları ya da bilmek istemeyecekleri bilgilerle karşı karşıya bırakmayı içerir. Hassas konuların hepsinde olduğu gibi bu konuda da çocukları konuşmaya yüreklendirirken kaçınmakla yüzleştirmek arasındaki dengenin iyi kurulması gereklidir.


Çocuklarla ölüm hakkında konuşmadan önce...

  • Çocukların bu konuda konuşmaya istekli ve hazır oldukları zamanlara duyarlı olun.

  • Konuşma girişimlerine açık ve sakin bir yaklaşımla karşılık verin.

  • Söylediklerinin alt metnindeki duyguları (merak, korku, endişe vb.) okuyun ve kabul edin.

  • Kendi zihninizde bu soruya yönelik basit, kısa ve yaşlarına uygun bir cevap hazırlayın.

  • Kendi duygularınızla ilgili dürüst olun.

  • Çocuklar anne-babalarının herşeyi bildiklerini düşünürler ancak siz cevaplayamayacağınız bir soru ile karşılaşırsanız dürüstçe ‘ben bu sorunun cevabını bilmiyorum ama senin için bunumöğrenebilirim’ deyin (yaşına uygun cevabı öğrenip mutlaka cevap verin)

  • Çocukların bu yaş döneminde ölümü geri dönüşü olan ve geçici bir yaşantı olarak algıladığını dolayısıyla oyunlarında kullanabileceğini unutmayın.

  • Her çocuğun duygularını ifade edişi ve duyguları ile nasıl başa çıktığı biriciktir, kendisine özgüdür, ona ihtiyacı olan zamanı verin, her seferinde saygıyla ve dikkatlice dinleyin.

  • Bazen çocukların gerçekten ne sorduklarını “duymak” kolay olmayabilir. Bazen ne sorduğunu anlamak için sorusuna soruyla karşılık vermek gerekebilir. Örneğin ‘anne biz tekrar mutlu olacak mıyız?’ sorusuna ‘sen tekrar mutlu olmamızla ilgili ne düşünüyorsun?’ diye karşılık vererek onu biraz daha konuşmaya teşvik edip, yaşadığı duygunun derinliğini ve içeriğini daha iyi anlayabilirsiniz.

  • Çocuklar tekrarla öğrenirler. O tekrar tekrar sorarken siz de tekrar tekrar aynı şekilde cevaplayın.

  • Ölüm kelimesini kullanın. Ölen bir kişi için gitti, uyuyor gibi ifadeler kullanmayın.

  • Ölümü hastalık ya da yaşlılıkla ilişkilendirmeyin. ‘Dünyadaki tüm canlıların bir yaşam süresi olduğunu, yaşam süresi bitince ölündüğünü’ söyleyin.

  • Ve EN ÖNEMLİSİ: aslında her sorunun sizin ölüp ölmeyeceğinize ve kendisine ne olacağına dair bir soruyu içerdiğini unutmayın. Bu konuda ona sakince güvence verin “ben yanındayım, buradayım, ben seninle uzun yıllar birlikte olmayı, uzun yıllar yaşamayı planlıyorum”.

  • Ölen bir kişinin nereye gittiğini sorarsa “o öldü, ölen kişileri bir daha göremiyoruz ama onlara olan sevgimizi hep hissederiz, istersen birlikte resimlerine bakabiliriz, onunla ilgili konuşabiliriz” diyebilirsiniz (kendi duygularınızla ilgili dürüst olacağınız, özleminizi anlatacağınız önemli anlardan biri)

  • Ölen kişilerin gömülmesi bu yaş grubundaki çocukları zorlayıcı bir bilgidir. Dolayısıylasorduklarında mezarlıkları ‘ölen kişileri hatırlamak için isimlerini yazdığımız taşların olduğu yerler’ olarak tarif etmek ve çocukları okul öncesi dönemde bir cenaze törenine götürmemek daha uygundur.

  • Çocuk çok hasta olan bir kişiyi görmek isterse burada uygun karar çocuğa, hastaya ve duruma göre değişecektir. Hastane ortamının uygunluğu, hasta kişinin durumu, çocuğun özellikleri iyi değerlendirilmelidir. Telefon etmek ve çocuğun kart ya da mektup yazmak yoluyla iletişim kurması duruma göre tercih edilebilir.

  • Çocuklar yakın bir aile üyesi öldüğünde suçluluk ve öfke duyguları hissedebilirler. Anne babaların çocuğa sevgi ve ilgilerinin devam edeceğine dair yeniden güven vermeleri gerekir.

  • Çocuklar da yetişkinler gibi yas tutarlar ve yasın evrelerini yaşarlar. Bu konuda bilgi edinin, süreğen davranış ve duygudurum değişimleri için gerekirse uzman desteği alın.

  • Ve son olarak ne kadar saklamaya çalışırsak çalışalım bizim ölümle ilgili kendi yaşadığımız duyguların çocuğa geçeceğini unutmayın. Çocuğun en çok hatırlayacağı kendi yaşantınızı ya da duygunuzu onunla nasıl konuştuğunuz, nasıl paylaştığınız olacaktır.


Büyüdükçe zor günler yaşıyoruz ve şu an çocuklara anlatamayacağımız çok şey oluyor hayatta. Anlatmayalım da zaten onları, bırakın bilmesinler bir süre daha. Öyle zamanlarda, anlatamayacaklarımızı sordukları anlarda sadece “YANINDAYIM” diyelim, “ŞU ANI” vurgulayalım ve sıkıca sarılalım onlara…



Uzm. Klinik Psikolog Dr. Hilal Çerçel


Kaynakça: http://www.cc.nih.gov/ccc/patient_education/pepubs/childdeath.pdf#Talking to Children about Death, Clinical Center National Institutes of Health





YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.