Son günlerin en çok konuşulan konusu, "kalıtsal aile travmaları günlük yaşantımızı, karakterimizi ve seçimlerimizi etkiliyor mu?" oldu… Özellikle Netflix’te yeni yayınlanan “Zeytin Ağacı” dizisiyle bu konu epeyce konuşulmaya başlandı.


Aslında hikâyenin çok daha derin ve anlaşır versiyonu Mark Wolynn’a ait “Seninle Başlamadı” kitabında geçiyor. Çok satan kitaplar arasında uzun süredir yer almasına rağmen, bu konu dizi şeklinde yayınlanınca daha çok ses getirmeyi başardı gibi duruyor.


Bireysel alıştırmalar ve farkındalıklar sunan bu kitapta, günümüzde yaşadığımız belli olayların, tekrarlayan döngülerin sebebinin aslında geçmiş kuşaklardan bize miras kaldığı yönünde bilgiler içermesi en dikkat çekici kısmı…


Ailemizden her zaman ev, araba, arsa miras kalmıyor! Duygular da miras kalıyor!


İnsanlarda bulunan genlerin yüzde 99’u farelerde de bulunuyor. Bu yüzden bir neslin incelenmesi insanlarda yaklaşık 20 yılı bulurken farelerde bu süre 12 hafta gibi bir süreye denk geldiği için nesiller boyu aktarılan duygu ve düşüncelerin incelenmesi için fareler üzerinde çeşitli testler yapılmış.


Fareler üzerinde yapılan epigenetik kalıtım testleri net bir şekilde şunu göstermiş: Anne babamızın ve anneanne/babaanne ve dedelerimizin stresini duygu ve düşüncelerini paylaşarak dünyaya geliyoruz. Yapılan testler sonucunda en az üç neslin duygusal kalıtımını alarak dünyaya geldiğimiz bilimsel testlerle kanıtlanmış bulunuyor.


Sıklıkla yaşanılan çeşitli hastalıkların, depresyon, anksiyete, ilişki mücadeleleri, maddi-finansal yaşanan zorlukların derinlerinde bazen aile yoluyla miras aldığımız ve çözmemiz gereken hikâyelerin barındığını artık biliyoruz.


Spiritüel ve karmik olarak yorumladığımız ve hep bahsettiğimiz hikayenin aslında bu bilimsel olarak kanıtlanmış kısmıydı. Karma çok basit anlatımıyla ektiklerini biçme yasasıdır. Bu hikayeyi hep kendi tohumlarımız gibi düşünürüz ancak hepimizin bir aile kökü var ve onlardan bağımsız değiliz. İyi şeyleri devralabileceğimiz gibi, bizi zorlayan aşmamız gereken konuları da miras alıyoruz.


Bilinen bir söz “Dede erik çalmış torununun dişi kamaşmış” karmayı bu cümleden daha iyi bir cümle anlatamaz. Sadece kendi hayatımızdan sorumlu değiliz, geçmiş kuşaklardan ve gelecek kuşaklardan da sorumluyuz.


Doğum haritalarında karmik evler dediğimiz 4. 8. ve 12.evler iyi incelenmeli. Özellikle karmayı ve korkularımızı en iyi anlatan gezegen Satürn’ün bulunduğu burç, ev ve yaptığı açılar iyi yorumlanmalı.


Bireysek olarak yaptığım danışmanlıklarda rastladığım bazı döngüler var. Örneğin, ailede göçmenlik hikâyesi ve genleri taşıyan kişiler değişime çok daha fazla korkuyla yaklaşıyor. Elde ettiklerini maddi ve manevi kaybetme endişeleri çok yüksek. Bu yüzden doğum haritalarında toprak elementi ya çok fazla ya da hiç olmuyor.


Mal varlıklarını, evini, yurdunu, sevdiklerini bir şekilde bırakmış, bırakmak zorunda bırakılmış insanların, günümüz kuşaklarında sahip olduklarını bırakmak, değiştirmek en zorlandıkları konular oluyor. Maddi endişe duygusu, yarınımı garanti altına almayalım endişesi ise çok fazla. Maddi durumu çok iyi insanların bile çözemediği finansal endişeleri bulunabiliyor.


Geçmiş, gelecek ve şimdi aynı anda yaşanıyor!

Doğum haritaları bize geçmiş, gelecek ve şimdi döngüsünü açık bir şekilde göstermektedir. Geçmiş, hem aile kökleriyle hem de inanıyorsanız reekankarnasyonlarımızın birikimiyle bugünümüzü şekillendirirken, gelecek ise bugün yaşadıklarımızla oluşmaya başlıyor. Hatta her birimizin hikâyesi anne karnındayken kodlanmaya başlıyor. Aşmamız gereken ödevlerimiz netleşmiş bir şekilde doğuyoruz.


Hayattaki yaşam kılavuzumu gösteren doğum haritaları, hangi konuları aşmamız gerektiğini, hangi konularda zaaflarımız var bunları net bir şekilde göstermektedir.


“Bilinçaltından bilince çıkarılmamış her şey bir gün kader olarak karşımıza çıkar” - Carl Gustav Jung


Seçtiğimizi sandığımız birçok konuyu ve seçimi aslında biz seçmiyoruz. Bilinçaltı kodlarımız, aile karmamız vs. hepsi seçimlerimizi ve yargılarımızı oluşturuyor. Önemli olan önce zanlarımızdan arınabilmemiz.


Farkındalık dediğimiz konu ise burada devreye giriyor. Hepimizin hayatında yaşadığı belli konular var. Özneler, mekânlar değişiyor bazen konular değişmiyor.


İşte tüm hikâyenin çözümü önce bunları fark etmek ve konunun tespitini yapabilmek, ikinci adımda da konuyu ve durumu kabule geçebilmek…


Ailemizde, kendimizde reddettiğimiz kabule geçemediğimiz her türlü duygu, düşünce, kalıp bir gün onu aşmamız için bizi bekliyor.


Herkesin hayatındaki önemli şifreleri çözmesi ve şifalanması dileğiyle…


Sevgilerimle,

Buşra Efe




Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.