İçimdeki kıskançlıkla baş etmeyi bilemiyorum

Merhaba Yeşim Hanım, benim çok uzun yıllardır hayatımda olan, kardeşim kadar çok sevdiğim bir arkadaşım var. Onunla öyle şeyler paylaştık ki ailemizden bile yakın olduk çoğu zaman. O benim sırdaşım, dert ortağım, mutluluğuma da hüznüme de ilk şahit olan kişi. Ama son birkaç aydır içimde garip bir huzursuzluk var ve bu duygudan bir türlü kurtulamıyorum, içimi kemiriyor. Arkadaşım son zamanlarda başka insanlarla daha fazla vakit geçirmeye başladı. Yeni arkadaşlar ediniyor, onlarla dışarı çıkıyor, sosyal medyada sürekli paylaşımlar yapıyor. Onların yanında nasıl eğlendiğini, onlarla nasıl güzel vakit geçirdiğini görünce, duyunca içimde bir burukluk oluyor. İster istemez ben onlar kadar değerli değilim herhalde diye düşünüyorum. Bu düşüncelerim yüzünden kendimi çok kötü hissediyorum. Hatta bazen kıskanıyor muyum yoksa korkuyor muyum diye düşünüp duruyorum. Biliyorum, bir insanın hayatında sadece tek bir kişi olamaz, başka insanlarla da ilişkiler kurması gayet normal. Ama sanki ben geri planda kalıyorum gibi hissediyorum. Hem ona bu durumu açmaya çekiniyorum hem de içimdeki bu kıskançlıkla baş etmeyi bilemiyorum. Ya yanlış anlar ve dostluğumuza zarar gelirse? Ya da belki bu benim halletmem gereken bir mesele… Ama nasıl yapacağımı da bilmiyorum. Sizce ne yapmam lazım? Bu hislerden nasıl kurtulabilirim? Arkadaşımla konuşmalı mıyım yoksa susup içimde mi çözmeliyim? Şimdiden teşekkür ederim.


Yeşim Tijen’in yanıtı:

Merhaba sevgili okurlar, size de merhaba sevgili okurum. İnsanın en güzel sosyal duygusal bağıdır arkadaşlık; insan böylesi güzel bir duyguyu yaşayınca kaybetme korkusunu da yaşayabiliyor. Beraberce hayatı öğrendiğiniz, gülüp ağladığınız arkadaşınızı başka bir arkadaşıyla paylaşmak istememeniz doğal bir duygu. Arkadaşlıklarda zaman zaman böyle duygular yaşanabilir, bu duygunun içinde bir tutam kıskançlıkta olabiliyor. Aklınız karışmasın güçlü bağlarla yaşanan arkadaşlıklarda bu duyguları yaşamayan yoktur. Siz şimdi bu karşılaştığınız duyguyla nasıl baş edeceğinizi öğreneceksiniz. Hayatın işi işte hep öğretmek hep öğretmek…

“Evet arkadaş,

Kim olduğumu, ne olduğumu

Nerden gelip, nereye gittiğimi sen öğrettin bana

Elimden tutup, karanlıktan aydınlığa sen çıkardın

Bana yürümeyi öğrettin yeniden

El ele ve daima ileriye

Bir gün, bir gün birbirimizden ayrı düşsek bile

Biliyorum, hiçbir zaman ayrı değil yollarımız

Ve aynı yolda yürüdükçe

Gün gelir ellerimiz yine dostça birleşir

Ayrılsak bile kopamayız” demişti seneler önce Melike Demirağ. Buna rağmen insanın dönem dönem başka arkadaşları olabiliyor. Sizin de dönem dönem başka arkadaşlarınız olacak, olmalı da… Yaşanan arkadaşlıklarda herkesin yeri ayrıdır tıpkı çiçekler gibi… Hepsi güzel ama bazı çiçekler insana daha özel, daha güzel gelir. Siz arkadaşınızla bu kadar güçlü bir bağı oluşturabildiyseniz başkalarıyla vakit geçiriyor, sizi unuttu artık önemsemiyor diye düşünerek üzülmemelisiniz. Sizinle olan ilişkisinin gücüne, aranızdaki dostluğa güvenmelisiniz. Gerçek dostluklar kolay kolay yıkılmaz. Siz de biraz kendi dünyanıza odaklanmalısınız; başka arkadaşlarınız, hayatınız dolduran hobileriniz, hayalleriniz olmalı, kendi iç dengenizi sağlamalısınız. Bunlar olunca daha az kaygılanacaksınız, kendinizi daha güçlü hissedeceksiniz. Öyleyse ne yapıyorsunuz? Hayatın size öğretmeye çalıştığını anlıyor ve hayatınızda uyguluyorsunuz sonrası iyilik güzellik olacaktır. Arkadaşınızla konuşup konuşmamanıza gelirsek… Konuşabilirsiniz. “Ne zamandır görüşemiyoruz, seni özledim” diyebilirsiniz. Suçlamadan duygularınız anlatmış olursunuz.


Sevgiler sevgili okurlarıma…


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun.


İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres:yesimilehayatbilgisi@gmail.com


YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.