Cesaret kaynağınızı kurutmayın!

Bundan önceki yazılarımın çoğunda harekete geçmek için, kendimizi geliştirebilmek ve deneyimlerimizi zenginleştirerek daha özgüvenli bir yaşama imza atabilmek için cesarete ihtiyacımız olduğundan bahsetmiştim. Cesaret, psikoloji alanında da çok incelenen ve insana özgü bir itici güç olarak tanımlanan bir kaynaktır. Cesaretin, temel bir duygu olmaktan ziyade öğrenilebilir bir beceri olmaya daha yakın oluşuyla insan canlısının gelişiminde çok belirleyici bir rolü vardır.


Cesaret, birçok önemli özelliğimizde olduğu gibi, fazlaca var olduğunda başımıza iş açabilecek bir kaynaktır; hatta bu tür cesarete halk arasında “deli cesareti” denir. Ancak yeterince sahip olmadığımızda da, yaşamımızda ilerleme kaydetmemiz neredeyse imkansızdır. İnsan canlısı olarak gelişmemizi adeta garantilemek için cesaretin içimizde doğuştan var olduğunu, ilk çocukluk yıllarımıza bakarak gözlemleyebiliriz. Emeklemekten yürümeye geçiş zamanı geldiğinde bacaklarımızın bizi taşıyıp taşımayacağına pek güvenemeyiz; titrek duruşumuz, belki birkaç denemenin de başarısız olması canımızı sıkabilir. Ancak çevremizde yürüyen insanları gördükçe, bir şekilde bunu başarmamız gerektiğini içten içe biliriz ve denemekten asla vazgeçmeyiz. Yürüme konusundaki cesaretimiz, daha ileriki yıllarda yüksek bir yerden atlarken ya da ilk kolluksuz yüzme denemelerinde göstermemiz gereken cesaretten farklıdır. Çünkü yürüme anındaki cesareti zihinsel olarak çok da davet etmek zorunda kalmayız; o adeta gizli bir güç gibi içimizden çıkar ve onun bizi ileri doğru ittirmesine engel olamayız.


Yaşamımızın daha ileriki dönemlerinde sözlü iletişim başlar ve temel duygularımızı tanımaya başlarız. Sözlü iletişim başladığında yavaş yavaş kendi deneyimlerimize ve çevremizden duyduklarımıza dayanarak yaşamı yorumlamaya başlarız. İç dünyamızda sadece bize özgü bir “anayasa” yazılmaya başlar. Bu özgün anayasanın en etkili maddeleri, maalesef genelde negatif yaşam deneyimleriyle derinlere kazınan ve kaygı duygumuzu canlı tutabilen yargılardır. Bu tür yaşam deneyimleri kendi hikayemizde ne kadar çok olursa gereketiğinde cesaret göstermemiz o kadar güçleşir. Yani aslında içimizde doğuştan var olan ve verimli kullanıldığında bize ilerleme yolunu açabilecek potansiyele sahip bir kaynağın önüne çeşitli setler koyarak akmasını engellemiş oluruz.


Bu noktada yanlış anlaşılmasın; cesaret gösterme becerisinin gelişebilmesi için sadece pozitif deneyimler destekleyicidir diyemeyiz. Burada önemli olan, gösterdiğimiz cesaret sonrasında elde ettiğimiz sonuç canımızı yaksa bile bu deneyimi negatif anlamlandırmamaktır. Sonucu ne olursa olsun, denemeye cesaret etmiş olmamız ve olumsuz sonuç elde ettiğimiz bir denemeden sonra eksik/hatalı adımlarımızı görerek yeni bir strateji geliştirmeye açık olmamızdır. Cesaret kaynağımızı kurutan olumsuz deneyimler değil, onlara yüklediğimiz anlamdır.


Cesaret gösterme becerimizi nasıl geliştirebileceğimiz, işte bu açıklamada gizlidir. Zaten doğuştan sahip olduğumuz ancak zaman içinde kaygıların etkisindeki yorumlarla/yargılarla yavaş yavaş kuruttuğumuz bir kaynağı yeniden canlandırmak için ilk yapmamız gereken, emeklemekten yürümeye geçmeye çalıştığımız temiz zihin seviyesine geri dönmektir. Bazı adımları atmadan önce tüm koşulları değerlendirdiğinizde her şey lehinize görünüyor ancak gizli bir gücün adeta sizi yakanızdan tutup geriye doğru çektiğini hissediyorsanız, içinizdeki yargıları veya gerçekçi olmayan olasılık teorilerini temizlemeniz gerekiyor demektir. Bilin ki, içinizdeki kaynağın önünü tıkayan taşlar, olabileceklere dair kaygıyı coşturan negatif senaryolarınızdır. Yaşam, pürüzsüz bir yol değildir; ilelebet güvende, sağlıklı, başarılı, mutlu, mükemmel, vs. olamazsınız... Olumlu deneyimleriniz olduğu kadar olumsuz deneyimler de yaşayacaksınız ve hepsinden yeni bir şey öğrenerek, daha iyi başetme stratejileri geliştirerek yaşamaya devam edeceksiniz. Bilmediğiniz şeyleri öğrenmek için nasihate olduğu kadar kendi pencerenizden değerlendireceğiniz deneyimlere de ihtiyacınız var ve bu deneyimleri uzaktan bakarak elde edemezsiniz. Bu nedenle, cesaretinizi özgür bırakın ve öğrenerek büyümekten korkmayın...



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.