Kusursuzluk peşinde...
Çok hızlı bir çağda yaşıyoruz. Artık yaşamın yavaş akması, hayatın keyifli anlarını doyana kadar yaşayabilmek bir lüks sayılıyor. Hep bir yerlere yetişmemiz hatta önceden varmamız, en az …. kadar hızlı ve kusursuz olmamız, en ideal biçimde görünmemiz, daima enerjik ve pozitif olmamız bekleniyor. Bize “zaman kaybettirecek” hiçbir aksiliğe, yetersizliğe, yanlışlığa, hataya tahammülümüz ve hoşgörümüz yok!
Hal böyle iken çok gerginiz, hep yetersizlik duygusuyla mücadele halindeyiz ve insan canlısı olarak aslında ulaşılamayacak bir hedefe bir türlü yaklaşamadığımız için çok mutsuzuz. Yukarıda bahsettiğim yaşam tarzına uyum sağlamaya çalışırken toplumsal düzeyde büyük baskı altındayız. Buna paralel olarak, psikoloji alanında da depresyon ve narsisizm kelimelerini daha çok duyar olduk.
Birbirinden çok farklı olmasına rağmen derin bir etkileşim içinde olan bu iki ruh halinden bahsetmek istedim. Artık her yerde rahatlıkla bu iki kavramın bilimsel tanmlarını okuyabileceğiniz için tanımlama aşamasını atlıyorum. Zaten asıl önemli olan, bu iki durum arasındaki bağlantıyı görebilmek ve (gerek varsa) kendini bu döngünün içinden kurtarabilmek.
Narsisistik eğilimler bütün insanların içinde vardır; tıpkı kadınlık hormonu olarak bilinen östrojenin ve erkeklik hormonu olarak bilinen testosteronun aslında her iki cinste de var olması gibi... Sadece bunların etkinliği her insan bedeninde farklı oranlarda görülür. Narsisistik eğilimler de böyledir; aslında doğuştan itibaren kendimizi iyi hissettmeye, çevremiz tarafından beğenilmeye, takdir edilmeye ve bir şekilde iyi hissettirilmeye ihtiyaç duyarız. Bu ihtiyaç yeterince karşılanmadığında hatta bir de tam tersi davranışlarla ve söylemlerle (sert eleştiriler/yargılar, temel özgürlüklere müdahale, aşağılama, dışlama, merhametsizlik, hoşgörüsüzlük, vb) karşılaştığımızda, benliğimiz daha oluşum aşamasında tamiri çok zor olan yaralar alır. Bu yaraların acısını hissetmemek için küçük yaşlardan itibaren geliştirilen bir uyuşturucu mekanizmasıdır narsisizm... Yetişkinliğe ulaşıldığıda sistem iyice yerleşmiş olur ve narsisist kişilikler, çevrelerinde bilinçsizce aynı yaraları açmak üzere harekete geçerler. Empati yapamazlar, acımasızca eleştirebilirler/yargılayabilirler ve bunlara kırılmanın sorun olduğuna inanırlar, kendileri daima en doğruyu bildiği ve uyguladığı için yakın çevrelerinin de bunu harfiyen uygulamasını beklerler, kendi görüşlerini benimsemeyenlere saygıları da hoşgörüleri de yoktur... Çok sık takdir edildiklerini duymak isterler ancak kendileri asla başkalarını takdir edemezler; bunu ancak alaycı bir biçimde, mutlaka bir de kusur bularak yapabilirler. Bu duruşun ve tavırların listesi daha uzar gider...
Diğer tarafta bütün bunlara maruz kalan yakın çevrenin (eş, evlat, kardeş, arkadaş, sevgili) durumu daha vahimdir. Çünkü onlar sahip oldukları 1. derece akrabalık bağı veya duygusal bağlılık nedeniyle, derhal bu ruh ezici sarmalı fark edip kaçarak uzaklaşamazlar. Hissettikleri mutsuzluğun ve yetersizliğin kaynağının, diğer tarafın patolojisi olduğunu fark etmeleri çok uzun sürer. Genelde fark ettiklerinde depresif semptomları çoktan göstermeye başlamış olurlar. Bu aşamada profesyonel destek alma yolunu seçseler bile hala ümitle diğer tarafın da patolojiyi görüp kabul etmesini ve düzeltmek için çaba göstermesini beklerler. Ne yazık ki, ileri derecede narsisistik eğilimleri olan kişiler (ciddi suç teşkil eden bir unsur olmadıkça) asla kendi davranışlarına eleştirel gözle bakamaz. Böyle bir kişilik yapısında oluşmuş yaraların tedavisi de bu yüzden çok zordur.
Dolayısıyla uzun zamandır hissettiğiniz mutsuzluğun ve yetersizliğin hayatınızdaki bir kişiden kaynaklandığını fark edersniz, o kişinin sizi anlamasını ve davranışlarına çeki-düzen vermesini beklemeyi acilen bırakmanız ve kendinizi bu davranışların yıkıcı etkilerinden korumaya odaklanmanız gerekir. Bunu nasıl başarabileceğiniz konusunda ise elektronik ortamdaki güvenilir kaynaklardan veya bu alanda birçok çalışması bulunan yazarların eserlerinden faydalanabilir, gerekirse de profesyonel destek alabilirsiniz.
YORUMLAR