Çocuklar için iyi olan herkes için iyidir: Children First World
Yeni bir hikaye düşünün. İnsana, doğaya, hayvanlara dost, yaşlı, genç, zengin, fakir, kadın, erkek, ayırmayan, yaratıcı, oyuncu, renkli, kapsayan, neşeli, hakiki, merhametli, şaşırtıcı, temiz, barışçıl, bütüncül, yepyeni bir hikaye...
Herkese iyi gelecek olan.
Yazarları mı kim? Çocuklar. Bizim çocuklar. Bizi nereye doğru gittiğini bilmediğimiz yeni geleceğe hazırlayacak olan, bizim çocuklar. Dünyanın çocukları, sadece çocukların değil yetişkinlerin de dünyasını kuruyorlar... Çünkü biz belli ki sadece yetişkinlere göre bir dünya kurarak birsürü hata yaptık ve senelerdir kendi yaptığmız hataları düzeltmeye çalışarak yaşıyoruz.
Peki ya tüm sistemler, çocuğun en yüksek hayrı merkeze alınarak kurulsaydı o zaman bu gezegen nasıl bir yer olurdu? Nasıl bir ülkede, şehirde, semtte yaşıyor olurduk? İşlerimiz, eğitim kurumlarımız, eğlence ve dinlence yerlerimiz nasıl olurdu? Tahayyül edebiliyor musunuz?
Edenler var...
**
Önce Çocuk Dünyası/Children First World vizyonu her yanı umut dolu, heyecan dolu ve iyileştirici bir proje. Projenin kurucuları (soldan sağa) Meir Benezra, Canay Atalay, Rudy De Waele çocuk liderliğinde bilinçli işmodelleri tasarımı üzerine çalışıyorlar.
"Tasarım oyunu" diye adlandırdıkları bir yöntem ile beden, kalp ve zihin ile hayal edip onun somut halini üretmek üzerine çalışıyorlar.
"Böylece istemediğimizden uzaklaşırken bizi istediğimiz dünyaya ulaştıracak olan gerçekliği inşaa etmiş oluyoruz" diyorlar.
Farklı atölyelerde, farklı konularda çocuklara sanatsal ve düşünsel metotlar sunup onlardan çıkan cevheri projelere dönüştürmeleri için alan açıyorlar.
"Örselenmemiş her çocuk bir girişimcidir, inovasyon uzmanıdır, yaratıcıdır, sanatçıdır..."
anlayışıyla yola çıkıp bütüncül, oyuncu, yaratıcı bir dünya hayalini çocuklardan öğrenmeye dair derin bir tutkuları var. Önce Çocuk Dünyası yetişkinleri çocuklardan öğrenmeye, onlarla birlikte tasarlamaya ve bu arada da kendi yaratıcılığımızı, potansiyelimizi ortaya çıkarmaya, bunları yapabilmek için de kendi iç çocuğumuzu sarıp sarmalamaya davet ediyor.
Onlarla kısa bir süre konuşup da bu tutkunun size bulaşmaması mümkün değil. Sıkıntı yaşadığımız nasıl bir sistem, kurum, yapı olursa olsun, ilişkilerimiz dahil "önce çocuk" dedik mi çözülemeyecek dert yok gibi duruyor...
İşte bir yandan onların heyecanına kapılıp giderken, bir yandan elimden geldiğince basit bir şekilde size aktarma gereği duyduğum için böyle çocuklar gibi şen bir söyleşi çıktı ortaya...
Önce Çocuk Dünyası nedir?
Tasarım odaklı düşünceden, kendi geliştirdiğimiz tasarım oyunu metoduna geçiş yapıyoruz. Hayalleri düşünsel metotlardan mümkün olduğunca uzak tutup, oyunla ve deneyimleme ile somutlaştırmak üzere sürekli iyileştirdiğimiz yöntemler ve kılavuzlar üzerine çalışıyoruz.
Atölyeler ve başka ortamlarda çocuklara bu tasarım liderliğini teslim edecek olan uzmanlara manifestomuzun 4 ana bacağı olan: haydi güvenelim, haydi, gelişelim, haydi tasarlayalım ve haydi oynayalım ile yol göstericiliği, kılavuzluk yapıyoruz.
Biz çocuklardan öğrenme, onlarla birlikte tasarlama ve bu arada da kendi yaratıcılı potansiyelimizi ortaya çıkarma yaklaşımına "Önce çocuk dünyası vizyonu" diyoruz. Hepimiz önce çocuğuz. Ve bunun uygulamalı örneklerini ortaya koyarak yeni hikâyenin parçalarını yaratmak üzere çalışıyoruz.
Önce Çocuk dünyası, neden?
Birincisi: Radikal bir şekilde yeni düşünmeye ihtiyacımız var. Bütün data bunu gösteriyor yani bildiğimiz hiçbir şey gelecekte olmayacak ve kendimizi yenilemeye ihtiyaç duyuyoruz. Kendini yenilemenin de tek yolu düşünceni yenilemek.
İkincisi de: Ortak bir motivasyona ihtiyacımız var. Bunu acıdan yapmak yerine zevkle yapmak, insanlık için bütünleştirici bir heyecanla yapmak büyük bir hareket doğurabilir.
Gördük ki para, milliyetçilik gibi kavramlar aslında ayrışmaya sebep oluyor; bütünleştirici değiller. Oysa ki çocukları herkes sever. Çocuğu olan ya da olmayan insanlar. Psikopat değillerse, severler, zarar vermek istemezler çocuğa. Çocuk için iyi olan herkes için iyidir, çocuk için iyi olmayan da herkes için iyi değildir.
Biz de Children First World’ün hem yeni düşünceye geçme hem de birleştirme gücünden yararlanarak bütün yaptığımız yenilik çalışmalarını, tasarımları, ürün servis uygulamaları çocukların ilhamı ve onların heyecanıyla yapalım, diye öneriyoruz.
Bunu yapabilmek için de çocuktan daha iyi çocuğun ihtiyaçlarını bilen ya da çocuk olmayı, yaratıcılığı bize öğretecek kimse yok. Dolayısıyla süreçlere çocukları dâhil etmek gerekiyor. Bunun için de senelerini okulda geçirmesini beklemeye gerek yok. İhtiyaçlar bugün de mevcutlar. Çocuğu, bütün okulları bitirene kadar dinlemediğinizde o zaten çocuk olmaktan çıkıyor, yaratıcılığı ölüyor.
Bir örnek anlatır mısın?
Turmepa, İstanbul Valiliği, Milli Eğitim Bakanlığı, Kalkınma Ajansı, İstanbul Teknik Üniversitesi ortaklığıyla Sarıyer bölgesinde 6600 çocuğun ve 600 öğretmenin göreceği “Suyun Önemi” ve “Suyu nasıl temiz tutarız? ” ile alakalı bir eğitim programı hazırlığı yaptık.
“Çocuklara yönelik bir programın çocuklarla tasarlanması lazım” diyerek bir çocuk komitesi kurduk.
Bu komiteyle eğitim kitapçıkları ve eğitim süreçleri, jürilerin neye göre karar vermesi gerektiği kriterleri üzerine çalıştık.
Bu süreçte en çok biz yetişkinler öğrendik. Çünkü eğitim kitapçıklarında hep “Plankton nedir? ”, “Su nasıl temizlenir? ” gibi bilgiler var. Hâlbuki çocuk diyor ki: "Ben bilgiyi internetten bulabiliyorum. Eğer bir bilgi kitapçığı tasarlayacaksak bu oyunlu olsun, interaktif olsun ve sürdürülebilir olsun" diyor. Böyece kitapçıkları ve eğitim metotlarını oyuna dönüştürdüler. Bir oyun tasarladılar; içinde araştırmak,pankart ve sunum hazırlamak var. Ailenle birlikte kutlama yapmak, kendinle gurur duymak da.
Eğitim biliminin yeni keşfettiği bütün prensipleri çocuk doğal olarak kullanıyor. Çünkü çocuğun eğlenmekten daha önemli bir derdi yok. Hayatı eğlenmek üzere kurguladığımızda, her şey kolay.
Sürdürülebilir modayla ilgili "yaşayan kıyafetler temalı" bir atölye yaptık. Eski gömleklerden yaz kış giyilebilecek, takılıp çıkarılan aksesuarlarla sürekli dönüşebilecek kıyafetler tasarladılar. Yani hızlı tüketimin temel problemi olan sürekli yenisini al anlayışını tamamen yıktılar. Onun yerine katma değerli servisler ve paylaşımla, üreticinin de faydasına olacak şekilde bunu nasıl dönüştürebileceğimizi anlattılar.
Peki nereden çıktı bu vizyon?
C.A:
Eski eşimle sıkıntılı bir velayet davası süreci geçirdik. Bu süreçte ben hem özel hem de iş hayatıma yardımcı olsun diye yeni metotlar aradım. Sokratik tasarım ile tanıştım. Bu gözle bakmaya başladım dava sürecine.
- Nihai hedefim ne? Boşanmak, kazanmak.
- Niye kazanmak istiyorum? Kızlarımla mutlu olmak için. Nihai hedefim kızlarımla mutlu olmak.
- Peki, boşanma davası faydalı oluyor mu bana? Olmuyor. Bizi çok kötü duruma sokuyor, hem beni hem çocuklarımı.
- Kazansam olacak mı? Hayır, babalarından ayrılmış olacaklar, hiç mutlu olmayacaklar.
Buna vardığımda başımdan kaynar sular boşaldı. Eski eşimle bu farkındalığımı paylaştım. Fikrim değişti, özgürleştim. Sonra birlikte objektif konularda Sokratik diyaloglar yapmaya başladık. Sonra çocuklarımızı da dahil ederek atölyeler yaptık. Ailevi değerlerimiz, boşandıktan sonraki ritüellerimizi tasarladık ve uyguladık.
Sonra mahkemeyi ortak velayetle boşanmak istiyoruz diyerek dönüştürdük.
2 defa reddetti hakim bizi. Çocuğun üstün iyiliği kavramı üzerinden savunduk ve 3.de kabul edildi. Türkiye'de ortak velayetle boşanan ilk çift olduk. Bizden önceki ve sonrakilerı etkileyen bir karar çıktı bizim dönüşümümüzden.
“Önce çocuğun iyiliği"deyince boşanma kanunu değişebiliyorsa bunu bir inovasyon için kullanabiliriz” dedim. Buradan da yetişkinlere "Yaratıcılığını geri kazan çocuğunun önünü aç, hepimiz için en iyisi çocuk için tasarlamaktır" demeye başladık.
Çünkü çocuğa iyi olan dünyaya da iyidir; sana da iyidir, hayvanlara da iyidir. Hikaye basitleşiyor. Sunumun insanileşiyor. Daha sağlıklı oluyor. O gürültü, tüketicilik ısrarı kalkmaya başlıyor. Çocuğun önceliğini düşünür ve onu da sürece dâhil edersen herkes için iyi. Bu çok kapsayıcı bir yaklaşım.
Önce Çocuk Dünyası bilimselleştirdiğiniz metotları Nisan başında İstanbul'da 2,5 günlük bir akademide meraklılarıyla paylaşacaksınız. Children First World Akademi kimler için?
Liderler, karar vericiler, değişime inanan, değişim yaratmak isteyen insanlar; tasarım, inovasyonla uğraşan insanları. Eski hikayenin artık yürümediğini gören insanları davet ediyoruz...
Gel çocukları önceliğe koyarak işi nasıl tasarlarsın, yaratıcı ve inovatif olmayı nasıl öğrenirsin? Gerçek senaryolarla birlikte bunu çocuklarla deneyimle, diyoruz. Eğitim, medya, spor, şehircilik...
Çocuklar ve yetişkinler birlikte oyun oynayarak tasarım yapacaklar. Yeni deneyimler tasarlayacağız,bunları prototipleyip çocuklarla birlikte hemen hayata geçirmelerini sağlayacak hikayeleri yaratıp sahaya çıkmaları için motivasyon vereceğiz.
Dünyadan birçok fütürist ve fikir lideri gelip çocuklardan öğrenmeyi dinleyecek.
Yaz ortasında bunu bir de 5 güne yayarak İbiza'da düzenleyeceğiz.
Bir sonraki aşamamız da Children First World'ün çocukların sahipliğinde blogchain üzerinden kazanılan gelirlerin, projelerin katkı paylarına göre çocuklara dağıtıldığı ve çocukların aslında 10 sene başka bir sistemde okumak ve sıradan, istemedikleri bir işe girmek zorunda kalmadan kendi alternatif hayatlarını bugünden yaratıcı insanlar, bilinçli vatandaşlar yaşamaya başlamalarını hayal ediyoruz.
Suyu Sevmeyen kendini sever mi?
Suyu temiz tutmayla ilgili çalışmayı yaparken 6 yaşında Mia’nın söylediği unutulmaz bir şey var:
“İnsanlar neden suyu kirletiyorlar? Suyun önemini biliyorlar, su yaşamsal. İnsanlar suyu hala kirlettiklerine göre suyu sevmiyorlar, suyu sevmediklerine göre insanlar kendilerini sevmiyorlar demektir...” O zaman biz insanlara suyu nasıl temiz tutarız değil de 'kendini nasıl seversin' çalışmaları yapalım dediler. Buradan da meditasyon çalışmalarını yaygınlaştırma fikri doğdu.
Bunlar bizi dönüştürecek olan fikirler.
Çünkü 'insanlar kendini sevsin' deyince savaşa da çözüm buluyorsun, gıda endüstrisine de hastalıklara da. Bütün kötü çirkinleşmiş şeylere çözüm buluyorsun. Sevgi ve neşe. Bu kadar.
Dünyanın tüm çocukları...
Bunu dünyanın tüm çocukların parçası olduğu bir şey olarak hayal ediyoruz.Her şey çocuklukta başlıyor. Çocuklar müthiş. Biz çocuğun ihamıyla kendimizi iyileştiriyoruz. Artık kendimizi zorlayacağımıza, travmaları deşeceğimize biraz da şu an olan ilhama bakalım. Eski hikayeleri bırakalım, yeni hikaye kanalına bir zıplayalım.Bu bize zaten meraklı olmayı öğretiyor, kendini affetmeyi, şefkati öğretiyor.
2 senelik deneyimin özeti çocuklar bizden çok daha vizyoner, yaratıcı ve çok daha kapsayıcı ve sistematik düşünebiliyorlar. Bir yetişkin tasarımında yaşlıyı unutuyor, başka kültürden insanı unutuyor. Çocuk unutmuyor.
Yeni dünyanın gerçeklerine biz hazırlanacağız. Hazırlanamıyorsak bile önlerinden çekilelim. Yapmayalım çok büyük israf yani, çok büyük.
Biz bu süreçte bu vizyona katkısı olabilecek yetişkin uzmanlara önce çocuk dünyası prensiplerini ve metotlarını öğreterek kendi metotlarına dönüştürmelerine yardımcı oluyoruz. Bundan sonraki hedefimiz okulların, kurumların ve uzmanların önce çocuk dünyası akademik eğitimlerinden geçerek dünyada bunun yaygınlaşmasını sağlayacak yapıların kurulması.
Dinlemeyi bildiğinde kendi düşüncenden özgürleşirsin
Çocuklar bizden onları açık zihinle dinlememizi istiyor. Açık zihin, açık kalp. Çünkü biz çocuğa çocuksu gözle, "ne diyeceğini zaten biliyorum" gözüyle baktığımızda kaçırıyoruz. Yeni hikâyeyi duymayan kulaklara hikaye anlatıyor çocuklar. Sonra küsüyorlar, oynamıyorlar zaten. Dinlemeyi bildiğinde kendi düşüncenden özgürleşmişsin demektir. Başkasının düşüncesinin vücudunu ziyaret etmesine izin vermek hepimizin tadabileceği en büyük özgürlüktür. Düşüncesini bırakan insan her şeyi yeniden yaratabilir.
Ve bir de çocukların hata yapmasına izin verme ve kendi kararlarını vermesine izin verme. Bir de çocukların oyun oynamasına, hayatın tadını çıkarmasına izin vermek. Dolayısıyla onların programlarını sürekli doldurmamak. Boşluğa, o sessizliğe izin vermek önemli...
YORUMLAR