Yaybahar

Deftere yazmayalı, ormana gelmeyeli yine günler geçmiş.


Hayat sürprizli, malum, biz plan yaparken bize gülüp duruyor. “Şarkılar söyleyelim” dedim, dedim de bu kez zamanlamamız tutmadı, çekirdek kadronun bir araya gelişini konser tarihine uyduramadık bir türlü, yeterince birlikte de çalışamadık. Durumu tevekkülle karşıladım sayılır; olsundu, niyetimizi koymuştuk bi kere, yeni şarkılar öğrendik, söyledik birlikte, söylemeye de devam edeceğiz, bakalım evren bize ne zaman izin verecek? Çekirdek kadro hazır olduğunda...


Hayat sürprizli dedik, geçen gün Tunç haber etti, bu civarlara gelmiş, bize de uğrayacaklarmış dört arkadaş. Arabadan inerken “Sana bir sürprizim var, bak kimi getirdim” demez mi? Arabadan inen diğer üç kişiye bakıyorum, hiç birini tanımıyorum, kim ki sürpriz kişi?


Gülümseyerek elini uzatıp, “Ben Görkem” diyor, arada Tunç olunca konu müziğe varır kesin, hangi Görkem olduğunu hissediyorum hemen, “Hmm Görkem” diyorum el sıkışırken gözlerine bakarak.


Görkem Şen!


Yaybahar’ın babası!


Oh, heyecan, heyecan!


Yaybahar kalbinde doğmuş Görkem’in, 8 yıldır üzerinde çalışıyor, gelen ilhamı ete kemiğe büründürmüş, eklemiş, çıkartmış, uzatmış, kısaltmış, yaybahara baktıkça her parçasındaki emeği hissedebiliyorum. Son hali evin müzik köşesine kuruluyor ve Görkem başlıyor elindeki yayla o muhteşem acayiplikteki müzik aletinden sesler çıkarmaya, suların derinliklerinde geziniyorum.


Görkem’in aracılığıyla ortaya çıkan bu müzik aleti ve mucizevi sesler ayrı bir varoluş sanki. Yaybaharı internet aracılığıyla öğrenmiş, videolarını hayran hayran izlemiştik, neredeyse her açık fikirli müzisyenle tanışmamızda “Yaybaharı biliyor musun?” diye sormuşluğumuz, “Ah, ne güzel olurdu tanışsaydık, birlikte çalsaydık” demişliğimiz var o zamanlardan. Evren yine duymuş sesimizi ve her zamanki gibi kendi zamanlamasında bizleri tanıştırdı, şükür.


Ahşap ev kocaman bir hoparlöre dönüşüyor, sonra birlikte üretmeye başlıyoruz, “Deneyin!” diyor Görkem, yayı istekli olana uzatıyor. O da heyecanlı, gözlerinin içi gülüyor, istiyor ki herkes denesin, “O kadar açık bir deneysel alandayız ki, herkesin elinde başka şeye dönüşecek bu çalgı, birlikte çalmak için çok uygun, deneyelim” diyor.



Görkem deneye deneye şimdiki haline getirmiş yaybaharı, sürekli evrilen bir enstrüman, her an her şey değişebilir. Kalbi “tamam” dediğinde ise artık tamam olsun ve sonra da yaybahardan yedi tane üretip yedi kıtadan müzisyenlere armağan etsin istiyor.


Hepimiz ayrı bir yolculuğa çıkıyoruz; çıkan tanımsız, kategori dışı, hem o hem de o ve aynı zamanda hiçbiri ve hepsi olan sesle birlikte.


Görkem, çalgısıyla uzun süredir aşk yaşadığından onun bütün marifetlerini de biliyor haliyle, sanki kalbimiz ellerinde, gönül tellerimizi elindeki yayla ve yaybaharı bendirlere bağlayan yaylarla titreştirip duruyor, sarhoş gibi oluyorum ama çok kendimdeyim, öyle bir hal, cennet hissi, şefkatli kollar, ana kucağı… İçim kabarıyor, sanki sular yükseliyor da içimden taşıyor, evrene yayılıyor, sonra o sularda balinalarla, yunuslarla yüzüyoruz birlikte. Yıllar önce anlattığı kadar var Esra’nın:


“… Yalova’da sema buluşmasında ilginç bir enstrüman vardı. Yaybahar ismi. Sesi güneşe seslenen balinaların, yunusların sesi gibi. Yanında da, sanki, yukarılarda aşağılarda, evrenin oracığında buracığında, en çok gönlücüğünde kıpırdanmalar oluyor da oralardan buralara gelen bir ses gibi… Gerçekten bu yüzyıldan değil de paralel evrenlerden bize akan pırıltılar gibi… Yaybahar… Sesibahar… İşte bu enstrümanla başladım ben ses çıkarmaya… Kalbimdeki acıyı döktüm yaybaharın tellerine, balinalar inledikçe ben derinlere daldım… Evrende bir yıldız patlamasıyla saçıldım, sonra çoook derinlerde bir acı yüzeye gelmeye başladı, o kadar çok hissettim ki onu hücrelerimde, ağlamaya başladım ve saatlerce ağladım… Hatta yanımda oturan bir arkadaş vardı Hintli, hiç konuşmadık ama o da ağlamaya başladı ve o kadar tatlı gelmişti ki ağlamak, aylardır ağlayamamıştım çünkü….” Şifa olmuş Esra’ya, hem de çok.


Balinalar demişken… Geçen Baran’ı Madagaskar’a uğurladık, balinalara selam edecek bizden. Barancığım, bir de ekler misin günün birinde Görkem’in de yanlarına geleceğini? Haberleri olsun da belki uzaktan duyarlar yaybaharın sesini, o gün gelene kadar mutlu mesut, sağlıcakla dolaşırlar denizlerde.


Bizi mest etti yaybahar, yaylarımızı gevşetti, şimdi bir daha ne zaman duyabileceğim sorusu dolanmaya başladı içimde, Bonustepe’deki icrası için heyecanlanıyorum.


Bence büyücü bu Görkem, bize yaybahar mayasını bulaştırdı, hepimizin içinde büyümeye başladı maya, seslerin büyüsüne Can da kapıldı, yaybahar sanatçısı olmak istediğini söyleyiverdi.


Konser veremedik ama konserin kendisi olduk. İlahi evren, ne güzel sürprizler yapıyorsun, sen ne yaparsan kabulüm, biliyorsun. Kalbimi daha da genişlettiğin, içine yeni sesler, yeni duygular ve yeni heyecanlar eklediğin için müteşekkirim. Yaybaharın sesi şifa, inşallah hepinize kısmet olur da canlı canlı dinlersiniz bir gün. Görkem konserlerine başlasın, toplu şifa törenleri gibi izleyelim inşallah.


Müziğin şifası üzerimize olsun.

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.