El ele… Elden ele…

Mücadele etmiyoruz, duruş sergileyip nöbet bekliyoruz, bilgilenme hakkımızı kullanıyoruz, aktif bekleme halindeyiz.

Karşı çıkmıyoruz, yol bulmaya çalışıyoruz.

Protesto etmiyoruz, slogan atmıyoruz, hashtaglerimiz, tt’lerimiz var.

Ses çıkarıyoruz, şarkılar söylüyoruz birlikte, kayıtlar yapıyoruz.


Pandemide sıkışıp kalan ruhlarımıza ne iyi geldi bu hareketlilik.

Gece ve gündüz nöbetleri güzel tanışmalara vesile olduğu için mutluyuz, bu sayede yöremizde yakınımızda yaşayan yeni arkadaşlar ediniyoruz, yeni bağlantılar kuruluyor, fikir fikri doğuruyor.


Herkesin bi el atması, gönül koyması, kendini konumlandırması, inisiyatif alması/kendi kendini yetkilendirebilmesi, olmayana değil olana bakması, bi ucundan tutması, bağlantılarını harekete geçirebilmesi, sesini duyurabilmek için ses vermesi, seslerin bir çıkması, koro, müzik, sanat, yaratıcılık, bağ kurma ihtiyacı yoluyla, bir araya gelmek için güzel bahaneler ortaya çıkması, ışığın uzak yakın çevremize yayılması, doğanın sesini duyanların bir araya gelmesi, el ele, gönül gönüle vermesi, kendi benliklerinin kenara çekilerek gelene ve güçlü bir şekilde akmakta olana izin verebilmesi, kendi hayallerimizin büyük resimdeki yerini algılamamız ve kendimizden daha büyük bir şeyin bizim aracılığımızla iş gördüğüne uyanmamız, alanı ve ihtiyaçlarını okuma becerilerimiz, birbirimizi hissetmemiz, yardımlaşma potansiyellerimiz, çınar olup dik durma, pınar olup çağıldama gücümüz bizi bu süreçte besleyenler olarak Tahtalıdağ gibi arkamızda duruyorlar.


Bir araya geldik, fikirler döllendi, şimdi içimizde büyüttüklerimiz doğuyor, yeni fikirlere ve hayallere ebelik yapıyoruz bi taraftan.


Tohum toprağa düştüğünde bir süre görünmez oluyor, sanmayalım ki yerinde duruyor, içinde sakladığı potansiyelleri, yaprak ve kökleri büyütmeye başlıyor, bir cenin gibi tohumun içine yerleşmiş olan ilk yapraklar ve kökler, içinde bulunduğu ortamın nemiyle yavaş yavaş açılıyor ve hem yukarı hem de aşağı büyüme başlıyor, ancak ve ancak yaprakları taşıyan dalın gücü toprağı delebilecek hale geldiğinde toprağın yüzünde görünür olmaya başlıyor tohum, doğumun bir başka evresi gibi, toprak kökü de dalı da bağrında büyütüyor, sonra nazikçe, dalları havaya ve kökleri suya emanet ediyor.


Böyle bir iç huzuru ve teslimiyetle bir süreliğine alanı emanet etmek niyetindeyiz. Emanet etmek alanı terk edip gitmek değil. Emanet etmek, yolculuğa her daim eşlik ve şahitlik ederek, varlığı ile olamasa da kalbiyle orada olmak, alanı açık tutmak, sürece güvenmek, sürecin içinden geçerken birbirimizin potansiyellerini görüp onurlandırmamız, birbirimizi kolaylaştırmamız, yeni tanışmalar, dostluklar, çıkarım senle her yola arkadaşlıklar kurulması, düşüncelilik örnekleri, neşemiz, kendiliğindenliğimiz, sabrımız, dirayetimiz, kararlılığımız da demek bir anlamda.


Bu belki de bir bayrak yarışı, evet, yine de “yarış” olması değil elden ele geçen meşalenin ışık yaya yaya yolunda ilerlemesi ilgilendiriyor bizi, o yüzden başka ellere ihtiyacımız var.


Bir taraftan çıktıydı, benzindi, çaydı, sebzeydi, tüptü derken oluşan masraflarımız var, böylesi bir hareketliliğin alanda yaşayan ve çalışan arkadaşlarımızın omuzlarından yükü hafifletebilmesini dileriz.


Maddi destekleriniz ulaşmaya başladı, bir taraftan da bizleri desteklemek isteyen pek çok can var, yardım ve desteklerinizi en uygun yolla ulaştırabilmeniz için arayışımız sürüyor, fikirlerinizi bekleriz.


Şu an kaydın düzenlenmesi aşamasında iki şarkımız var, bana gelen şarkıyı henüz düzenleme aşamasındayız, sonra onu da kaydedeceğiz, üç olacak, bir şarkı da yolda, eder dört, yakında birer birer izleyeceğiz hep birlikte. Geçen hafta bir arkadaşımızın projesi için bir performans gerçekleştirdik, o da kaydını düzenleniyor, çekimler belgesele dönüşecek. Youtube kanalımız da yayına başladı, drone çekimleriyle 5 dakikalık bir mini anlatımımızı izlemekle takibe başlayabilirsiniz bizi. Change.org’daki kampanyamızı imzalayabilir, Facebook sayfa ve grubumuzu takip edebilirsiniz.


Yörede yaşayan yüzlerce insan bu vesileyle tanışmış oldu, şimdi bu kararlılığımızı forumlarla zenginleştirmek, bu birlikteliğimizi bir araya gelmemize vesile olacak başka etkinlikler, atölyeler ve üretimler için seferber etmek istiyoruz, bu hareketliliğin içinden bir Kültür Sanat ve özellikle Müzik Festivali çıkacak gibi görünüyor, çoğumuzun ortak hayali imiş, bir araya gelince öğreniyoruz bunları. Hem birbirimizle hem de Yeryüzü ile bağımızı güçlendirecek her türlü sese, söze açık bir “özgür alan” ve bir araya gelme vesilesi fikirlerinize, ve bu fikirlerin ortak yaratımına katkıda bulunabilecek canlara ihtiyacımız var.


Dileğimiz, sesi olduğumuz doğanın hürmet görmesi, yaşam ağındaki yerimizin ve biricikliğimizin farkına varmamız, bizi yaşatan doğaya/hayata armağanlarımızı sunmak için türlü hizmet yolları bulmamız, söylediğimiz her sözde ve eylediklerimizde yaşamın büyük gücünü onurlandırmamız. Dere havzalarını korumak da kendi habitatımızı korumak kadar önemli.


Katılımcı süreçlerle ilerleyebilmemiz, hayata geçmesini dilediğimiz hayallerin gerçekleşmesinde hayati önem taşıyor. Bu yüzden her cumartesi düzenlediğimiz buluşmalarda forumların da olmasını önemsiyoruz. Yol haritalarımızı oluştururken her birimizin geribildirimi kıymetli, buna oldukça ihtiyacımız var, o yüzden dışarıdan bakanlar ne görüyor, takip edenler bundan sonraki yol güzergahı için neler geçiriyor kalbinden merak ediyoruz.


Çan eğrisi hayatın pek çok alanında kendini gösteriyor, özellikle aciliyetten gelişen ani yapılanmalar/oluşumlar da başlayıp gelişme evresi içerir ve işlevini bitirip sönümlenebilir, ah işte yine çan eğrisi, olacağı buydu! Mu?


Korkular pek çok yerden sistemimize sızmaya çalışan uyarıcılar, doğru yönlendirdiğimizde müttefiklerimiz olmaları işten bile değil. Hem çabuk karar verilmesi, uygulamaya geçilmesi gereken durumlar söz konusuydu hem de birlikte ileriye doğru bakıp baktığımız yerde gördüğümüz manzarayı tanımlamaya, hissetmeye ihtiyacımız vardı, korkunun üstesinden sevgiyle geldik, nöbete devam ediyoruz.


Bu süreçte alanda sık bulunanların evinde iş, bahçesinde bakım, derslerinde okunması, izlenmesi gerekenler birikti. Müjdeli haber çıtlatması üzerine sonuç almışız gibi rehavete girildiği düşünülebilir, biz hiç durmadık oysaki, evlerimizdeyken de yazışarak, konuşarak iletişim içindeydik gece gündüz.


Yaratıcı süreçler devreye girdi, çağrımızın daha çok kalbe ulaşması için türlü yollar buluyoruz, arıyoruz, bir taraftan da biriken işlerimizi halletmeye çabalıyoruz, bizden hizmet bekleyen işlerimiz, bahçelerimiz ve her şeyden öte kendimiz var, biraz dinlenmeye ihtiyacımız var ki yeni iş ve fikirlerle alanda tüm varlığımızla yeniden boy gösterebilelim uluçınarlar gibi.


Herkes kendini bi tebrik etsin, çok güzel bir iş çıkarıyoruz deyim yerindeyse, kutlanası bir birliktelik ve dayanışma örneği olduk, daha da güzel şeyler olacak.

Bu ağaçlar, bu su bizi bir araya getirdi, şimdi nereye doğru akıyoruz?


Çan eğrisi değil olsa olsa göğe doğru bir harekettir, bir tohumun dallana dallana ağaca dönüşmesidir bizimkisi, senin ve benim farklı dallardan gelip ağacın tacını oluşturmamızdır, ve sonra orman olma yolunda bilge ağaçlığımızı bilmemizdir.


Eminiz ki bu yeni süreçte, sonsuz olasılıklar denizinde olması en olası haliyle tam da şu an biçimlenmekte olan, belki de yöre bazında örnek teşkil edebilecek bu oluşum aracılığıyla temiz gıdaya yerelden ulaşma yolunda yollar açılacak, yöresel her türlü üretim desteklenecek, üretime alan ve altyapı sağlanacak, birlikte üretmenin herkesin mutluluğuna ve faydasına olacağı yeni oluşumlar üzerine akıllarımız ve kalplerimiz işe koyulacak.


Müzik birleştirsin bizi, sanat aydınlatsın yolumuzu, sesimizi duyan ve ses veren herkese sonsuz teşekkürlerimizle.


Not: Perşembeleri ve cumartesileri pek güzel şeyler oluyor çınarların altında, gelsenize…

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.