Her dem yeşil…
Birileri ağaçların çağrısını duyuyor, birileri kuşların. Kimini deniz çağırıyor kimini dağlar. Bazısı mantarların peşine düşüyor, bazısı kaplumbağaların. Kimi taşlarına çekiliyor yeryüzünün, kimi şifalı bitkilerine. Kimi arılarla aşk yaşıyor kimi toprakla. Her birimizde hepsinden biraz var, yeryüzünün çağrısını duyuyoruz.
Bir el birleştiriyor bizi, noktalar bir araya geliyor, tüm bağlantılar tek tek kendini gösteriyor, kalplerimizde yaşattığımız en ufacık bir hayal bile gerçeğe dönüşüyor, ete kemiğe bürünüyor, hayalle gerçek bir anda burun buruna geliyor.
Her şey zamanını bekliyor beklentisizce, yavaşça olgunlaşan meyve ballanıyor, kışın rüzgarlarına dayanıyor, yazın güneşin ışığı ve sıcağıyla besleniyor, kendini büyütüyor, yeşil dalların arasında fark edilmezken renk almaya, görünür olmaya başlıyor, pişiriyor kendini adeta. Köklerden göklere doğru taşınan, gövdeden gelen besini aşkla dönüştüren bir şey var, bir mucize ki her an yaşanıyor, dikey düzlemde yukarıya ve aşağıya doğru gerçekleşen büyüme, yatay düzlemde her yöne uzanıyor. Toprağın altında kökler, ağaçların tacında dallar birbirine karışıyor, değiyorlar birbirlerine, yeraltında görünmeyen bağlar yeryüzünde görünür oluyor, ormanın ruhu içimizden geçiyor, canlı cansız ayrımı yok ormanda, varlıklar var, görünür görünmez, içimizi titretiyor geçerken, sarsıyor bazen.
Aklım, kalbim, bedenim ve ruhum neyin hizmetinde? Ellerim neyi işliyor, hangi taşa neyi resmediyor? Kurumuş bir ağacın gövdesinden kendimi yonta yonta şekillendiriyorum belki de, ya da ölü dallarımı gövdemden ayırıp toprağa yollarken yaşlı bedenimi taze dallarla yeşertiyorum, ben her ne idiysen ondan başka bir şey çıkıyor şimdi, kuruyan dallarımı da tazecik fışkınlarım kadar onurlandırıyorum. Her dem yeşil ağaçlar eski yapraklarını sarartırken yeni dallar ve yapraklar büyütüyor, uzaktan aynı görünse de kendi içinde değişim ve yenilenme gerçekleşiyor anbean.
Umutlar ve hayaller de böyle, bazen sararıp solsa da aslı her dem yeşil.
Yüreğinde taze bir dal saklarsan şarkı söyleyen kuş gelecektir dermiş dünyanın uzak köşelerindeki atalar, taze dallarımın da olgunlaşacağı günler gelecek elbet, sabrım çok, ne sıcaklar, ne kurak zamanlar gördüm, köklerim derinlerde artık, üzerimde de kuşlar yuva yapmışsa daha ne isterim şu hayattan. Şükürler olsun.
Bazen bir anda olmuş gibi hissedilse de şeylerin görünmeyen kısmında ne çok dua, dilek, niyet ve akbüyü var.
Gerçekmiş gibi hayal et kanka, bakarsın bir gün olmuş, sabırla bekle, zaman zaman isyan etsen de teslim et hayalini göklere, şükür dolu gözyaşları boşa akmazmış, akşamdan sabaha bile neler oluyor, emek vererek, özenerek, hep severek, tüm yaşama saygı ile yaşamaya devam et, gerisi geliyor.
Ormana hoş geldin!
YORUMLAR