Kaynağa yolculuk…
Keçiboynuzu eski yapraklarını döktü, tazelendi, neredeyse yirmi santim büyüdü. Değişik bir hava var, kuru sıcak ve sanki sonbaharmış gibi tatlı bir rüzgâr esiyor, ormanın içinde rüzgârın yer değiştirmesini, yaklaşıp uzaklaşmasını cırcırlara rağmen duyabiliyoruz. Dün hava bulutlandı ve sonra birden yağmur iniverdi, lavantaların kokusu ladenlere, mersinlere karıştı, mis gibi koktu ortalık.
Can’ın şaman davulu bizde, zaman ayırıp onunla halleşiyorum, deri nasıl da canlı bişey, havadan nem kapıyor tam da deyim yerinde, gündüz vakti kuru havada gayet tok bir sesi var, dün yağan yağmurdan etkilenmiş, gece çalayım dedim, sesi zoinkledi, mum yakıp elimle seve seve yavaş yavaş ısıttım, ses güzelleşti hemen.
Davulla kaynaşıyoruz. Dualarla elime alıyorum, adaçayı ile tütsülüyorum, önce küçük vuruşlarla seslerini öğreniyorum, sonra yavaş yavaş tokmağın darbelerinin gücünü artırarak yeni sesler keşfediyorum, benimle birlikte yükselip alçalan bir canlı tutuyorum ellerimde, bir elim sabit, davulu sıkıca kavrıyor, diğer elimi özgür bırakıyorum, derinin üzerinde geziniyor, o an doğaçlama tutturduğum bir ritmin içinde yüzüyorum, yüzerken sesim de salınıyor ortalığa kendiliğinden, usuldan katılıyor önce, sonra davulla birlikte o da coşuyor, birlikte yükseliyoruz, deviniyoruz, birlikte kaynıyoruz.
Hem çalıp hem söyleyemiyordum yakın zamana kadar, artık yapabiliyorum. O ritim, o sesler ve o güç nereden geliyor biliyorum artık, kendimle kalmaya ayırdığım her zaman başka türlü bir soyutlanma ve odaklanma fırsatı oluşuyor, ben de salıyorum gitsin, orman var ne gam var.
Sıcaklarda çok hareket etmemekte fayda var, minimum düzeyde gerekli olanlar için enerji kullanıp dinlenme halinde kalmak önemli, bu sırada içe dönmek ve biriken enerjiyi sabah erken ya da akşamüstü kullanmak daha verimli. Biz de öyle yapıyoruz, Korona sürecine hareketli başlamıştık, gün içinde hareket edebiliyorduk, şimdi gündüz dinlenip akşamüstü ve gece pır pır çalışıyoruz.
Bu aralar su kaynağımız güçlü, suyumuz bol akıyor şükürler olsun, ne zamandır filtre temizliği için yukarı çıkmıyorum, durumu fırsat bilip sulamaya devam ediyoruz gecenin üçüne dördüne kadar. Selahattin bahçede yeni hortum ve vana sistemleri kurdu, işimiz bayağı bir kolaylaştı, koca hortumu oradan oraya taşımakla uğraşmıyoruz, vanaları açıp kapatarak suyu yönlendiriyoruz, daha az yoruluyoruz böylelikle. Yakında ana kaynaktan gelen boruları yenileyeceğiz, böylece kireç birikintileriyle borunun tıkanması sorununu çözmüş olacağız. Bundan ötesi damlama sulama sistemi, o da olur yakında inşallah, çok yaklaştık, nereden nereye, her an her şey iyileşiyor, güzelleşiyor.
Tüm zorlanmaların feraha erdiği bir an var, o anın içinde debelenmeden durabilmek anı genişletip yayıyor ve ferahlık da böyle yayılıyor sanki. Bir zamanlar hayali kurulan şeyler bir bir oldukça şükretmekten başka ne yapabilirim? Bu da geçer Ya Huu, çok da şeetmiycen, Allah var ne gam var düsturlarını kalbimde tutarak yol almak hep iyi geliyor.
Hayat bana cilveler yapıp duruyor, çok isteyip heyecanla beklediğim şeyleri bekletiyor, fazla naz aşık usandırır misali, bir an geliyor, eeehhh diyorum, bırakıyorum peşini, vazgeçmek gibi değil de ipin ucunu bırakmak gibi, bırakmama izin vermiyor, bi güzellikle geliyor hep, kucağında papatyalarla, gelinciklerle geliyor, yüzümü güldürüyor, şükrettiriyor.
O bırakma anlarında bazen isyan bile olduğu oluyor, ama ben dua ettim çok, Allahım isyanla öğretme bana, şükürle öğret, o zaman kalbim genişliyor, kalbim daraldıkça içime çöküyorum çünkü, ferahlığı isterken/düşlerken daralmak ne yaman çelişki!
Şükrettikçe içim kaynıyor, şükrettikçe kristal yağmurları gibi canlar yağıyor, birlikte kaynıyoruz, birlikte çağıldıyoruz, kaynaşıyoruz.
Davul da, bahçe de, insan da sevdikçe güzelleşiyor.
Tüm varoluşla kaynaştıran sihirli ele, tüm kaynakların asıl sahibine şükürler olsun.
Kalbim çiçek açıyor.
YORUMLAR