Nazlı Ege Dayanır, Bahçeşehir Üniversitesi’nde işletme bölümünde okumuş. Ardından finans sektöründe çalışmış. Bu süreçte 'Theta healing terapileri' almış. Ardından da kendi uygulayıcı olmak istemiş ve eğitim almış. Aynı zamanda Basic DNA Uygulayıcılık ve Advanced DNA Uygulayıcılık eğitimlerini tamamlamış. Bu alanda Dubai’de Theta healing tekniğinin kurucusu Vianna Stibal’dan eğitim alarak Basic DNA ve Advanced DNA olmak üzere iki modülün de eğitmeni olmuş. Şimdi bilinçaltı kodları değiştirmek isteyenler için seanslar uyguluyor. Bu yöntem, ilişkiler, kariyer, ruh eşi, bolluk bereket çalışmaları, yabancı dil aktivasyonu gibi birçok alanda uygulanabiliyor. Biz de Nazlı Ege Dayanır ile annelik konusu ile ilgili olası kodları; anne-bebek ilişkilerindeki kodları konuştuk. Bir şeyin olmasını isteme yöntemimize; hayal ve niyet çalışmalarına değindik.
Nedir bu Theta healing yöntemi?
Bu bir iyileşme, alternatif meditasyon yöntemi. Bunu diğer meditasyon yöntemlerinden ayıran şey beyin dalgalarımızdan biri olan teta frekansıyla çalışılıyor olması. Alfa, beta, delta, gama gibi farklı frekanslarla birlikte teta da bir dalga. Uyku ve uyanıklık arasındaki anımız, tam derin uykuya geçme halimiz. Bilinçli seviyede geçmesek de bu dalgaya kendiliğinden geçiyoruz. Teta seviyesi en rahat olduğumuz, sezgisel olarak en yoğun olduğumuz, aklımızdan geçen şeylerin ‘olmaya’ en yakın olduğu halimiz. Tepe çakramızla ilgili olduğu için herkesin kendi inancına göre inandığı şeye en yakın olduğu yer diyoruz.
Bu yöntemde çalışmaları nasıl yapıyorsunuz?
Theta healing yöntemi ile çalışma yaparken biz bilinçaltındaki kodu anlamak için önce ‘kazma tekniği’ ile kişiyi engelleyen kodu arıyoruz, soru - cevap şeklinde. O engelleyici kodu bulmak için ne kadar geçmişe gitmek gerekirse oraya gidip bulmaya çalışıyoruz. Örneğin bir çalışmamda kişinin çok eskiden duyduğu, dedesinin komşusunun çok zengin ama yalnız ölmesi cümlesi ve ardından bu cümleyi güçlendiren unsurlar, kişide ‘zengin olursan yalnız ölürsün’ kodunu oluşturmuş. Şimdi durum bu olunca kişi zengin olmama enerjisi yayıyor aslında. Kendi deyimiyle ‘neye elini atsa kuruyor.’ Bu blokajlar varken bunun türevi olaylar yaşıyoruz.
Seansları nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Seans sırasında şöyle yapıyoruz ben tekniği bildiğim için teta seviyesine çıkıyorum ve enerjimle kazma ile belirlediğimiz o kodu değiştiriyorum. Bu değişikliği test ederken de kinestiyolojiden faydalanarak kas testi yapıyorum. Kas testini öncesinde ve sonrasında kullanıyorum.
Çocuklar bu kodları ne zaman oluşturuyor? Çocuklarla nasıl çalışıyorsunuz?
Evet yaş sınırlaması olmaksızın çalışıyoruz. Çocuklar 0-6 yaş grubunda anneyi yansıtıyor çoğunlukla. Annenin endişeleri, korkuları, siniri doğumdan önce yaşananlar tamamen çocuğa yansıyor. Aslında biz kodlanmaya anne karnında başlıyoruz. Çalıştığım bir yetişkin de girdiği ortamlarda istenmediği, onaylanmadığı hissiyle değişim istedi. Kazma tekniği ile bu kodun nereden geldiğini bulmaya çalıştık bir şey çıkmadı. Sonra annesinin hamileliği ve bebeğini isteyip istemediği konusuna gelince orada zaten çıkıyor ortaya. Annenin bebeğini isteyip istememesi bebekte bilinçaltına atılan bir ‘istenmiyorum’ koduna dönüşebiliyor. Bunun yanında benim düşünceme göre tüm insanlık birbirine bağlı, sanki görünmez bir ip var. Dolayısıyla tüm insanlığın, atalarımızdan aldığımız kodlar olduğunu da düşünüyorum. Mesela bizim toplumumuz göçebe bir hayattan geldiği için fazlasıyla kıtlık bilinci var. Her şey her an tükenecek gibi davranıyoruz. Kolektif bilinçten aldığımız bir bilinç var, bunlar insandan insana aktarılıyor. Dolayısıyla çocuklarda hayatlarının ilk yıllarında kodları değiştirmek mümkün.
Annelerle ya da anne olmak isteyenlerle neye dönük, nasıl çalışıyorsunuz?
Anne olmak isteyip hiçbir sağlık sorunu olmadığı halde hamile kalamayanlar olabiliyor. Bu konuda seanslarda soru-cevap kazma tekniğini uyguladığımızda bir de görüyoruz ki anne olmakla ilgili çok kod var. Anne olmanın zorluğundan tutun da alınacak kilolara kadar. Dolayısıyla kendi bilinçaltı kodu aslında önüne engel olarak çıkıyor. Doğum anı ile ilgili; kişinin annesine benzemesiyle ilgili; anne olmanın eve bağlanmaya sebep olacağı ile ilgili korkular diğer örneklerden. Toplumda da negatif kodlama çok fazla annelikle ilgili. Genel olarak negatif konuşmayı da seven bir toplumuz; bu dışarıdan gelen negatif kodlara psişik saldırı ve psişik kanca diyoruz. Doğumdan sonra ilk dönemlerdeki bunalımlarda, eşle olan tartışmalarda, ‘ben yetersiz bir anneyim’ hissi yükseldiğinde, çok destek göremediklerini hissettiklerinde yardım istiyorlar genellikle. Mesela eşlerinden destek almadıklarını söyleyen birkaç annede ‘çocuğum babasını benden daha çok sevmesin, birinci ben olayım onun gözünde’ kodu ile karşılaştım. Dolayısıyla eşlerinin bebek bakımı konusundaki ortaklığını, desteğini enerjileri ve kendilerine çektikleri olaylarla reddetmiş olabiliyorlar.
Anne- çocuk seanslarını nasıl yapıyorsunuz?
Çocuk genelde anneyi yansıttığı için ben anneyle konuşuyorum önce. Çocuk konuşabiliyorsa onunla konuşuyorum konuşamıyorsa anneden izin alıyorum çocukla seans için. Birlikte alıyorum anne çocuğu. On dokuz maddelik bir temizlik var enerji bedenlerini temizlediğimiz. Nazardan tutun da psişik kancaları temizlediğimiz... Ardından soru cevapta daha seri biçimde alıyorum cevapları, kazma tekniğinde. Kök inanca daha kolaylıkla gidiyoruz. Çocuk konuşabiliyorsa onunla oyun havasında gerçekleşiyor zaten seans. İzin almadan kimseye tekniği uygulamıyoruz. Bu aynı zamanda taç çakranın üzerinde yer alan ‘yüksek benlik’ten izin almayı ifade eder. Enerji boyutunda ve uzmanlık gerektiren bir alan burası. Bazı bebekler reddediyor mesela.
Annelere ne tavsiye edersiniz hem kendi kodları hem de bebeklerinde bırakma ihtimali olan kodlar için?
Hayatlarının merkezlerinde kendileri olmalı. Uçaklarda bile tehlike anındaki uyarı buna paralel. Kızgınlık, öfke ya da tüm duygular bebeğe geçiyor mutlaka. İş hayatından geri kaldığınızı düşünüyorsanız da çocuğa yansır, evde oturmaktan bunalmanız da yansır. Dolayısıyla merkeze kendilerini koyup nasıl mutlu olacaklarsa öyle davranmalarını öneririm, çocuklarına mutluluk duygusunun yansıması hoşlarına gidecektir. Bu farkındalık için örneğin renkli bir bileklik takmalarını öneriyorum ya da onlara kendi merkezdeki konumlarını hatırlatacak başka bir nesne. Kendilerini kaptırdıkları anda onu görünce toparlanmaları konusunda pratik sağlayacaktır bu. Böylelikle zamanla alışkanlık halini alır annenin kendi mutluluğunu ön plana koyması. En sinirlendikleri anda bir nefes molası işlerini kolaylaştırır ya da uyumadan önce sadece 10 dakika kulaklığı takıp bir meditasyon yapmaları. Zor ve problem gördüğümüz ne varsa onlarla sınanırız çünkü.
Çitflerle de çalışıyorsunuz, onlarla terapiyi nasıl yapıyorsunuz?
Burada kişileri ayrı ayrı alıp ilişkideki kadın ve erkeğin karşılıklı beklentilerine bakıyoruz. İlişkide erkekler ‘yeterli’; kadınlar ‘değerli’ hissetmek istiyor bu dengede bir sorun çıktığında ilişki çatırdamaya başlıyor. Teta seviyesinde ilişkiyi kurtarmak isteyip istemediklerini sorarız. Biz aslında ilişkilere sonsuzmuş gibi başlarız ama, bir ilişki en iyi ihtimalle taraflardan birinin ölümüyle biter aslında. İlişkilerin temelinde de ne yayarsak onu buluyoruz. ‘Değersizlik’ kodunu yaydığımızda karşı tarafın kapısını sık sık bu inancımızı desteklemesi için çalıyoruz. Bu blokaj kalktığında tam tersi olmaya başlıyor. Herkes için başkaları bir illüzyon kişi kendini değiştirdiğinde başkalarının davranışları da kişiye göre değişmeye başlıyor.
Hayal çalışmaları ile ilgili neler dersiniz?
Hayali tüm detaylarıyla yaşanmasını tavsiye ederim, tüm duyularıyla. Ayrıca bir şeyi çok istemek ve hiç istememek arasında fark yoktur. Onun için doğru istemek önemli. İstediğimiz şey zaten bizimmiş gibi istemek gerekir. Kırmızı bir araba istersek bagaja eşyaları nasıl yerleştirildiğini, radyoda çalan müziği, burnumuza gelen kokuyu hepsini hayal edip kendimize yaşatıyoruz. Bunun içine de pozitif duyguları ilave ediyoruz.
Niyet çalışmaları yaptırıyorsunuz bize de bu konuda tüyolar verir misiniz?
Bir şeye niyet ederken pozitif düşünce, hiçbir teknik bilmesek de, en geçerli yoldur. Burada zihnin ürettiği sorular ve kuşkular varsa o niyetle ilgili engellerin öne çıkma ihtimali yükselir. Her kaygı, korku duyduğumuzda yazmak en iyi terapidir. O enerjinin dışarı atılmasını sağlar. Korkular, endişeler sönümlenmeye başladığında farkındalık artıyor. Annelere güne bebekleriyle uyumlu, mutlu, kaliteli başlamaları ile ilgili niyet etmelerini öneririm. Bunun yanında çevrelerinde onlara pozitif enerji verecek kişiler bulundurmalarını öneririm. Bunun yanında sakin, sözsüz, hafif tonlarda müzik zihne masaj yapar. Su ile ilgili araştırmalar artık ortada suyun aklı önemli. Dolayısıyla buna niyet ederek içilen su vücudumuz ve sistemimiz için çalışır. Bunun yanında olmasını istediğimiz şeyleri ‘olmuş gibi’ konuşmak o enerjiyi kendimize çekmemizi sağlar.
Röportaj: Bengü Kantekin Günal
YORUMLAR