Bir döneme, ‘Bu Sabahların Bir Anlamı Olmalı’, ‘Alışamadım Yokluğuna’ ve ‘Ankara’ gibi şarkılarıyla damgasını vuran Türk rock-pop müziğinin en eski gruplarından Vega, 12 yıl aradan sonra geri döndü. Milyonların ağzına bir parmak bal çaldıktan sonra bir anda ortadan kaybolan grubun solisti Deniz Özbey ve gitaristi Tuğrul Akyüz’ün yeni albümleri ‘Delinin Yıldızı’ndaki şarkıları herkesin dilinde. Yıllar sonra ilk kez röportaj veren ikili, yaşadıkları değişimi ve uzun yıllardır ortalarda olmama nedenlerini anlattı...


‘Delinin Yıldızı’ adını verdiğiniz albümle 12 yıl aradan sonra geri döndünüz. Bu süreçte nerelerdeydiniz?

Deniz Özbey: Bu bize gerçekten zamanın bir şakası olsa gerek. 12 sene nasıl geçti anlamadık. Hayranlarımızı kendimizden mahrum bırakmak istemezdik. Müzikten sektöre veya kişilere küstüğümüz için ayrı kalmadık.

Tuğrul Akyüz: En fazla 5 yıl geçmiş olması gerekirken bir baktık ki 12 yıl olmuş! Bu süreçte bir de kızımız oldu. Adı Ceylin. Şu an 9 yaşında, onun büyüme sürecinde ailece birlikte olalım istedik. Deniz pek çalışmadı ama benim müzikal çalışmalarım hep sürdü. 5 yıldır da ‘Delinin Yıldızı’ üzerinde çalışıyorduk.

‘Vefa semt adı değilmiş’


Uzun yıllar sonra çıkardığınız albümünüz müzik listelerinde en çok satılanlar listesinde ilk sıraya kadar yerleşti. Müzikseverlerin albümünüze ilgisi sizi şaşırttı mı?

T.A.: Çok fazla ortalarda dolaşıp insanların ne hissettiğini bilmediğimiz için albüm sonrası bize gösterilen sevgiye çok şaşırdık. Bizi, kendileriyle özdeşleştirdiklerini bilmiyordum. İnsanların gerek sosyal medyada yazdıkları gerek yüzümüze söyledikleri sonrası tüylerim diken diken oldu. Bu kadar sevenimiz olduğunu bilmiyorduk.

D.Ö.: Bizi sevenlerin internette çok vakit geçirdiklerini düşünmüyorum. Bize ulaşmaya çalışanların albüm yapmamızda etkileri çok oldu. Bu kitle çok vefalıymış. Vefa sadece bir semt adı değilmiş. Bu bizi çok şaşırttı. İnsanlar, kalplerinde en azından bir satır yer edinen Vega’yı unutmamışlar.

‘Halimize şükrediyorum’


Neden ‘Delinin Yıldızı’ peki?

D.Ö.: Beynim, duygularım elime öyle komut verdiği için. Bir neyzenin parçasını dinlerken kendimi lacivert bir gecede yıldızların altında kurumuş bir kuyunun içerisinde tahta masada hayal ettim. Ben ise yukarı bakıyordum. Ayın bir kısmını ve yıldızların bir kısmını görüyordum. Bu hayal dünyasında çıktı, bu şarkılar ortaya. Biz grup ismi olarak Vega’yı seçerken de içinde bir anlam yoktu ama sonrasında etrafı anlamlarla örüldü. ‘Delinin Yıldızı’ biraz tesadüf, biraz da rüya halindeyken yazıldı.


İlham kolay geldi mi?

D.Ö.: Her şarkının sözlerini tamamladıktan sonra bir daha yazamayacağım diyorum ama yazıyorum. En büyük ilham kaynağım, dünyevi dertler ve insan kişilikleri! Bana tek bir başlık ilham olmuyor. Şarkı sözlerini biraz da kontrolüm dışında yazıyorum.


İlk çıktığınız yıllarda sosyal medya olmamasına rağmen büyük ses getirmiştiniz. O dönemlerde iletişim ağı gelişmiş olsaydı bugün Vega hangi noktada olurdu?

T.A.: Daha popüler olurduk. Ama gidişatımızdan memnunuz, halimize şükrediyorum. Tanınma gibi derdimiz yok.


‘Ankaralı bir grup değiliz’


Yorumladığınız ‘Ankara’ şarkısından ötürü sizin Ankara çıkışlı bir grup olduğunuzu zannedenler var. Buna ilişkin neler söylersiniz?

D.Ö.: Çocukluğumda annemin Ankaralı olmasından ötürü orada çok kaldım. Ve bu şarkıdan ötürü de insanlar bunu yanlış anladı. 3’te 1 Ankaralıyım, 3’te 2 İstanbulluyum diyebilirim. Tuğrul’un hiç alakası yok. Ankara’nın düzeni bana çok romantik geliyor.




‘Önemli olan gönüllerde yer edinebilmek’


Albümünüzün kısa sürede hem raflarda hem de dijital ortamlarda en çok satanlar listesinde üst sıralarda yer almasını nasıl yorumlarsınız?

T.A.: Önemli olan gönüllerde yer edebilmek, listeler bugün var, yarın yok!

D.Ö.: Biz aslında çok inmemek için çıkmamayı tercih ediyoruz. Duygusal olarak çıkmaya müsait insanlar değiliz. Her çıkışın bir inişi olur, biz de o inişi görmek istemiyoruz. 20 yıllık müzik maceramız sırasında sadece stabil kalıp saygı değer olmayı hedef aldık.


Hedefinize ulaşabildiniz mi?

T.A.: Evet. Huzurluyuz. İç devinimimiz önemli. Bizim yıldızlar marine edilmiş bir şekilde kısık ateşte pişiyor.


‘Ruh olarak yakınlaştık’


Sizi şehir merkezinden ayrılmaya iten sebep neydi?

T.A.: Eskiden şehir içinde yaşıyorduk. Çocuğumuza güvenle bakabileceğimiz bir alan yoktu. Site hayatı daha güvenli. İstanbul’un göbeğinde pek güven yok.

D.Ö.: Kızımız sebebiyle orada yaşıyoruz. Ceylin, 9 yaşında ve bahçede rahatça oynayabiliyor. Orada şehir içinde edindiğimiz arkadaştan daha çok arkadaş edindik. Uzun bir süre Cihangir ve Suadiye’de oturduk. Buralara hiç özlem halinde değiliz.

İnsanlardan mı kaçtınız?

Kalabalıklardan kaçıyoruz. Çünkü kalabalıklarda kaybolup gidiyorsunuz, eğlenceden bile zevk alamıyorsunuz. Ortamda sürü psikolojisi ön plana çıkıyor, birisi ne yaparsa herkes onu tekrarlıyor. Kalabalıkla itişiyorsun devamlı! Artık herkes birbiriyle uzaktan akıllı telefonlar aracılığıyla görüşüyor zaten. Fiziksek olarak uzağız ama olarak yakınlaştık!


‘Gençlerde kayıtsızlık var’


Dünyanın gidişatını nasıl buluyorsunuz?

D.Ö.: Negatifler çok arttı ama insanlar eskisine göre daha bilinçli. Dünyada olan olaylar birtakım senaryolardan ibaret. Hollywood filmi gibi üstümüze işleniyor. Ama artık insanlar uyandı. Bu uyanış büyük bir ivmeyle yükseliyor.

T.A.: Dünyada her dönem bir sıkıntı vardı ama günümüzde iletişim ağının genişlemesi nedeniyle haberlerini alır olduk. Herkes her konuda uzman! Mesela Youtube’un varlığı iyi bir şey. Fikir üreten genç beyinler var. Ama gençlerde biraz hayata karşı kayıtsızlık var!


Röportaj: Arif Hür

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.