Onu daha çok Harrison Ford ile oynadığı “Sabah Neşesi” filmiyle tanıdım. Genç ama cadı bir televizyoncuyu canlandırıyordu. Oysa Rachel McAdams, oyunculuğa 13 yaşında bir yaz kampında Shakespeare oyunlarında rol alarak başlamış. Kariyerini tiyatro üzerine kuran ve profesyonel meslek hayatına televizyon dizileriyle 20 yaşında adım atan McAdams, kısa sürede yeteneğini ispatladı, film eleştirmenleri onu yüceltti ve zaman içerisinde birçok ödülü kucakladı.


38 yaşındaki Kanadalı yıldız, son projesi için Marvel’dan gelen teklife bir süre inanamadığını da söylüyor. Yönetmen Scott Derrickson’ın ‘Doctor Strange’ filminde acil servis doktoru Dr. Christine Palmer olarak kamera karşısına geçen güzel oyuncuya Benedict Cumberbatch, Chiwetel Ejiofor ve Benedict Wong eşlik ediyor. Filmde dünyaca ünlü sinir cerrahı Dr. Stephen Strange’in bir kaza sonucu ellerini kullanamaması ve akabinde değişen hayatı konu ediliyor. Geleneksel tıp işe yaramayınca iyileşme ümidiyle Kamar-Taj olarak bilinen gizemli topraklara gitmeye karar veren doktor, buranın sadece bir şifa merkezi değil, gerçekliği yok etmek üzere kurulu bir savaş cephesi olduğunu öğreniyor. McAdams’ın canlandırdığı Dr. Christine Palmer ise Dr. Strange’in sevgilisi aynı zamanda. Gelin dün vizyona giren filmi, güzel yıldız Rachel McAdams’tan dinleyelim.



Filmdeki rolünüzle başlayalım. Canlandırdığınız karakterin başroldeki Stephen Strange’le ilişkisi nedir?

New York Metropolitan Hastanesi’nde göğüs ameliyatlarında uzman, bir acil servis travma doktoru Christine Palmer’ı canlandırıyorum. Stephen ise aynı hastanede çalışan meşhur bir nörocerrah. Aslında eski sevgililer. Filmde hikâye ilişkilerinin sonundan başlıyor. Biraz farklı, klasik bir aşk hikâyesi değil ve çok akıllıca.


Bu rolü niye kabul ettiniz?

Marvel sinema evreninin bir parçası olmak heyecan verici. Film yapış şekillerine bayılıyorum. Dünyanın en iyileriyle çalışma şansı buluyorsunuz. Her şey son teknoloji ve inandırıcı görünmesi için epey zaman harcanıyor. Bu gerçekten üst seviye bir film yapımcılığı.


Marvel’den ilk telefon geldiğinde ne hissettiniz?

Bu çok havalıydı. Marvel filmlerinin seyircisi arasındayken bir tanesinde kamera karşısına geçmek akıl almaz bir şeydi. Hâlâ kendimi çimdikliyorum.





‘Çizgi romanla hazırlandım’


Karakterinize nasıl hazırlandınız?

Birçok çizgi roman okudum. Yönetmen Scott Derrickson, karakterime yardımcı olacağını düşündüğü için özellikle “Yemin” sayısına yönlendirdi. Christine, henüz bu filmde süper kahraman dünyasında değil. O gerçek hayatta, hastanede, doktorlar diyarında yaşıyor. Çizgi roman anlamında da Strange’i tanımak ve karakterimin nereye gittiğini görmek çok ilginçti.



Bilinen karakteri oynamak zor muydu?

İnsanların kafasındaki karaktere yaklaşabilmek üzerimde bir baskı yarattı tabii... Şanslıydım, karakterim Christine, çizgi romanlardaki birkaç kadının karışımı ve Scott’ın kendi icadıydı. Benim için oldukça orijinal bir çıkış oldu.


Benedict Cumberbatch, Doktor Strange rolüne ne kattı sizce?

Benedict’in çok kahramansı bir havası var. Dünyaca ünlü bir nörocerrah için gayet mantıklı bir seçim, muazzam bir zekâya sahip. Ayrıca alçakgönüllü ve çok komik; repliklere, sete espri kattı.


İkiniz de birer cerrahı oynayacak kadar hazırlıklı mıydınız?

Evet. Yanımızda bizle çalışan harika tıp uzmanları vardı ve Benedict sürekli onlardan fikir aldı. Mankenler üzerinde çalıştık, gerçek kalpler ve beyinler üzerinde değil, ama o bütün damarların ve kapakçıkların nereye gittiğini bilmek istedi.



Dr. Strange ile Dr. Palmer arasında nasıl bir ilişki vardı?

Filmi bitirdikten sonra ilişkilerinin tahmin ettiğimden daha duygusal olduğunu anladım. Hâlâ iyi arkadaş ve meslektaş olmalarından yola çıkarak uzun bir yolculuk yaşadık. Aralarında şakalaşıyor ve iyi anlaşıyorlar. Olumlu anlamda birbirlerini zorluyorlar. Sonra Strange’in hayatı dağılmaya başlıyor ve uzaklaşıyorlar. Koptukları anda beklenmedik biçimde birbirlerini tekrar buluyorlar. Biz oynarken gerçekten çok eğlendik.





‘Eğlence treni hissi verecek’


Peki korku filmi tecrübeleriniz, bu filmde işinize yaradı mı?

Yönetmen önce bunalımlı bir ortam istediğini, karakterlerle karanlığın içinden süzülecek bir aydınlık yaratacağını söyledi. Yani filmde karanlık ve kuluçka havası olacaktı. Ama sonra içine bol bol hikâye ve espri ekledi.


Bu gizemli evrenle ilgili izleyici ne beklemeli?

Paralel evrenler, zaman yolculuğu, yıkım ve tekrar yapım var. Kendimizle ilgili, sınırlarımızı ne kadar zorlayabileceğimiz konusunda beyinde yepyeni bir bölümün kilitleri açılıyor. Görsel efektler anlamında daha önce izlediklerine benzemeyecek. Seyircinin, Benedict’i tamamen Süper Kahraman Doktor Strange haline dönüşmüş olarak izleyeceği ilk anı görmek için sabırsızlanıyorum. Bu film seyirci için gerçekten eğlence treni hissi yaratacak.


Ekin Türkantos

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.