4. İstanbul Gençlik ve Çocuk Bienali, 19 Nisan’da İstanbul’da başlıyor. İstanbul’un ardından Kıbrıs ve Hatay’a gidecek olan bienalin bu seneki konsepti “Uyandırma Servisi”. 3000 metrekare alanda 800 civarı proje sergilenecek, gösteriler yapı- lacak, öğretmen eğitimleri ve ebeveynlere seminerler düzenlenecek. Bienal’in koordinatörü Gazi Selçuk, bienalin yegâne amacının yaratıcı yeni kuşakların yetişmesi için uygun iklim yaratmak olduğunu; ülkemizin sosyal ve ekonomik refahını artırabilmenin buna bağlı olduğunu belirtiyor. Gazi Selçuk ile yaratıcılığı, sanatın iyileştirici gücünü ve Bienal’i konuştuk...


Yaratıcılık nedir?

Her türlü koşulda farklı alternatifler bulabilme, yenilikçi bakış açıları geliştirebilme halidir. Kibrit kutusunun işlevi 40 kibriti içinde tutabilmek. Bundan bir heykel yaparsanız, bu bir yaratıcı süreçtir. Bir şirket yöneticisi, günlük temponun içinde bir şeylerle ilgili karar vermek zorunda, o kararların şirkette ve insanlar üzerindeki etkisidir yaratıcı potansiyeli. Herkeste yaratıcı potansiyel var ama ortaya çıkması için anne-baba, okul-eğitim sistemi ve ailenin çocuğa verdiği ortam tarafından beslenmesi lazım.

Bienal’in meselesi ne?

Bizim temel derdimiz yaratıcılığa uygun iklim yaratabilmek. 24 milyonluk bir genç nüfusumuz var. Bu nüfus doğru donatılmadığı sürece dünyanın ve Türkiye’nin başına büyük bir bela olarak geri döner.


‘İnovasyon dönemini kaçırmamalıyız’

Doğru donatmaktan kastınız?

Türkiye’de milli gelir 10 bin 500 dolar. AB ortalaması ise 40 bin-45 bin dolar. Bir ülkede sosyal refahın olabilmesi, içinde bulunduğumuz şiddet ortamının giderilebilmesi için insanların ekonomik kapasitesinin artması gerekir. 40 bin dolar kazanan bir ailenin çocuğuna 3 kuruş vererek kendini patlattıramazsın. Bunu ancak aç olursa yapar. Onun için gelirin artması gerekiyor. Şu durumda bu imkânsız. Geleneksel üretimden sıyrı- larak yaratıcı yeni endüstrileri var edecek kuşaklar yetiş- tirmeliyiz. Nasıl Osmanlı döneminde Sanayi Devrimi’ni kaçırmak devleti batma noktasına getirdi; teknoloji, yazılım, inovasyon dönemini kaçırmak benzeri bir etki yaratır. Onun için yaratıcılığı ön plana çıkarmak istiyoruz. Okullarda sanatla, müzikle yaratıcı bireylerin yetişebilmesi için uygun iklim yaratmaya yönelik olan sanat ve spor dersleri test odaklı sistem sebebiyle ilgi görmüyor.


Zaten bu dersler de müfredatta haftada birer saat!

İstanbul’da 3000 tane okul, 1200 tane resim öğretmeni var. Okul başına 1 resim öğretmeni düşmüyor. 30 yaşına gelen bir adama laboratuvar kurması için para verirsek yaratıcı bir şey çıkarabilir umudu yanlış. Bunun yolu 0-6 yaştan geçiyor. 0-6 yaş yaratıcılığın yoğun olduğu dönem. 6-12 yaş yatay bir eğim yapıyor; 12’den sonra ise ergenlik sorunları, kariyer, cinsiyet konuları açılıyor. Çocuk 0-12 yaş döneminde iyi desteklenmişse hangi işi yaparsa yapsın yaratıcı oluyor. Herkesten farklı söyleyecek bir fikri oluyor. Biz de buna dikkati çekmek istiyoruz. Derdimiz, uzun vadede ülkedeki ekonomiyi belli bir noktaya getirmek. 1000 dolar verdiğimiz telefonun üretim maliyeti 250 dolar. Kalan 750 dolar Steve Jobs’a gitti. Neydi Jobs’u farklı kılan? Bir parmak hareketiyle dünyayı değiştirdi. İşte bu inovatif, yaratıcı. 24 milyonda 5 çocuk çıksa böyle tamam.


Bienal bunu nasıl yapacak?

Kore’nin, Finlandiya’nın geç- mişine baktığımızda “Yaratıcı yeni kuşaklar yetiştireceğiz” diye bir politika belirlediklerini görüyoruz. Üniversitelerini, öğretmenlerini yapı- landırdılar. Biz de bugün bu hedefi koymazsak yarın çok geç olacak. Bienal öncelikle bununla ilgili bir farkındalık yaratıyor. Okullar “Böyle bir organizasyon var. Buna katılmalıyız” diyor. İlk yıldaki hedefimiz bienal kavramını anlatmaktı. İlk Bienal’de 6000 izleyiciye ulaştık. 2. Bienal’de 800 projeye çıktık. 3. Bienal’de “Öğretmen ve okulların katılımını artıralım” dedik. 7000 öğrenci ve 800 öğretmen ile çalışma olanağı bulduk. Bu Bienal’de sırada İstanbullular var. 5. ve 6. Bienal’de işin uluslararası ayağını güçlendirme hedefindeyiz.




‘Liderler gider, sanat kalır’

Bienal’de neler var?

4 etkinlik alanı var, ilki ana sergi. Çocukların çalışmaları 1 ay boyunca mekânlarda sergileniyor. İkincisi öğretmen eğitimleri... Dünyadan ve Türkiye’den uzmanlardan eğitim adına söyleyecek sözü olan kamu kurumlarından, yönetimlerden, akademik çevrelerden ve yurtdı- şından konuklarımız olacak. Üçüncü ayakta atölye çalışmaları var. Hem öğretmenleri, hem anneleri, hem çocukları kapsayan bir şey. Dördüncü etki alanı sahne sanatları. Çocuklar yaklaşık 200 performans gerçekleştirecekler. Vapurlarda mini konserler olacak. Daha donanımlı, ses sistemi, altyapısı güçlü olan gruplarımız meydanlarda çalacaklar.


Sizce güvenli mi bu?

İstanbul Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü ile çalışıyoruz. Onların onay vermediği hiçbir alana çocuklarımızı götüremeyiz.


Endişe iklimi hâkimken sanatla meşgul olunması nasıl bir etki yaratacak sizce?

Sanat her türlü riski bertaraf etmenin aracıdır, insanı iyileştirebilecek bir şeydir. İkinci Dünya Savaşı filmlerinde her yıkıntının arasından bir gramofon çıkarılır. Sanat insanı ayakta tutar. Gerçekçi ve sürdürülebilen tek şeydir. Bir gün ben gideceğim, siz gideceksiniz, liderler hatta ülkeler gelip geçecek ancak sanat kalacak. Mozart’ı kimse yeryüzünden silemeyecek.

‘Umudu perçinleyeceğiz’


Gazi Selçuk, “Kıbrıs’a ve Hatay’a da gideceğiz. Zengin tarihi ve kültürel mirasa sahip olmasına rağmen son dönemdeki savaştan dolayı Hatay’ın üzeri tozlanmış durumda. 1-30 Ekim arasında umutlarını biraz perçinlemek adına orada olacağız. Bu depresif halden kurtulmanın en iyi yolu başka dünyalara uçmamız. Sanat da bizi biraz uçuruyor” diyor.





‘160 bin çocuk Bienal’le ilgili kafa yordu’

Çocuklar Bienal’e nasıl katılıyor?

Küratörler ve çocuklar ile birlikte bir konsept belirleniyor. Bu seneninki “Uyandırma servisi, günaydın.” Hazırlanan kavramsal çerçeve yazısı okullara gidiyor. Öğretmenler çocuklara okuyor. Çocuklar da heykel, resim, konser, drama, video yeni medya gibi bir alan seçerek yapacakları projeye karar veriyorlar. Öğretmen projeleri yazıp Bienal merkezine gönderiyor. Proje kabul edilince öğrenciler çalışmaya başlıyor. Bu sene 1600 proje başvurusu oldu. Neredeyse 160 bin çocuk bu sene Bienal’le ilgili kafa yordu.

‘Sanat suçu önler’

“Sanata yönelen çocukta suça bulaşma oranı düşer” diyen Gazi Selçuk, ekliyor: “Venezüella’da kenar mahallelerden birine müzik enstrümanları bırakıp ‘Bunlardan istediğinizi alabilirsiniz’ diyorlar. Çoğu yasal problemleri olan çocuklar enstrüman seçiyorlar kendilerine. Kimi satmaya çalışıyor, kimi evine götürü- yor. Zaman içinde bir araya gelip aletleri çalmayı deniyorlar. Bir gün sokakta müzik yapmaya çalışırken birileri onları alkışlıyor. O zamana kadar silah yoluyla kazandıkları saygıyı müzik yoluyla kazanabilince hayatları değişiyor.


Öğretmen eğitimleri

Gazi Selçuk, “2010’da Avrupa Kültür Başkenti ajansında eğitim programları yönettim ve 20 bin öğretmene konferans verdim. Yaptığım araştırmada ortaya çıkan çok acı bir tablo vardı. İstanbul’da 7000 Türkçe/Edebiyat öğretmeni var. Türkiye’de yayınlanan edebiyat ve Türkçe dergilerin maksimum tirajıysa 3000. 7000 öğretmen kendisiyle ilgili bir kaynağı takip etmiyor demek bu. Öğretmenler mezun oldukları dönemde aldıkları bilgilerle devam ediyorlar. Pedagojik, mesleki ve formasyon anlamında desteklenmeleri gerekiyor” diyor ve ekliyor: “Bienal’in önemli bir ayağı da öğretmen eğitimleri. Öğretmenin ekonomik konforunun olmaması da ayrı bir problem. Bakkala borcu olan adam dergi de alamaz, sergiye de gidemez. Bir yerden başlamak lazım bunları düzeltmek için.”


Sergiler nerelerde?

Salıpazarı Limanı, Antrepo 1 Karaköy ve MKM Beşiktaş Çağ- daş Sanat Galerisi Akatlar.


Röportaj: Damla Çeliktaban

Haber içi fotoğraflar: Erdem Şahin

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.