Yeni albümüyle müzik listelerinde zirveye yerleşen Bengü ile Nişantaşı’nda buluştuk. Bir taraftan öğle yemeğimizi yerken, bir taraftanda tatlı tatlı sohbet ettik. Güçlü, kendinden emin, kararlı bir genç kadın vardı karşımda. Geçen yıllarla birlikte hepimiz değişiyoruz ama Bengü’de değişmeyen iki şey var; biri daima gülen yüzü, diğeri de etrafına yaydığı güzel enerji. Umarım bu iki güzel özelliğini hiçbir zaman kaybetmez.

Albümünün adı İkinci Hal. Bu isme nasıl karar verdin?

İçimden öyle geldi. Bir de bütün şarkılar, birbirine bağlı ve bir hikâyeyi anlatıyor. Ben de ruhumda ve müziğimde ikinci halde olduğum bir zamandayım. En başarılı olduğum, kendimi daha güçlü ve emin hissettiğim bir dönemdeyim.

Sen kendinde nasıl farklılıklar görüyorsun?

Şu an 30’lu yaşlarımın başındayım ve artık kendimi tanıyorum. Bazen tökezledim, ayağım kaydı ama yere düşmeden kalktım. Yaralarım vardı, onları sardım. Saygıyla karşılamayı öğrendim. Bütün bu süreçte müziğimi başka bir yere taşıdım. Olgunlaşma ve farkındalık sürecine girdim.

Hayattan çıkardığın en büyük ders ne oldu?

Anı yaşamak. Çünkü hayatın her saniyesi çok kıymetli.

Müzikal olarak yaptığın en büyük hatayı sormak istiyorum.

Bir hata yaptığımı düşünmüyorum. Söylediğim bütün şarkılarla gurur duyuyorum, onlar beni büyüttü.

' İnsan olmak en önemlisi'

Peki sektörel olarak?

Keşke şununla çalışmasaydım dediğim birkaç isim var ama isim vermeyeceğim çünkü geçmişte kaldı. Bu kadar gencecik bir kadınla uğraşan, kuyumu kazmaya çalışan büyük adamlar gördüm.

Kuyunu kazmaya çalışan meslektaşların oldu mu?

Hiçbirinden bir kötülük görmedim. Ben alkışlıyorum, onlar da alkışlamayı biliyorlar zaten. n Neden bulaşmadılar sence? Çünkü iyi kalpli bir kız olduğumu biliyorlar. Benden kimseye zarar gelmez, bunun farkındalar.

Her şeyin farkında, bilinçli ve olgun biri var karşımda.

Işıkların altında görkemli bir hayatımız olabilir ama insan olmak en önemlisi. Çünkü o ışıklar söndüğünde yanınızda kaç kişinin olduğunu görmeniz lazım. Ben sadece doğru insan olmaya çalışıyorum.

Panikleyip, “Ben nereye gidiyorum?” dediğin zamanlar oldu mu?

Tökezlediğim zamanlar oldu tabii. Arayış içerisinde olduğum “Nasıl bir müzik yapmalıyım?” dediğimde Allah karşıma Zeki Güner’i çıkardı.

‘Botoks yaptırmadım'

Botoks yaptırdığın iddiaları var.

Yüzüme cilt bakımı dışında hiçbir şey yaptırmadım.

Bebek’te çekilen bir fotoğrafın şaşkınlık yaratmıştı...

O gün, o fotoğrafı çeken arkadaş o ışığın altına otursun, ne çıkacak merak ediyorum.

Yanağı sarktı haberleri çıktı.

34 yaşındaki bir kadının yanağı mı sarkar? Ayıptır ya! Gülüp geçtim. Allah başka dert vermesin.

Psikolojini korumayı nasıl başardın?

İşimde çok başarılıyım ve her geçen gün başarım büyüdükçe bu tarz haberler yapılacaktır. Ben bu küçük oyunlarla baş edebilecek kadar güçlü ve profesyonelim. Çünkü ayna da gördüğüm kadının içi de dışı da çok güzel.

'Eser'le aynı okuldan mezunuz'

Zeki Güner, kendi single’ı için sana düet teklifinde bulunmuş. Sen kabul etmemişsin ve küsmüşsünüz. Doğru mu?

Biz Zeki Güner ile müzikal olarak ruh eşiyiz. İki kardeş gibiyiz. İnsanın sevdiğine nazı geçiyor. Zeki ‘Hikâye’ isminde bir single yaptı. Şarkının altyapısı için aramızda bir iletişimsizlik yaşandı. O bana alındı, ben kendimi ifade etmek isterken yanlış anlamalar oluştu. Baktık ki biz birbirimizi üzüyoruz, ikimiz de sessizliğe büründük. Bu sessizlik bir ay kadar sürdü, sonra aynı anda adım attık ve barıştık.

Albümündeki ‘Feveran’ şarkısını, Murat Boz’un da istediği ama şarkıyı senin kaptığın söylendi. Olayın içyüzü ne?

Öyle bir şey yok. Birinin sahiplendiği şarkıyı elinden almak haddim değil zaten. Murat Boz da, Erdem Kınay’la çok güzel şarkılar yaptı. Murat’la menajerlik şirketlerimiz aynı zaten. Murat, şarkının demosunu okumuş ama sanırım içine sinmemiş. Galiba şarkıyı bir kadının okuması gerektiğini düşündü. Sonra şarkıyı ben okudum, hatta Murat da dinledi ve “Vay be! Sana çok yakışmış, hayırlı olsun” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Eser Yenenler’le birlikte görüntülendiniz ve akıllara ‘Yeni bir aşk mı?’ sorusu geldi.

Ben Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunuyum ve biz Eser’le aynı okuldan mezunuz. İkimiz de meşhur değilken tanışıklığımız vardı yani. Ben o gün Emirgan’da klip toplantısındaydım. Eser de aynı mekandaydı, “Merhaba” demek için geldi iki dakika yanımıza oturdu.

Peki niye paniklediniz?

Hepimiz insanız. Oturuyoruz, yanımızdan fren sesiyle bir araba geçiyor ve arabanın camından beline kadar sarkan biri, suratımızın tam ortasına flaş çakıyor. Sen olsan korkmaz mısın? Ben korktum ve öyle kaldık. Zaten panikleyeceğimiz bir durum olsa, sokakta oturmazdık.

Yüzünü saklamışsın.

Hiç öyle bir şey yok. Zaten kocaman çiçek vardı. Niye yüzümü saklayayım? Hayatımda biri olsa göğsümü gere gere gösteririm. Hiç saklamadım ki.

Galatasaraylı Olcan Adın’la da ismin anıldı.

O konuya hiç girmeyelim zaten. Gereksiz büyüdü. Öyle bir şey yok.

Ne kadar zamandır kalbin boş?

2.5 sene oldu. Kapılarımı kapattığım bir durum yok ama biraz ince düşünüyorum. 50 yaşına geldiğimde de, aynı masada ve aynı keyifle yemek yiyebileceğim bir ruh arıyorum. Sahnedeki değil, evdeki Bengü olduğum için beni sevecek ve güvenebileceğim birini istiyorum yani birlikte yaşlanacağım insanı arıyorum.

Ünlü isimlerin ünsüz sevgililerinin meşhur olma merakı hakkında ne düşünüyorsun? Benim hiç başıma gelmedi. Ben işimle aşk tarafını çok güzel ayırabiliyorum. Karşımdaki insanı da öyle seçiyorum. Bugüne kadar hiçbir erkek arkadaşım da kameraların önüne kendini atmadı. Böyle bir şey olduğunu hissedersem de garipserim. Çünkü magazin işi benim işimin tarafı, karşı tarafta bunu görürsem şöyle bir düşünürüm. Ama evlenip, iki taraf bir bütün olursa o zaman tabii ki iş değişir.

Sanatçılar arasında gerçek dostluklar olduğuna inanıyor musun?

Tabii ki inanıyorum. Daha çok eski arkadaşlarımla görüşüyorum ama Ziynet Sali, Demet Akalın ve Gülşen çok sevdiğim arkadaşlarım. Her gün görüşmüyoruz ama yan yana olduğumuz zamanları güzel geçiriyoruz.

Röportaj: Ömür SABUNCUOĞLU