Onu diğer güzellerden ayıran en büyük özelliği doğallığı... Rüveyda Öksüz 2 hafta önce düzenlenen yarışmada Türkiye’nin en güzel kadını seçildi. Sempatik ve mütevazı tavırlarıyla beni de kendine hayran bıraktı. Henüz 19 yaşında olan Rüveyda üniversiteye bu sene başlamış. Eylül ayında Endonezya’da düzenlenecek “Miss World” güzellik yarışmasında ülkemizi temsil edecek.

Türkiye’nin en güzel kadını seçildin ama senin hakkında yeterli bilgimiz yok...

İstanbul Üniversitesi’nde Astronomi Uzay Bilimleri okuyorum. Henüz birinci sınıftayım.

Niye astronomi?

Uzayla çok ilgileniyorum. Bana çok gizemli geliyor bu konu. Öncesinde de yıldızlarla ilgileniyordum. Farkındalığım olsun istedim.

Mezun olduğunda bölümünde ilgili bir işte mi çalışmak istiyorsun yoksa sadece hobi mi?

Astronom olmak istiyorum.

Güzellik yarışmasına katılmaya nasıl karar verdin?

Küçüklüğümden beri hayalimdi. Aslında birkaç yıl daha bekleyecektim. Ancak başvuruların son gününde “Bu sene orada olmalıyım” dedim. Sonrasında kampa katıldım.

Kamp yaşantınız nasıldı?

Çok eğlendik ama yorucuydu. Temposu yüksek bir dönem geçirdim. Günde 4 saat uyuyorduk. Rüyalarımda bile kareografi çalışıyordum. Kamp 20 gün sürdü ama ben 2’nci günden sonra kas ağrılarından mahvolmuştum.

Kamptaki kızlarla ilişkiler...

20 kızdık. Kimseyle sorun yaşamadım. Ama herkesle yakın arkadaş olmak mümkün değil. Yakın olduğu birkaç arkadaş vardı.

“Birinci olmasaydım çok üzülürdüm”

Kampa katılanlar arasında senden daha güzel olduğunu düşündüğün biri var mı?

Herkesin ayrı bir güzelliği var. Bir tanesinin burnu güzel, diğerinin gülüşü ya da gözleri... Kamptayken sürekli birbirimize iltifat ederdik.

Ama içten içe de “Birinci ben olmalıyım” demişsindir...

Tabii ki... Herkes yarışmaya bu bekletiyle katılıyor. Önemli olan jüride bulunan insanların güzellik anlayışıydı. Onlar da beni seçtiler.

Ya olmasaydın?

Çok üzülürdüm. Çünkü ailem de bana çok destek oldu. Bu birincilik onları da çok mutlu etti.

Bundan sonra hayatına nasıl devam etmeyi planlıyorsun?

Modellik yapmayı hiç düşünmedim. Bana uygun bir meslek mi bilmiyorum. Geleceğe dair çok net bir planım yok.

Peki oyunculuk?

Teklifler geliyor ama yeteneğim var mı yok mu bilmiyorum. Neticede bir işi yapıyorsam hakkını verebilmeliyim.

Yarışmaya katılma amacın sadece güzelliğini tescilletip sonra kaldığın yerden devam etmek miydi yani?

Başlarda öyle düşünüyordum. Okulum her şeyden önemli. Ama kamp süresince sürekli çekim yaptık. Çok da hoşuma gitti. İkisini bir arada yürütebilirsem bu sektörde olmak istiyorum.

“Eylemlere katılmadım, çünkü...”

Yarışma, Gezi Parkı direnişindeki olayların patlak verdiği geceye denk geldi. Haberiniz var mıydı olaylardan?

Hiçbir bilgimiz yoktu. Yapmamız gerekeni yaptık. Ancak yarışma bitip olayları öğrenince hiçbir kutlama yapmadık. Bu yarışma da Türkiye için çok önemli Atatürk’ün isteğiyle yapılmaya başlamış. Tepki alması ne kadar doğru bilmiyorum.

O gün o yarışmaya katılmamış olsaydın direnişçilerin içinde sen de olur muydun?

Gezi’de olanlara ben de üzülüyorum. Bunlar yaşanmasın isterdim. Doğaya zarar verilmesini istemem. Ancak eylemlere katılamazdım. Çünkü birçok insan yaralanıyor, gaza maruz kalıyor.

Peki yarışmayı evde izliyor olsaydın sen de olaylar yerine yarışmanın yayınlamasına tepki verir miydin?

Yarışma için insanlar çok hazırlandı. Geniş bütçeli bir organizasyon. Şu an bunları bildiğim için “Tepki vermezdim” derim. Ama bunları bilmiyor olsaydım muhtemelen ben de yarışmayı izlemezdim.

Olaylarla senin birinciliğinin aynı güne denk gelmesi senin üzerinde negatif bir etki bıraktı mı?

İnternette hakkımda bazı yorumlar yapıldı. “Aferin Rüveyda” diye kinayeli sözler yazdılar. Onun dışında belki basında daha çok yer alırdım. Yarışma için bütün arkadaşlarımla birlikte çok hazırlandık. Güzel bir şovdu. İnsanlar ertesi gün yarışmayı konuşabilirlerdi. Ancak benim düşüncem “Olaylar olmasaydı da ben daha çok patlasaydım” şeklinde değil. Keşke bunlar hiç yaşanmasaydı.

Röportaj: Aslı Öztürk