2 senedir izleyicileri ekrana kilitleyen “Kuzey Güney” dizisinden önce konservatuvarı yeni bitirmiş Öykü Karayel’in ismini bilenlerin sayısı sınırlıydı. Ne zaman ki parlak mavi gözlerini kocaman açıp Kuzey’in (Kıvanç Tatlıtuğ) gözlerinde derinlere daldı, işte o zaman izleyici de onunla birlikte aşka düştü.

O kadar inandırıcı duruyordu ki ekranda, o kadar güzeldi ki ve bir o kadar da talihsiz... Sanki yan komşunun kızı gibi tüm izleyicilere kendini sevdirdi. Ekranın dışında pek ortalarda olmayı sevmeyen, dizinin sona ermesiyle birlikte sakin bir yaza başlayacak olan Karayel, InStyle Dergisi’ne verdiği röportajda hakkında merak edilenleri içtenlikle anlattı...

Cemre’yi sevmeyenlerde var

Oyuncu olmaya nasıl karar verdiniz? Küçük yaşta başlamak önemli mi sizce?

Okul hayatı boyunca kafamda olan bir şeydi oyunculuk. Küçük yaşta mı başlamak gerekir bilmiyorum ama çocukluktaki o oyun hissini hatırlamak önemli olan sanırım. Evcilik oynarken de çok ciddiye alıyordum ben mesela, gerçekten çok içinde oluyordum. Yaptığım şeyi “mış” gibi yapmıyordum, gerçekten yapıyordum. Büyüdükçe mantık, akıl devreye girdikçe “mış” gibi yapmaya çalışıyorsun. Çocuk oyuncuların iyi olmasının sebebi de bu galiba, ciddiye alıyorlar. Hepsi değil ama, bazılarının yaptığı şeyi yemiyorum ben. Çünkü şimdi 5 yaşındaki çocuğa bakıyorsunuz, 3 çocuk annesi gibi konuşuyor.

“Kuzey Güney” kariyerinizde önemli bir adımdı. Nasıl bakıyorsunuz geçirdiğiniz bu 2 seneye?

Zordu ama çok şey öğrendim. Projeyle ilgili değildi bu zorluk, tamamen dizi dediğimiz şeyle, çalışma koşullarıyla ilgiliydi. Yoksa bulunduğum ekip anlamında çok şanslı görüyorum kendimi. Buradan başlamak çok güzel. Sadece çok zor koşullar altında çalışıyor bu sektörde ki insanların hepsi. Hadi oyuncular için koşullar biraz daha iyice diyelim. Geri kalan ekip; ışıkçısından reji asistanına, çaycısından yönetmenine kadar gece gündüz demeden çalışıyor. Çok zor.

Cemre’yi sokakta gören teyzeler ne diyor? Size en çok ne soruyorlar?

Cemre’yi sokakta gören teyzeler; “Cemile” diyorlar, “Ceren” diyorlar. “Fotoğraf çektirebilir miyiz?” diye soruyorlar. Cemre ’nin seveni de var, sevmeyeni de. En sevdiğim özelliği bu galiba. Dizimizin senaristleri Ece ve Melek bu duyguyu vermeyi güzel başarıyor. Dizilerde görmeye alıştığımız saf kötü ya da saf iyi karakterler yerine normal insanı çok güzel yazıyorlar.

“Kuzey Güney”, birkaç bölüm sonra sona erecek. Gelecek sezon yeni bir dizi olacak mı?

Henüz belli olan bir şey yok.

İlk diziniz de başrol oynadınız. Bundan sonra ki tekliflerin başrol olması önemli mi?

Öyle bir koşul olamaz. Hatta yan roller bana hep çok avantajlı gelir, daha özgürsünüz o roller de. Başrolün daha keskin sınırları var. İkisi arasında ki tek fark bu olabilir. Yoksa rol roldür, küçüğü büyüğü olmaz.

İlk adımı atacak kadar asil olsam keşke

Cemre ile Kuzey aşkı gibi bir durumda kalsanız sizin tepkiniz ne olurdu? Cemre gibi ilk adımı atacak kadar cesur musunuz?

Çok zor bir durum. Bilemem başıma gelmeden. İlk adımı atacak kadar asil olsam keşke.

Daha çok gençsiniz ama evlilik ve çocuk sahibi olma konusunda fikirleriniz neler?

Anne olmak için çok erken ama olur herhalde. Bir kere denemek lazım.

Zerrin’in kendine ayrı sahnelerine ayrı gülüyorum

Sizi en çok neler gülümsetir? Beyaz perdede en çok kimlere gülüyorsunuz?

Şener Şen. Adı gibi komik. Zerrin’ e de (Tekindor) çok gülüyorum. Sahnelerine ayrı, kendine ayrı... Meryl Streep’ e çok gülüyorum, ufak ufak şeylerine ama... Bir film de bir sahnede ayağıyla buzdolabını kapatıyor mesela ama öyle bir kapatıyor ki güldürüyor beni.

Eğlence anlayışınız nasıldır? Arkadaşlarla evde toplanmayı mı yoksa dışarıda eğlenmeyi mi tercih edersiniz?

Kırk yılda bir dışarı çıkıyorum. Genelde güzel sofralar kurup evde toplaşırız.

Hazırlayan: Pınar Çelikel